*3 Gün Morg*

81 54 12
                                    


-Her şey çok ani olmuştu silah sesleri her yerde yankılanıyordu peki sonra ne olmuştu vurulan kişi kimdi?

-Bizde şaşırdık genç bir kadının sana hızlı adımlarla yürüdüğü fark ettik bizde direk kadına sıktık

-Neden sıkıyorsunuz Berki markete giricekti

-kızın sana sadece yürümesi değil kadının elinde katran vardı

-Peki ellimdeki kan neydi

Mert;.......?

-Sana bir şey olmasını istemedim sen öylece duruyordun hiç kıpırdamıyordun polisler ateş etti bende öfkelenip katranla kadını delik deşik ettim kanları havalara sıçradı o sırada elinede bulaşmış olabilir yada başka bir şey

-peki bana ne oldu

-Sen sadece öylece duruyordun hiç kıpırdamıyordun dönmüyordun sanki ruhun yoktu sadece bedenin oradaydı bayılmıştın sonra seni ambulansla hastaneye kaldırdık kadınıda morga

-Doktora söyle artık taburcu olabilir miyiz diye

Mert yerinden kalktı kapıya doğru ilerledi bakışlarımı bitmiş olan seruma çevirdim sonra çok sıkıştığım aklıma geldi lavaboya gitmeliydim iğneyi çıkarttıp kapıya doğru ilerledim kapının koluna uzandım tam açıcak iken mert önümde bellirdi

-nereye?

-lavaboya

-dur seni biri takip edebilir ne olur ne olmaz şu silahı al kimseye gösterme

Mert'in ellindeki silahı hızla alıp arka cebime soktum merte bakışlarımı çevirdim bana gülümsedi omuzumdan tutup

-kendine dikkat et burda tuhaf şeyler oluyor daha sonra anlatırım

Tamam anlamında başımı salladım yavaş adımlarla Kolidorda yürümeye devam ettim kolidor çok uzundu ışıklar yanıp sönemesi beni endişelendiriyordu
Mert'in dediği şey geldi aklıma "Bu hastanede tuhaf şeyler oluyor" neden söz etmişti ne olabilirdi bu hastanede yavaş adımlarla ilerliyordum lavabo da nerede olabilirdi di ki diye söyledim sonra birinin kolidorda ilerlediğini fark ettim genç bir kadındı yüzünde bazı derin yaralar vardı bu tuhafima gitmişti kadın çok korkunç bakıyordu sonra lavabonun nerde olduğunu söylemek için kadına yaklaştım kadın yerinde duraksadı yere bakıyordu

-Şey hanım efendi ben lavaboyu arıyordumda siz...!

Kadın parmağı ile lavaboyu gösterdi

-teşekürler

Kadın bir kelime söylemeden yürümeye devam etti bende lavabonun olduğu yere ilerledim sonunda gelmiştim içeri girdim kimse yoktu hızla işimi bitirdikten sonra lavabodan çıktım yavaş adımlarla ilerlerken bir yerde fısıltılar yükseldi etrafıma bakındım kimse yoktu sonra aynı şey tekrar oldu kafamın içinde yankılanıyordu arkamı döndüm biraz ilerde bir gölge olduğunu fark ettim kalbimi tutarak gölgeni olduğu yere doğru ilerledim gölgenin bir anda kaybolduğunu fark ettim arka cebime uzandım silahı tutarak gölgenin kaydığı yere ilerledim yavaş adımlarla ilerliyordum çok korkuyordum ama bunun ne olduğunu öğrenmek istiyordum sonra gölgenin kaydığı yerin morg olduğunu fark ettim kapının açık olması biraz tuhaftı merdivenden indim aralık olan kapıyı sonuna kadar açtım morga göz gezdirdim biraz daha yaklaştım çekmecelerden birinin açık olduğunu fark ettim bu şey çok kötü kokuyordu nerdeyse kusucaktim yere damlayan kanları görünce hızlı nefes alıp verdim arkamda birini olduğu düşüncesine kapıldım kalbim çok hızlı çarpıyordu hareket dahi edemiyordum ellimdeki silah ile beraber döndüm işte tam korkudan Çığlık attım karşımda ölü genç bir kadındı kolidordaki kadın midesi bağırsakları dışarıdaydı ağzının yırtık ve bir gozünün olmadığını fark ettim bana doğru yaklaştı

-Beni hatırladın mi olesa

-uzak dur benden yoksa sıkarım

Korkudan ağlıyordum boğazım acıyordu çok korkuyordum

-Olesacım beni çok üzdün şimdi ben Elizabeth

Şaşkın şaşkın bakıyordum nasıl olabilirdi Elizabeth yoksa

-Ben senin üvey annenim tanımadın mı beni ne çabuk unuttun biliyordum bu lanet büyü beni böyle yaptı ama siz beni her defasında öldürdün seni lanet olası

Artık ellim ayağımın boşaldığını fark ettim ne yapacağimı bilemiyordum

-Ama artık sende benim gibi olucaksın
"Çocuklar kalkın görün bu insan beni öldüren kişi benim üvey kızım beni korumadi onun suçudur o dedektif benim oğlumdur onun asla suçu yoktur kalkın sizi lanet olası ölüler"

Kapıya doğru ilerledim morgun çekmecelerinden çıkan insanlari görünce arkamı döndüm merti görünce mutluluktan göz yaşları dökmüştüm Mert'in kolundan tutup çekiyordum

-hadi mert gidelim bunlar aklını kaçırmış

-Olesa bekle

-Neyy! Görmüyor musun?

.......?

Elizabeth mertle karşı karşıyaydı kadın kan ağlıyordu sonra aklıma kabusum geldi aynı şekilde insanlar üzerime gelip mutlu yıllar diyordu ve aynı Elizabeth gibi ağlıyorlardı demeki buydu

Elizabeth ağlayarak merte sarıldı şaşkın şaşkın bakıyordum merte sarılıyordu

-Anne çok üzgünüm bunu yapmak istemezdim

-Canım oğlum bu senin suçun değil bu arkandaki o***pu

-Anne ona öyle deme o benim eşim bu zamana kadar neredeydin sen beni neden bıraktın

Mert'in yalan söylediğini biliyordum ama bu kadar şey varken bunu şaşırmak şaşırmak biraz tuhaftı

-Oğlum ben seni bırakmadım ben çok çağresizdim ne yapıcağımı bilmiyordum baban öldü senle ikimiz yanlız kışın ortasında hayalet ormanında yaşıyoruz senin kardeşin vardı kız kardeşin adı mariya

-Ona ne oldu nerde?

-Dur anlatıcam hayalet ormanında yaşlı bir kadın kapıma gelmişti çok yaşlıydı içeri aldın çok üşüyordu babanın ölümü beni derinden etkilemişti çok zayıflamıştım evimizde sadece elma, un vardı sonra bu kadın eşini getirebilirim dedi bende nasıl dedim "nasıl?" getirebilirsiniz dedim sonra kadın bana çok zor bir seçin sundu ya kızın ya eşin diye kızım benim için çok değerliydi ama başka şansım yoktu kadın birşeyler yaptı elinde bazı malzemeler ile sonra kardeşin mariya...! 2 gün sonra öldü

"Bu gizemli kadın bize ihtiyarın kim olduğunu söyleye bilirdi"

-Şeyy çok özür dilerim bizi takip eden bir ihtiyar var 50 yaşılarında siz tanıyor musunuz

Kadının gözlerinden kırmızı kan akmaya devam ediyordu kadın Mert'in elini tutup

-O senin babandı mert onu geri getirdim senin için onun hayaletini herkes görebiliyor onunla konuşman gerek

Mert ağlıyordu annesine sımsıkı sarıldı

-Artık gitmem gerek zamanı geldi oğlum ait olduğum yere hoşçakal canım oğlum

Mert yere eğildi ağlayarak annesinin ellerinden tutup

-Anne beni affet çok üzgünüm beni bırakma

Bütün ölüler kan ağlıyordu morgun içi kan gölüne dönmüştü Elizabeth ellinde bir kağıt uzattı

-laneti bozman gerek bu hayalet ormanının haritası ben senin yanında olucam ve rüyalarında merak etme oğlum
Herşey düzelicek

Bütün ölüler gözden kaybolmuştu sadece kanları vardı

Mert ağlamaktan kızarmış gözleriyle bana bakıyordu omzuna dokundum mert ayaği kalktı ve bana sımsıkı sarıldı

-Beni bırakma tamam mı? Bana söz ver!

Bende gözlerimden akan yaşlarla

-Söz...!mert her zaman senin yanındayım sözz!"







24 Gün "Kış bitene Kadar!"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin