5- ❝Lânet Olası Yeni İş❞

772 94 28
                                    

Fujii - Shinunoga E-Wa

Neredeyse yirmi dakikadır imza attığım evrakla bakışıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Neredeyse yirmi dakikadır imza attığım evrakla bakışıyordum. İyi mi yapmıştım kötü mü yapmıştım hiç bilmiyorum, tek bildiğim ve bundan emin olduğum şey kesinlikle içimde birazcık bile olsa oluşan pişmanlık kırıntılarıydı. Keşke diyerek söylenmekte istemiyordum. Çünkü bu işe bir kere bulaşmıştım, son pişmanlık bir işe yaramazdı. Korktuğum şey ya işler istediğim gibi gitmezse?

Çünkü karşımda kardeşiyle konuşan adam belli ki oldukça sivri zekâlıydı.

Lânet olsun, bunu söylemek benim için ne kadar zor bilemezsiniz. Oturduğum yerde başım eğik bir şekilde, karşımda bana baktığından emin olduğum adamın kafasını duvara sürtmek gibi bir hayalim vardı. Ama maalesef ki, bunlar sadece bir hayaldi. Jimin'e gitmek için ısrar etsemde oturmam için beni zorlamış hatta yeğeniyle tanıştırmayı bile düşünmüştü. Her ne kadar şu an bu duruma hazır olmasam bile mecburen kabul etmiştim. Jimin, son birkaç cümlesinden sonra gülerek konuyu kapatmış ve ayağı kalkmıştı. Bende buna dünden razı olduğum için, sabahtan beridir bakışlarını görmezden geldiğim adama bakmamakta ısrarcı olup ayağı kalkmıştım. Oda sanırım bu durumdan bıkmış olacak ki, bakışlarını benden çekerek kardeşine çevirmişti.

Jimin, bana dönerek nazikçe konuşmaya başladı. "Jungkook, hadi yeğenimin yanına gidelim." Dediğinde, başımı salladım. Hemen önümde ki şahısın yanından geçtim ve Jimin'in arkasından yürümeye başladım. Arkadan duyduğum ağır topuklu sesleriyle onunda yavaş yavaş yürüyerek arkamızdan geldiğine kanaat getirdim. Sonunda küçük çocuğun kapısının önüne geldiğimizde, artık ağlama seslerinin birer hıçkırığa döndüğünü duymuştum. Bu içimi acıtmıştı ve bu adamı tekrar tekmeleme isteğimi tetiklemişti. Arkamda ki şahıs merdivenlerden yeni çıkıp hemen yanımızda durduğunda, Jimin, yeğenini çağırmıştı.

"Yeonjun, kapıyı aç bakalım amcan geldi." Dediğinde, birkaç saniye hıçkırık dışında ses soluk gelmedi. Tam açmayacak diye ümitsizliğe kapılırken, kilit sesini duydum. Tamam, küçücük çocuğun kendini odaya kilitlemesi ne kadar mantıklıydı? Hiç bilmiyorum. Yeonjun'un gözleri önce amcasında gezindi, daha sonra korkarak babasına baktı. Pekâlâ, bu durum herhalde azarlandığı içindi. Gözleri anında Jimin'in arkasında saklanmış gibi duran bana kaydı. O sönmüş gözleri anında parlarken, gerçekten de babasının aksine çok sevimli olduğunu fark ettim. Bu çocuk sanırım annesine çekmişti. Fakat dün gece bahsettiğinden belli ki; annesi ile babası boşanmıştı. Ve oda gece beni onunla karıştırmıştı. Tamam bu... Biraz garipti. Çünkü ben erkektim ve bir kadına benzetilmem garipti. Çocuk olduğu için pek de bunu takmadım kafama, olabilirdi. Elbette bizde küçükken böyle şapşalca şeyler yapıyorduk, Tanrı aşkına, kim etrafı seyrederken yanlışlıkla dalarak anne babasını başkası sanarak peşinden gitmedi ki? Hatta işin trajikomik tarafı da o kişiye, anne yahut baba dediğin zaman ki utançtı. Tamam, aslında oldukça tatlı bir olay olsa da o an ki sen, bunu çok rezilce bulurdun. Lafın kısası, böyle şapşallıkları kim yapmadı ki?

𝐂𝐨𝐧𝐭𝐫𝐚𝐜𝐭𝐞𝐝 𝐋𝐨𝐯𝐞 '𝐓𝐤 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin