Laia çadırdan içeri girip ortadaki ocağın başında yemek ile ilgilenen annesine baktı. Sofrada çok fazla çeşide alışıktı annesi lakin hiç ses etmemişti bugüne dek. Laia o yaptığı şeyin çok kişinin hayatını alt üst ettiğini biliyordu. "Ben yapayım anne sen dinlen çok yoruldun" diye geveledi.
"Hayır sanırım yemek işini sevmeye başladım. Tabii babaannen burada olsun isterdim... Sanırım" Jenna kadının yaşasa ne tepki vereceğini düşünürken kıkırdadı. Hoş yıllar onu gittikçe sakinleştirmiş yaşlılığında pamuk gibi bir kadın olmuştu. Belkide onlara karşı öyleydi yine de Robert kısa birkaç yıl olsa da anne hasretini gidermişti. Jennaiç geçirip nereden nereye geldiklerini düşünürken yanına çöken yüzü gözü kızarmış kızına baktı. "İyi misin Laia? "
"Sana bir soru sorabilir miyim? " Laia ellerini ovaladı.
"Evet"
"Babamı çok çok ama çok kırmış üzmüş ona çok kötü şeyler söylemiş olsaydın... Nasıl özür dilerdin? "
Jenna gözlerini kırpıştırarak kızına baktı. " B-bilmiyorum... Yani bizim birbirimize kötü şeyler söylediğimiz de oldu evet çok kavga da ettik ediyoruzda lakin öylece düzeliveriyor... Sanırım o da bende küs kalmayı beceremiyoruz. " Jenna iç geçirdi. "Neden sordun yoksa sen birine kötü şeyler mi söyledin" Jenna kaş çattı. Laia çekingendi lakin aşırı kırıcı konuşmasına rastlamamıştı.
"Yaptım diyelim" Laia dudak büktü.
"Yoksa Aytuğ bey ile aranız mı bozuldu? " Jenna yan gözle kızına baktı.
"O-o nereden çıktı" Laia huzursuzca kıpırdandı.
"Bilmem... Sen söyle"
"Önce ben sordum." Laia geçiştirmeye çalıştı.
"Pe-ki" Jenna iç geçirdi. Kızaran kızı yemeğin tadına bakıp tuz katarken onun sonunda kaptırdığı gönlüyle birlikte adamı parçaladığını düşününce kaşları çatıldı. Kendini kapatıp herşeye küsebileceğini bildiğinden çabuk çabuk konuştu. "Eğer baban ile çok kötü kavga etmiş olsaydık ve hatalı olan ben olsaydım kesinlikle hatamın bilincinde olduğumu her hareketimle göstermeye çabalardım. En güzel giysilerimi giyer onun beğeneceği halime bürünür ve üzgün olduğumu söylerdim. Affedene kadar da peşini bırakmazdım tabii aynı hareketi bir daha sergilememeye de özen gösteriridim. "
"Peki affedilip affedilmediğini asla öğrenemeyecek olsaydın... Yani çok uzun yıllar belki ölene dek"
Jenna bir müddet düşündü. "Sanırım bu ne kadar sevdiğin ve vaz geçip geçemeyeceğin ile alakalı bir durum. Eğer gerçekten seviyorsan bilsen de bilmesende üzgün olduğunu ona hissettirebilirsin. Ewan amca halama karşı duyduğu suçluluktan hiç vazgeçmedi. Onu duyamayacağını bilse bile... Özrünü dayın ve beni yetiştirerek diledi ve ona mektuplar yazmaktan duyulacağına inanmaktan hiç vazgeçmedi... "
"Anlıyorum" Laia önüne baktı. "Banyo yapmak niyetindeyim anne. Biraz müsaade isteyebilir miyim? "
"Tabii... " Jenna kafa salladı. "Lakin yemekten sonra yap bu akşam babanın arkadaşı şu... " Jenna adamın adını söyleyemediğinden duraksadı.
"Azamat? "
"Evet onun çadırına davetliyiz... Yemekten sonra suyu ısıtırız. Sende rahat rahat banyo yaparsın. "
Laia annesine kafa sallayıp gidip gündüzleri katlayıp koltuk haline getirdikleri döşeğin üzerine oturarak cebindeki aynayı çıkarıp hafif karanlık yansımasından kendine baktı. Genç kız biraz kendini zorlayarak şu dakika Allah yok Muhammed aleyhisselam da yok deseydiler ve bunu kabul ettirmek için onu zorlasaydılar ne yapacağını düşünmeye koyuldu. Laia şu anki hali ile Edinburghdaki o güne dönseydi şayet... Genç kız gözlerini kapatarak o tahta kürsüyü o kürsüde yakalanıp infaza sürükleniyor olduğunu hayal etti. Şüphesiz şehadete oturan birinin yüzündeki tebessüm ile orada dikilir ölmek için can atıyor olurdu. Derin bir nefes çekerek gözlerini açtığında ise bunun için islama girmiş olması gerektiğini ve bugün onları bulup öldürmek için alsalar öylece gidecek olduğunu düşümdüğünde telaşa kapıldı. Lauranın rüyası ve o rüyada ardında yüzlerce ok ile ışığa koştuğu aklına geldiğinde ise yutkunarak o ışığın ne olduğunu çok iyi bildiğini anımsadı. Laia ardına bakmaksızın islama koşmuştu...
