23. Bölüm

202 35 9
                                    

23. BÖLÜM

Melisa'nın bakış açısından

***

Sandalyede kendimce bir ritim tutarak oturuyordum. Her şey çok üst üste gelmişti. Hangi birisi için düşüneceğimi, kafaya takacağımı şaşırmıştım.

Ailemin aslında beni düşman olarak görmediğini öğrendiğim gibi evrendeki en güçlü 5 taştan birisini çaldırmıştık. Daha ilkini kabullenmek için bile fırsatım olmamıştı.

Neredeyse unutuyordum! Bir de kan öksürüyordum.

Evet, sıradan bir günüm.

Dalgınca önüme baktım. Etrafımda insanlar konuşuyordu. Hiçbirisini duyamıyordum. Taş çalınmıştı. Atlanta'nın Kalbi çalınmıştı. Ne yapacaktık?

Az önce hayatımın en önemli haberlerinden birisini almıştım ama içinde bulunduğumuz görev daha önemliydi. Mecburen bunu düşünmeyi bir kenara bırakmalıydım. Odaklanmak zorundaydım.

Evrim hocaya haber vermek zorunda kalmıştık. Orada çok fazla oyalanmıştık. Daha erken harekete geçseydik engelleyebilir miydik?

Ben ne olduğunu anlayana kadar kaçmıştı bile. Evrim hoca, müzenin kamera kayıtlarını almıştı. Kayıtlarda bir sıkıntı vardı. Tam olayın olduğu saatte kamera bozulur gibi olup görüntüyü kaybediyordu.

"İçeride çok garip bir enerji vardı. Kamerayı bozmuş olabilir." Dedim.

"Nasıl bir enerjiydi." Dedi Evrim Hoca.

Biraz düşündüm. "Bilmiyorum... tanıdıktı." Dedim.

Beste de benim yanıtıma "Boğucu." Diye ekledi.

Bunun üstüne başıyla onayladı ve kendi kendine düşündü. "İstihbarata ihtiyacımız olabilir." Dedi.

Başımı salladım. Haklıydı. Şu ana kadarki bütün görevleri Doruk abinin yönlendirmesi ile yapmıştık ama bu durum daha farklıydı. Ona çoğu şeyi anlatamazdık.

"Doruk abi?" Dedi Arda.

Yine köşeye sıkışmış gibi hissediyordum. "Her şeyi anlatmamıza gerek yok. Sadece taşın kaybolduğunu bilse bize yeter." Dedi Beste.

"Bence de. Yardıma ihtiyacımız var." Diye kabullendim.

Ortaklaşa fikir bulmuştuk. Bunun üstüne Doruk abiyi çağırdık. Taşın kaybolduğu ile ilgili bazı bilgiler verdik. Fazla detaya girmeden, yüzeysel bir şekilde anlatmaya özen göstermiştik.

Yine her zamanki bilgisayarının olduğu yere geçti. Müzenin bir haritasını indirdi.

Daha sonra kamera kayıtlarını göstermemizi istedi. Kaydı açtığımızda izledi ve bir süre düşündü. "Bozunuma uğramış." Dedi.

"O ne demek?" Dedi Arda.

"Normalin üstünde bir enerji aktivitesi olduğunda oluyor." Dedi. "Teknolojik aletleri bozar."

"Bu öyle basit bir mana ile yapılacak bir şey değil." Diye devam etti. "Yüksek seviye bir güç."

"Ama mana ile yapılıyor değil mi? Eter değil." Diye teyit etmek istedim.

Rezef'in parmağı olup olmadığını anlamam gerekiyordu.

"Mana gibi gözüküyor. Eter olduğundan daha karıncalı bir görüntü oluşur."

Bunu duyduğumda sanki yıllardır beklediğim bir şeyi elde etmişim gibi rahatladım ama bu da yeni bir soru doğurmuştu: Kim yaptı?

Mana sahibi olan kim çalmış olabilirdi?

Atlanta'nın KalbiWhere stories live. Discover now