Acı gerçekler

53 23 11
                                    

Mara'nın zehirlenmesinin üzerinden
İki hafta geçti bile,hala tam anlamıyla iyleşemedi.

Bu durum beni ona daha'da bağladı,ben onun başka biri olduğunu düşünüyorum, ama kim olduğunu öğrenmekte de korkuyorum.

Mara yani Kerolayn hakkında'ki gizemi çözmem gerekiyor.

Kori gündüzleri onun yanından ayrılmıyor geceleri'de ben onu yanındayım,hem koruyoruz hemde ilgileniyoruz.

Hekimler kontrol etmek için gelmişlerdi, kontrolleri bittiğinde Mara yavaş yavaş uyanmaya başlıyordu hekim geri çekildi ben ona yaklaştım gözlerini açıyordu.

"Ma yani Kerolayn nasıl hissediyorsun."
kısık bir sesle.

"Ne ne oldu bana,neden bukadar yorgun hissediyorum."dediğinde gözleriyle etrafına bakındı.

"Bizde nasıl oldu bilmiyoruz ama Zehirlendin."zorla yutkundu .

"Zehirlendim mi, nasıl."

"Bunu sana kimin yaptığını biliyormusun,kim yapmış ola bilir?"bu soruyu sorduğumda onun şaşkınlığını yüzünden okuya biliyordum.

"Bilmiyorum kim neden bana bunu yapsin ki."belliki oda bilmiyordu, çözülmesi gereken gizemli bir olay daha.

"Tamam sen merak etme bunu kimin yaptığını bulucağimdan emin ola bilirsin,anlamadığım şey sıradan bir askere kim neden bunu yapar." deyip onun yüzüne baktım yüz ifadesi değişmemişti şaşkınlığı yüzüne yayılmıştı cılız bir ses tonuyla.

"Bilmiyorum,yorgunum biraz dinlen bilirmiyim acaba." Dediğinde gözlerini kaçırmıştı.

"Tabi sen iyice dinlen biz buralarda olucaz."dedim ve odadan ayrıldık.
Odada yalnız kalmıştı, hemen odanın yanındaki odaya gidip penceresinden diyer odanın balkonuna atladım onun ne yaptığını görmek için .
Öylece yatakta hareketsiz tavana baka kalmıştı gözünden iki damla yaş aktığını gördüm beliki bu durum onu cok sarsiyordu.

Bir süre onu öylece seyretim,
Sonra göz yaşlarını sildi yatağında zorlanarak oturdu yüzüne yapışmış olan saç telerini arkaya doğru atı ve balkona doğru baktı kendimi gizlemiştim.

"Daha nekadar beni oradan izlemeyi düşünüyorsun."yutkunarak yüzünü kapıya dönerek.
"Kapının yolunumu bulamadınız prens"
Bana ilk kez prens demişti daha önce hep adımla sesleniyordu.
"Burda olduğumu nasıl anladın."

"Gizlendiğini'mi saniyordun, balkona atladığını duydum."
" Kulakların gayet iyi duyuyormuş,onu anladık."
"Neden beni izlediğini öğrene bilirmiyim."

"Seni koruya bilmek için böyle birşey yaptım,sonuçta bu sarayda bir suikastçı ola bilir,saldırıya hazırlıklı olmak gerekiyor."ben konuşmamı bitirince
Onun su dolu sürahi ye baktığını gördüm dudakları çok kurumuştu.
Bardağa su doldurdum elimi başının arkasına koyup iyice dogrulmasina yardım etim.
Zor yutkunmasina rağmen bir bardak suyu bitirmişti.
Suyunu içtikten sonra yatağına uzandı.

"İyimisin,istediğin birşey varsa söyle hemen getirsinler,kendini kötü hisedersen hekimler kapidalar."

"İyim biraz uyumak istiyorum."dedi ve gözlerini kapatıp uyudu.
Kapıdaki lerle gitmelerini söyledim ben çağirmadıkça kimse gelmesin diye emir vermiştim,herkes gitti odaya girip kapıyı kapattım.

Bir sandalye aldım Odanın bir köşesinde oturdum öylece onu izledim izledim sonra ayağa kalktım yatağa doğru yürüdüm.
Yüzü öyle solgun du ki sap sarı olmuştu elimi onun yanağına koyduğum da soğuk tenini hisetim, üşümüştü.

Yorganı usulca kaldırdım yatağa onun yanına uzandım üstümü örtüm.
Ellerim elerine değmişti soğuk ellerini avuçlarımın arasına aldım ısıtım bir süre geçti ısınmaya başlamıştı,arkasını döndü saçları yüzüme gelmişti kokusu eski kokusu değildi eskisinden de güzeldi usulca sokuldum kokladım için okadar ısınmış tıki kendimi tutamadım sarıldım.

Loss in timeWhere stories live. Discover now