Felaket

345 21 1
                                    

"Ne demek oyunu iptal etmemi istiyorlar Bay Henry? Ben ne zamandır bunun için hazırlanıyorum, tam sürümü bir hafta sonra çıkaracaktım. Nereden çıktı bu?" Bay Henry onun ofisteki üstüydü. Yarışın üzerinden bir hafta geçmişti ve projesine tam gazla devam ederken sabahleyin aniden böyle bir kararla gününe başladı Eleanor.
"Eleanor kesin bir bilgi yok. Hissedarlar oyundan bütçelerini çektiler, yöneticiler daha fazla bu proje üzerinde çalışılmasını istemiyor. Üzgünüm bana verdikleri bilgi bu." Eleanor şaşkınlık içerisindeydi. Masasını toparlayıp dışarı çıktı. Hava almaya ihtiyacı vardı. Neler dönüyordu? Projesi neden iptal edilmişti? Geçen hafta hiçbir sorun yokken aniden ne olmuştu?

Charles ile kahve içtikleri kafeye oturdu. Bir kahve ısmarladı kendisine ve sakince düşündü. Projesinde bir eksiklik yoktu. Kodlar iyiydi, grafikler, bilgisayar ve Playstation'da verdiği performans iyiydi. Anlamıyordu. Acaba başka bir proje için mi iptal edilmişti? İş arkadaşlarından Carla'ya mesaj attı, "Carla projem iptal edildi. Sebebini biliyor musun? Sen yukarıya yakınsın.".
Yaklaşık on dakika sonra bir cevap geldi: "İnan bilmiyorum Eleanor, bu sabah bir telefon geldi ve projen iptal edildi. Üzgünüm."
Aklı almıyordu. Onca emek...Şimdi ne yapıcaktı? Kafeden kalkıp eve doğru gitti. Ama eve geldiğinde karşılaştığı manzara karşısında elindeki çantası yere düştü. Evi darmadağın bir haldeydi. Birileri sanki evinde bir şey aramış veya sadece dağıtmak istemiş gibiydi. Her yer her yerdeydi. Televizyonu, masaüstü bilgisayarı her şey mahvolmuştu. Tabakları, kıyafetleri, oyunları her şey yerle bir edilmişti. Ağlayarak yere oturdu. Emekleri, zar zor kurduğu hayatı bir günde mahvolmuştu.

Aklına Lysandra'yı aramak geldi tam arayacakken yer de bir not buldu:

"Seni bir kez uyardım. Yapabileceklerimin farkında değilsin."

Alexandra mıydı bunları yapan? Ama Charles'ın yanındaydı, dün birlikte magazinler tarafından görüntülenmişlerdi Eleanor bunu internette görmüştü. Demekki burada başkaları vardı. Lysandra'yı aradı. Ve olanları anlatıp etrafı gösterdi. Lysandra şok olmuştu. "Alexandra'nın yaptığına emin miyiz?" diye sordu şüpheyle.

"Lys sana bahsetmedim ama o yarış günü açık açık beni tehdit etti. Oysaki ben Charles'a yakınlaşmamaya özen gösteriyorum aksine o beni istiyor ve davet ediyor. Onu kıramıyorum. "

"Charles ile neden konuşmadın bu tehdit muhabbetini?" Aslında düşündü ama hiçbir kanıtı yoktu. Ve Alexandra melek yüzlü şeytanın tekiydi. Bunları yaptırabileceğine asla inanmazlardı.

"Sence inanır mı? Hiçbir kanıt yok. İlk kanıtı İtalya'da çöpe attım. Şu an bu elimdekilerle de bir şey olacağını sanmıyorum. Charles onun zengin bir aileden olduğunu söylemişti bir keresinde. Onunla yarışamam Lys."

"Ne yapmayı düşünüyorsun?". Polise gitmeyi düşündü ama apartman girişinde bile kamera yoktu. Kapısında zorlamaya dair izde yoktu. Bunu yapanlar belliki işlerinden profesyonellerdi. Eski bir binada oturduğu için kapıyı açmakta da zorlanmamışlardı. Eleanor bir süre daha burada kalmaya devam edicekti. Hem mecburdu hem de ne olucaksa olsun, diye geçiriyordu içinden. Gerekirse Alexandra ile yüzleşirdi. Korkmuyorum diye tekrarladı fısıldayarak. "Yapabileceği en fazla şey bu."

**

Bir hafta sonra her şey yeniden sakinlemiş gibi gidiyordu. Eleanor artık stüdyonun başka oyununa odaklanmıştı. Kendi oyununu rafa kaldırmıştı. Şimdilik. Ona bir fırsat yaratıp mutlaka değerlendiricekti. Charles'ı düşünmemeye çalışıyordu. Saplantılı kız arkadaşıyla uğraşamazdı, idame ettirmesi gereken bir hayatı vardı ve devam edicekti ta ki o sabaha kadar.

Departman sorumlusu Bay Henry onu o sabah odasında acilen görmek istemişti. Belki de oyununa yeniden onay vericeklerdi. Heyecanla Bay Henry'nin kapısını tıklayıp içeri girdi. "Bay Henry beni çağırmışsınız." dedi ama Bay Henry'nin suratı hiçte iç açıcı değildi. Bir şeyler ters gidiyordu.

"Eleanor, seni çok severim. Çalışkansın ve işine odaklısın. Fakat bu sabah bir telefon aldım. Projen iptal olduğu için haliyle seni burada tutmamam gerektiğine dair. Çok üzgünüm ama işten ayrılmanı istiyorum. ". Şaşkın bir ifadeyle Bay Henry'nin yüzüne odaklanmıştı. Tek yaptığı şey yaklaşık iki senedir burada çalışmaktı. Arkadaşlarıyla asla ofiste problem yaşamamıştı keza yöneticileriylede.

"Bay Henry neler oluyor? Ne yaptım önce projem şimdi bu haber?"

Ama Bay Henry cevap vermeme hakkını kullandı.
Ağlayarak odadan çıkan Eleanor yerine gitti. Masasına kafasını koyup hıçkırarak ağlamaya başladı. İş arkadaşları olayları ondan önce duymuştu ve kimse ona moral vermek için bile yanına gelmiyordu. Bu kadar mı sevilmiyordu? Sonra masadan başını kaldırıp depolarından bir karton kutu alıp eşyalarını alıp toplanmaya başlandı. İşi bittiğinde ise stüdyoda kimseye devam etmeden çıkıp gitti.

Şansı bir anda terse dönmüştü. Artık burada barınamazdı. Kirasını ve karnını nasıl doyuracağını bilmiyordu. Amerikan Rüyası burada sona ermiş gibi görünüyordu. Elinde kutu, sırtında çantasıyla ağlayarak evine doğru yürüdü. Çaresizdi. Ne yapacağını bilmiyordu. Eve geldiğinde yaşadığı olaydan sonra birazda olsa etrafı toparlayabilmişti ama yeni bir televizyon ve masaüstü bilgisayar alacak durumda değildi. Bir sonraki maaşımda alırım diye düşünmüştü oysaki şimdi bir işi bile yoktu. O gün sadece hasar almış ve yırtılmış olan koltuğuna oturup dışarıyı izledi. Son bir kez Las Vegas'a baktı.

𝐿𝑜𝓋𝑒 𝐼𝓈 𝒜 𝒢𝒶𝓂𝑒Where stories live. Discover now