Mucize

189 16 12
                                    

Multimedya: Cem Adrian ~ Zincir

Bölümü şarkı eşliğinde okuyun...

Kulaklıkla dinlemeniz tavsiye edilir...

Tuana yerde yarı baygın bir şekilde yatıyordu. Büyük ihtimalle karnına darbe yemişti. Çünkü karnını tutuyordu. Ayrıca kan kusmuştu. Ve babası ona bakıyordu.

Ondan sonra ona yaklaştı. Kolunu tutup sigarasını bastırdı. O an kontrolümü kaybettim. Hemen Ender'in (Tuana'nın babası olacak adam) yanına gittim.

Adama vurmaya başladım. Her tarafını yumrukluyordum. Yere düşünce bende onun karnını tekmeledim.

Tam o sırada Ender'in cebinden bir çakmak düştü. Elime aldım. Sırıtarak Ender'e baktım. Korkulu gözlerle bana baktı. Yapma der gibiydi bakışları.

"Sen Tuana'ya acıdın mı lan! Sen var ya bittin! Seni öldüreceğim. En büyük kabusun olacağım."

Yanına yaklaşıp diz çöktüm. Çakmağı yaktım. Ona yaklaştırıp pantolonunun paçasına tuttum. Yavaş yavaş ilerledi. Diğer paçaya da aynı şeyi yapıp kalktım.

Yanıyordu. Bağırıyordu ve bu benim hoşuma gidiyordu. Sırıtışımı büyüttüm. Hemen Tuana'nın yanına gittim. Kucağıma alıp evden çıktım. Çok pişmanım. Ama bu bir işe yaramıyordu.

Hızlıca arabanın oraya yürüdüm. Tuana'yı arkaya yatırdım. Ben de sürücü koltuğuna geçecektim ki onun sesini duydum.

"Neden ... geldin ... Efe?"

"Neden gelmeyeyim Naz?"

"Ölecektim ... işte. Bıraksaydın... Tam da ölmek ... üzereydim."

"Seni hep kurtarırım Naz. Hepsi benim suçum zaten. Telafi etmeye çalışacağım."

"Peki..."

Ön koltuğa oturdum. Hemen arabayı çalıştırdım. Gene son hızla sürdürüyordum. Tuana'ya baktım. Yorgun gözlerle bana bakıyordu.

Hani bir çiçeği görürsün ya yolda giderken. Kaldırım taşları arasından çıkmıştır. Mucize gibi...

Ama o çiçeği çok beğendiğin için koparırsın ya, eve götürene kadar solar.

Tuana böyleydi işte. Bir mucize gibiydi yaşaması. Yaşamayı becermişti. Ama ben onu koparmış ve yere atmıştım. Solmuştu resmen. Zaten zayıftı. İyice zayıflamıştı.

"Bana kızgın mısın Naz?"

"Hayır değilim."

"Neden? Neden değilsin? Senin bana kızgın olman gerek!'

"Sen bilerek yapmadın. Bilerek yapsaydın sana kızardım."

"Bana neden anlatmadın?"

"Aslinda benle son kez vakit geçirmek isteseydin tam sana orada anlatacaktım. Ama sen istemedin. Sana bu yüzden kırgınım."

"Ve haklısın da. Çok özür dilerim."

"Şşş özür dilemeni gerektirecek bir durum yok. Şimdi sessiz ol uyuyacağım."

"Neden uyuyacaksın?"

"Yorgunum Çağan çok yorgunum."
"Çağan?"

"Efendim güzelim?"

"Cem Adrian ~ Zincir açsana."

"Hemen açıyorum güzelim."

"Yalan söyleme. Şu an çok çirkinim."

"Sen her zaman güzelsin Tuana."

"Peki öyle olsun."

Hemen şarkıyı açtım. Tuana konuştu:

"Şu an söyleyemem ama söz sana söyleyeceğim bir gün. Şimdi sanki ben söylüyormuşum gibi dinle.'

"Tamam güzelim. Sözünü aldım ama."

"Peki."
Hemen şarkıyı başlattım. Güzeldi, çok güzel...

"Artık bilmediğin
Gelip geçmediğin
Hiç görmediğin bir yerdeyim
Sensiz
Artık bakmadığın
Beni duymadığın
Issız sormadığın bir yerdeyim
Sensiz
Umudum yok
Umudum yok
Umut riya, gerçek zaman
Peşimde koşturan teselli yok
Telafi yok
Hayat rüya, her şey yalan
Yaklaşınca zaman
Dayanabilir mi sence sonlara?
Yenebilir mi onları?
Bozabilir mi kahpe yazgıyı?
Kalbim, kalbim
Tutunabilir mi sence Tanrı'ya?
Geçebilir mi bu acı?
Kırabilir mi kahrı zinciri?
Kalbim, kalbim
Dayanabilir mi sence sonlara?
Yenebilir mi onları?
Bozabilir mi kahpe yazgıyı?
Kalbim, kalbim
Tutunabilir mi sence Tanrı'ya?
Geçebilir mi bu acı?
Kırabilir mi kahrı zinciri?
Kalbim, kalbim
Dayanabilir mi sence sonlara?
Yenebilir mi onları?
Bozabilir mi kahpe yazgıyı?
Kalbim, kalbim
Tutunabilir mi sence Tanrı'ya?
Geçebilir mi bu acı?
Kırabilir mi kahrı zinciri?
Kalbim, kalbim..."

Yeter artık.

Valla halim yok yazmaya ama sırf sizin için yazıyorum.

Ben bazıları gibi takipçilerinin yalvarmasına rağmen atmayanlardan değilim. 🙄

Neyse iyi akşamlar.

Yanlış Seçimle Gelen Mutluluk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin