|1| Oynamayı Öğrenmiş ya da Böyle Doğmuş

3.8K 320 179
                                    


Selam kızlar.

Direkt ilk bölümü atma gibi bir planım yoktu ama sabırsızlığım tuttu.

Spoi verme gibi bir becerim olduğu için direkt bölüme geçelim. Ağzım açılırsa kapanmıyor.

Bol bol yorum bekliyorum. Ne kadar yorum, o kadar hızlı yb demişler.

İyi okumalar dilerim🫶🏻

•••

"Sadece pençelerini havaya kaldır çünkü sen böyle doğdun, bebeğim."

20 Ocak, cuma.

Tırnaklarının tuttuğu ritim, siyah tahtadan oluşan uzun masanın zemininden ayrılıp gri duvarlara çarparken nefes sesleri tonunu düşürdü. Bu ritmi, masanın etrafında oturanlar çok iyi tanıdığından sessizleşmişlerdi. Bolca düşünce içerisinde olan ritim, sahibinin kaşlarına ve irislerine belirgin bir şekilde yansıdı. Şekilli kaşlarının teki havalanırken, karşısındaki büyük ekrana yansıyan yüzleri aklının süzgecinden geçirmekle meşguldü. Burnundan verdiği nefesler bile odadaki üstünlüğünü sağlarken şakağına giren ince sızıyla çenesini oynattı.

Bakışlarını ekrandaki dört yüzde gezdirirken, hepsinin ismi ve işleri aklındaydı. Kimin onu arkasından bıçaklayacağını sorgulamak yerine ilk olarak hangisine adam yollasam daha mantıklı olur diye düşünüyordu. Onun için herkes birer ihanetçi olabilirdi. Kimseye, o kişi bana ihanet etmez deyip ayrıcalık tanımışlığı yoktu. Herkes gözünde aynıydı ve onu üstün kılan da buydu.

Herkesi aynı katmana koymazsa, birilerine öncelik tanırsa ne olacağını çok iyi biliyordu. Bunu anlaması için daha önce bu hataya düşmüş olmasına gerek yoktu. Anlamamak için aptal olmak gerekirdi. Olduğu konumun epey farkında olarak, kimseye güvenmemesi ve kimseye ayrıcalık tanımaması gerektiğini çok iyi biliyordu.

"Alfa 171 oldukça şüpheli davranışlar sergiliyor efendim."

Duyduğu sesle kafasını soluna çevirdi. Ritmini durdurdu. Ona çekingen gözlerle bakan betaya, kıstığı gözleriyle bakarken iki parmağı arasına aldığı kalemi çevirmeye başladı. Bazen, masada oturduğu kişilerde ufak değişikliler mi yapsam diye düşünmüyor değildi. Uzun zamandır bu grupla işlerini yürütüyordu lakin ufak pürüzler canını epey sıkıyordu.

"Diğerlerinden ayıran ne?" Diye sordu. Ses tonunun derinliği odadan taşarken, beta gözlerini kaçırdı. Adamın yüzüne vuran mavi ışığın keskinliğinde siyah irisler onu ürkütüyordu. Uzun zamandır onun yanında çalışsa da hiçbir zaman onun karşısında güçlü kalamıyordu, kimse kalamazdı.

"Bir çocuk var." Diye başladı sözlerine. Çekiniyordu lakin şüpheleri kafasında ağır basıyordu. Deltaya söylemezse işin ince tarafını kaçırmış olacaktı.

"Onun adamı olduğundan şüpheleniyorum. Geçen gün,"

"Tarih?" Diye mırıldandı delta bakışlarını tekrar ekrandaki 171 numaralı alfaya çevirirken. Ufak detaylar elbet önemliydi kafasındakiler için.

"17 Ocak salı, efendim."

"Devam et."

"Çocuk 171 numaralı alfanın bulunduğu bardan elindeki bir çantayla ayrıldı. Yanında alfanın iki adamı vardı. Gözden kısa sürede kayboldular. Çocuk hakkında bilgilere ulaştık ve 289'un eski adamlarının kaldığı bir evde kısa sürelik kaldığını öğrendik. Bizim için..."

Delta dudaklarını aralarken, duyduklarından dolayı kaşları öfkeyle kalkmıştı. O numarayı duyunca bedenine yayılan kinin haddi hesabı yoktu. Parmaklarıyla öldürdüğü adamın kini kanında sinsice yaşamaya devam ediyordu.

LechWhere stories live. Discover now