4- ❝Kaderin Cilvesi❞

1.1K 98 55
                                    

Rauf Faik - Я люблю тебя

Aşk çok anlamlı bir kelimeydi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Aşk çok anlamlı bir kelimeydi. Tabi kimine göre, aşk her zaman benim için derin anlam taşıyan bir kelime olmuştur. Fakat kimi insanı yıpratan bir kelimeydi. Ve tabi en çok da nefret ettiği kelimelerden biriydi. Yahut aşkın tam olarak ne ifade ettiğini bile bilmeyen birçok insan vardı. Joo-woon gibi mesela, onun aşk sandığı sadece bir takıntıdan ibaretti ve bunu kıskançlık olarak algılaması sadece bir bahaneydi. Bence aşktan nefret eden insanlar, hep hakketmeyen insanlara değer vermiş ve verdiği değerin karşılığını da ihanetle alınca, artık aşka olan inançlarını kaybetmiş, sadece zaman kaybından başka bir şey olarak da görmemiştir. Aşk bence korkulacak bir duygu değildi. Yahut acımasız bir duygu, evet insanları aptal ederdi. Lâkin karşı tarafta ki kişide bence seninle beraber bu duyguyu taşıyorsa, birbirinize karşı pek de bir zararınızın olacağını sanmıyordum. Çünkü yanlış aşklarda sürekli çok değer veren taraf yıpranırdı.

"Sana ne Joo-woon? Rahat bırak artık beni, çok mu zor bunu yapmak?" Artık ağlamamak için dişlerimi sıkıyordum. Onun yanında nefes alamayacakmış gibi hissediyordum. Sevgilim olmamasına rağmen o kadar boğuyordu ki beni, ister istemez psikolojik baskı altında kalıyor, onun olduğu ortamda geriliyordum. Çünkü her an olay çıkartacak bir potansiyele sahipti. Jimin'in elin sıkı sıkıya tutmaya devam ediyordum, çünkü her an yüzünde kocaman bir morarık olabilirdi ki, Jimin'i tanımıyordum belki de dövüş sanatlarını bilen birisiydi.

Joo-woon gözlerini benden çekip Jimin'e çevirdi. "Sana yanında ki bu lavuk kim diyorum bana adam gibi cevap ver." Gözlerimi devirip elimi sinirle baldırıma vurdum. Şimdi kafasından tutup saçlarını tel tel çeksem en fazla ne kaybederdim ki? Bu çocuğun kesinlikle anlama gibi bir sorunu vardı. Birisinden ayrıldıysan üzerinde birazcık bile hakkın varsa oda artık gider, fakat o bunu anlamakta çok zorlanıyordu. Onu sevmediğimi, her gördüğümde tiksindiğimi, midemi bulandırdığını tahminen ne zaman anlardı?

"Joo-woon, bende diyorum ki, sana ne? Benim için bir yabancıdan farksızsın, neden seninle bir ilişkim varmış gibi hesap soruyorsun!" Üzerine bağırdığımda gözlerini kapattı. Jimin elini ellerimin arasından çektiğinde onu zorlamadım. Öfkem şu an zirvedeydi, cidden elimde olsa onu bir kaşık su da boğmakisterdim. "Sizi ne kadar ilgilendirir bu durum?" Diye sert sesiyle konuştuğunda Jimin'e baktım. Oda sinirlenmişti belli ki, zaten belli değil miydi? biri bana gözümün önünde hakaret edecek ve bende susacağım? Üzerine çıkar kafasını koparana kadar ısırırdım. Joo-woon, Jimin'in üzerine doğru yürüdüğünde hemen önüne geçip elimi göğsüne koyarak durdurdum.

"Haklı, seni ilgilendirmiyor kiminle konuşup konuşmayacağım. Ayrıca sözlerine dikkat et." Histerik bir gülüş attı. Elini cebine sokup bir iki adım geri çekildi. Serseri pisliğin tekiydi. Öfkesi harlanıyor olacak ki diliyle yanaklarının içini dürtüyordu. Ve sabır dilercesine gözlerini etrafta gezdiriyordu. Tamam, sağı solu belli olmayan bir insan olduğu için her ne kadar sinirli olsamda şimdi de Jimin'e bir şey yapacak diye korkuyordum. Evet, bunun burada bitmeyeceğini bilecek kadar onu tanıyordum. Ve böyle bir şey olmasını istemesemde artık onun bu durumu anlaması gerekti. Üniversiteye her geldiğimde artık onunla uğraşmak istemiyordum.

𝐂𝐨𝐧𝐭𝐫𝐚𝐜𝐭𝐞𝐝 𝐋𝐨𝐯𝐞 '𝐓𝐤 Where stories live. Discover now