55. bölüm : DEĞİŞEN ROLLER

1.6K 139 101
                                    

Tam 1 yıl geçmişti Emrah'ı görmeyeli. 1 yıl aradan sonra onu yeniden görmek hemen geçmişi hatırlatmıştı bana. Acıyan bir yerlerim olup olmadığını anlamak ister gibi yoklamıştım içimi. Hiçbir sızı ya da duygu kırıntısı yoktu içimde. Sevgi, öfke, intikam... Hiçbir şey kalmamıştı bende. Geçmişin ağırlığı yoktu üstümde. Yolunca yordamınca unutmuştum unutulması gerekenleri.

Akşam üzeri hastaneden çıkmış evime doğru yürürken, onu bir eczaneden çıkarken görmüştüm. Elinde ki ufak poşeti işaret parmağına geçirmiş yürüyordu. Bir süre kısılan gözlerimle arkasından bakmıştım. Yanına gidip gitmeme konusunda kararsız kalsam da, sonra hasta olduğunu düşünerek bir kaç adım attım ve seslendim. " Emrah "

Sesimi hemen tanımış olacak ki arkasını döndü ve kısılan gözlerle etrafı taradı. Beni görmesiyle ilk tepkimi çeken elinin titrediğiydi. Öyle bi titremişti ki eli, zar zor tuttuğu poşet, neredeyse düşecekti. Poşeti sımsıkı kavrayıp bana doğru bir kaç adım attı ve tekrar duraksadı. Sanki yanıma gelip, gelmeme konusunda tereddütte kalmıştı. Ya cesaret arıyordu ya da korkuyordu.

Yanıma gelmeyince yürüyerek yanına vardım ve sokakta gördüğüm tanıdık bir yabancı gibi konuştum. " Meraba "

" Meraba " dedi başını yere eğerek. Beni tekrar karşısında görünce yaptıklarından, söylediklerinden utanmış gibi bir hali vardı. Yüzüme bakamıyordu. Ben ise karşımda ki adamı dudaklarımı birbirine bastırarak izliyordum.

Çok değişmişti. Aradan 1 yıl geçmesine rağmen bir insanın bu kadar çabuk değişebileceğine şaşırmıştım. O fit vücuttan eser yoktu. Hafif göbeği çıkmış, sakalı bıyığı birbirine karışmış adama uzunca bir süre baktım. Ülkü Ocaklarına başkanlık yaparken hep giyimine kuşamına, kişisel bakımlarına önem verirken şimdi sıradan biri gibi gözükmüştü gözüme.

" Hasta mı oldun? " dedim elindeki poşete bakarken.

" Ne? " dedi başını yerden kaldırıp.

Üstünde ' Acil şifal dileriz. ' yazılı eczane poşetine baktığımı fark edince başını olumsuz anlamda salladı ve " Yo yo, iyiyim. Önemli bir şey değil. " dedi.

" Bakabilir miyim? " dedim başımı hafif eğerek. Onun bakışları hala yerdeydi. Poşeti hafifçe kaldırarak bana uzattı. Poşetteki ilaçlara baktım ve önemli bir sağlık sorunun olmadığını fark ettim. Antibiyotik ve bir kaç tane ağrı kesici vardı. Poşeti tekrardan ona uzattım ve " Geçmiş olsun. " dedim.

Benim geçmiş olsun dileğimle başını kaldırdı ve gözlerime dolan gözlerle bakarak " Geçmedi ki. " dedi. Ardından derin bir iç çekerek başını tekrardan indirdi ve " Hiç geçmedi. " diye mırıldandı.

Söylediğiyle gözlerimi kapatıp bir nefes aldım ve gözlerimi açtım. Şuan ne söyleyeceğimi ne diyeceğimi hiç bilmiyordum. Suskunluğumun sebebi ona boş yere umut vermemekti.

" Çok değişmişsin. " dedi titreyen sesiyle. Bunu söylerken bile bakamıyordu ama bendeki değişimi fark etmişti.

" Sende " dedim diz bir şekilde.

" Yüzüne bile bakacak yüzüm yok. " dedi.

" Yapma Emrah, bizim senle iyi kötü bir geçmişimiz var. Ben sana bakabiliyorsam sende bana bakabilirsin. " dedim.

Başını hafif hareketlerle kaldırdı ve bana baktı. Hemen gözleri dolmuştu. Göz yaşı akmaya meyillillenirken burnunu çekti ve elinin tersiyle sildi. Ağlamamak için bakışlarını benden çekerek soluna baktı. Bu hareketleri işe yaramamıştı ki gözünden düşen bir çift göz yaşıyla hafifçe sırtını bana döndü. Görmesemde baş ve işaret parmağıyla gözlerini sıkıyordu. Ağlamasını görmememi istiyordu. Bu sahne bana hiçte yabancı gelmemişti. Babasının ona attığı tokatta da yüzü bana karşı dönerken gözünden gözyaşı süzülmüş ve yüzünü diğer tarafa çevirmişti.

TİRYAKİ ~ BxB Where stories live. Discover now