1. Bölüm "Yeni Bir Sayfa"

91 25 14
                                    

Brittney camdan dışarıyı seyrediyordu, her yer bembeyazdı ağaçların üstünde bile kar birikintisi vardı. Tren kalkalı yaklaşık on dakika olmuştu zaten uzun bir yolculuk olmayacaktı Manchester ile Huddersfield kasabası arasında tren yolculuğu yaklaşık kırk dakika sürmekteydi. Sıcak çikolatasını yudumlarken dosyasını açıp toplamış olduğu gazete manşetlerini gözden geçiriyordu. Aralarından bir tanesini seçti ve bu manşet geçen ayın manşetiydi ayrıca büyük harflerle "ÜÇ GENÇ KAMPÇI KAYIP" yazısı yazılmıştı. Aşağı kısımda küçük yazılarla üç kampçının bilgileri ve ne zaman kayboldukları konusunda bilgilendirme vardı. Gazeteyi katlayıp dosyanın içerisine koydu ve yeni bir tane seçti. Bir önceki gazete manşetine yakın tarihte olan farklı bir gazete manşeti de bu yaşanan gizemi okuyucularına paylaşmışlardı. "KAYIPLAR BULUNAMIYOR..."

Manşeti göz ucuyla bakıp katladıktan sonra tekrardan dosyasına yerleştirdi. Son bir defa başka bir gazete seçti ve bu sefer ki manşet günümüze yakın bir tarihte atılmıştı. "DEPODA BULUNAN VÜCUT PARÇALARI..."

Brittney tüm dikkatini manşete vererek odaklandı çünkü az çok içinde bir kıpırdanma yaşanmıştı.

"Dün öğlen saatlerinde yapılan yoğun çalışmadan ötürü ormanlık bir alanda bir çöp kutusunun içerisinde çeşitli insan vücudunun bulunduğu tespit edildi. Çoğunlukla el ve ayak parçaları çöp kutusunun içinde bulundu. Vücut parçalarının incelenmek üzere laboratuvara gönderildi. Ekip bölgede önemli ölçüde çalışmalarını sürdürmektedir. Çöp kutusunun içine insan vücut parçalarını kimlerin attığı daha henüz belirlenemedi. Ekip çevrede yaşayan insanlar ile yoğun bir dayanışma içindeler. Bölgenin yakınlarında ise bir fotoğraf makinesi bulundu."

Brittney gazeteyi katlayıp dosyaya ekledi ve çantasıma yerleştirdi. Derin bir iç çekip dışarıyı seyrederek azda olsa kendisini rahatlatmak istedi. Arkasına iyice yaslanıp biraz gözlerini dinlendirmek iyi gelecekti çünkü kendisini uykulu ve yorgun hissediyordu. Sadece uç saat uyku ile yola çıkmak tam anlamıyla kabustu onun için bir an önce tren yolculuğunun bitmesini umut ediyordu. Gözlerini kapattı ve dinlenmeye çalıştı...Sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi davranıp aklını boşaltarak kendisini rahatlatmaya çalışıyordu çünkü pozitif bir şekilde işe başlamak oldukça önemliydi.

Yaklaşık 10 dakika sonra tren nihayetinde istasyona varabilmişti. Yolcular trenin durmasıyla eşyalarını alıp çıkış kapısına doğru yöneldiler.

"Bayanlar ve Baylar...Trenimiz yaklaşık 40 dakika süren yolculuğumuz nihayet sona ermiştir. Kurallara uygun bir şekilde çıkış kapısına doğru gitmenizi ve kişisel eşyalarınızı unutmamanız gerektiğini hatırlatmak isteriz. Bizimle seyehat ettiğiniz için teşekkür ederiz."

Anonsun ardından Brittney kişisel eşyalarını yanına aldığından emin oldu tıpkı diğer yolcular gibi kurallara uygun bir şekilde trenden ayrıldı. İstasyon çıkışı yakınlarında bekleyen birkaç taksi bulunmaktaydı bu sebeple de Brittney taksilerden bir tanesine bindi ve taksiyi kullanan kişiye kasabanın en ucuz otelinin olup olmadığını sordu. Taksi şoförü bir müddet durup düşünmeye başladı.

"İsterseniz kasaba merkezinin biraz dışında kalan bir otele götürebilirim dediğiniz gibi otel uygun fiyatlıdır." Brittney evet dercesine başını salladı, taksi şoförü aracı çalıştırdı ve yola koyuldu. Taksi şoförü buranın yerlilerindendi ve bu konuda oldukça bilir bir kişiydi, kasaba içerisinde pek çok otelleri ovucunun içi gibi bilirdi ve gayet de deneyimli bir şofördü. Yaklaşık yirmi dakika sonra taksi şoförü kasabanın en uygun fiyatta olan oteli bulabilmişti. Aracı otelin araçların park ettiği bölüme park edip vitesi boşa aldı. "Toplam borcunuz iki sterling efendim."

Brittney cüzdanının içinden iki sterling çıkarıp ona uzattıktan sonra eşyalarını alıp taksiden indi, taksi şoförü çok geçmeden bölgeden ayrıldı.

Brittney otelin tam önünde Otelin çevresi çok sakindi hemen bitişiğinde orta büyüklükte bir süpermarket ve kafeterya bulunmaktaydı dahası ise büyük bir yüzme havuzu vardı fakat havalar oldukça soğuk olduğundan kimse yüzme havuzunu kullanma gereği duymuyorlardı. İki tane yaşlı çift ve bir de süs köpekleriyle beraber yürüyüşe çıkmışlardı, köpek çok enerjik görünüyordu sürekli etrafta koşup duruyordu fakat tasma yüzünden çok fazla uzağa gidemiyordu. Brittney otelin girişine gelerek resepsiyonun önünde beklemeye başladı, masanın üstünde duran zile bir iki kez bastı. Orta yaşlara sahip uzun boylu şık giyimli bir adam çıkageldi.

"Hoş geldiniz ben Carl size nasıl yardımcı olabilirim ?"

"Üç gün üç gece için bir oda ayarlamak istiyorum."

"Tabi ki ama sistemden boş oda olup olmadığımı kontrol etmeme izin verin." Adam bilgisayarından otelde boş oda olup olmadığını kontrol etti. "Görünüşe bakılırsa oldukça boş odamız var. Hangi katta kalmak istiyorsunuz ?

"Dördüncü kat ideal benim için."

"Pekala dördüncü kat A blok no 408 odayı size ayırıyorum." Carl sistemde işlemleri yapması bir dakika sürdü ve bir evrak çıkartıp Brittney'in imzalamasını istedi. Brittney evrakları imzaladı ve imzaladığı evraklardan bir tanesini aldı.

"Toplam borcunuz 165 sterling efendim. Nasıl ödemeyi uygun görürsünüz ?"

Brittney cüzdanından kredi kartını çıkardı ve otel ücretini ödedi. Carl daha sonra çekmeceden bir kart çıkartıp bilgisayar üzerinden kartı aktifleştirerek Brittney'e uzattı. "Buyurun yeni odanızda iyi eğlenceler dilerim." Carl arkasına dönerek "Hey Olivia yeni misafirimizi odasına kadar eşlik eder misin lütfen ?" Olivia elindeki bazı dosyaları masaya koyup Brittney'e doğru yönelerek "Peki beni takip edin" dedi. Brittney eşyalarını alıp onun arkasından takip ederek birlikte asansöre binip dördüncü kata çıktılar. Asansör çıkışının hemen sağında yer alan No 408 odasının önüne geldiler, Olivia cebinden anahtar kilidini çıkarıp kapıya okuttu ve zil sesi çalar çalmaz kapıyı açtı. Brittney odaya girerek eşyalarını masanın üzerine yerleştirdi.

"Eğer bir şeye ihtiyacınız olursa odanızda telefon var oradan resepsiyonu arayabilirsiniz iyi günler dilerim." Olivia kapıyı kapatıp oradan ayrıldı.

Olivia odadan ayrılır ayrılmaz Brittney orta büyüklükteki siyah bavulunu açtı ve içersinden pijamalarını çıkardı, üstünü değiştirmeden önce sıcak bir duş yapması gerektiğini düşünerek banyoya gidip suyu kontrol etti. Suyun sıcak olduğunu anladığında üstünü soyup güzelce duşunu alıyordu, sıcak su onu o kadar rahatlatıyordu ki tüm günün yorgunluğunu adeta üzerinden attı neredeyse. Yirmi dakika sonra duştan çıkarak pijamasını giydi, çantasından atıştırmalık bir şeyler çıkarırken kattle ile suyu kaynatıp kendisine yorgunluk kahvesi yaptı. Telefonunu çıkarıp Bay Dawson'a Huddersfield kasabasına vardığını ve bir otele yerleştiğine dair küçük bir mesaj attı. Atıştırmalarını yerken bir yandan da sıcacık kahvesinden yudumluyordu, yeme içmesini kısa sürede tamamladıktan sonra ortalığı toparlayıp ışıkları kapattıktan sonra yatağına geçip uyumaya çalıştı çünkü yarın artık iş günüydü ve yapılacak çok şeyin olduğunu oda biliyordu fakat şimdiden bunları düşünmek yerine sıcacık yatağında uzanıp tatlı bir uykuyu çok istiyordu. Sağ tarafına dönüp gözlerini kapadı ve uykuya dalarak gününü bitirmiş oldu.

Palyaço Where stories live. Discover now