Cürüm

86 5 0
                                    

Üçüncü bölümle herkese merhaba. 🐣❤️

Karanlık bir gecede bedeninin neler yaptığını bilmeyen bir ruh. Bedenine ait kolların taşıdığı vicdan yükü olmaz mıydı? Çok bilindik ve bir o kadar kayıp mekân. Bu mekân da kimlerin izi var. Yürüdüğü yol ona mı aitti? Bu yolu o seçtiyse ne ala, peki ya ondan habersiz bu yol çizilmişse. Kulağına gelen sesin tanıdıklığını fark etmemek ne kötü. Kendinde miydi? Kaybolduğunun farkında bile değildi aslında. Düşlemesi zor olanı yaşadığını öğrenince yıkıntılarını toplayan kim olacak. Bu hikayenin kurtarıcısı mıydı? Yoksa zanlısı mı?

........

Beliz ile evde olmak muhteşem bir şey. Eve geldiğimizden beri evin içinde ki neşe gözle görülür derecede artmıştı, ailenin tam olması muhteşem bir mutluluk veriyordu. Hep beraber bir masanın etrafında gülüşmeler içerisinde yemek yemenin huzuru her daim olmasını dilediğim bir olay. Yemekler yenip masa toplandı, bu sırada kapı çaldı. Kapının sesiyle beraber Beliz'in "ben bakarım" sesi aynı anda birleşince bütün gözler ona döndü. Bunu fark ettiği an " bu sesi bile özlemişim sonuçta yurtta zil sesi duymuyorum neyse kapıda ki kimse bekletmeyeyim değil mi" aslında sıçtım sıvamaya çalışıyorum diyemediğindendi. Kapı açıldı açılmasına ama bir on beş dakika içeriye gelen olmayınca babamın seslenmesi garip olmadı aslında, sesi duyanlar anında kapıda göründü. Bizimkilerle selamlaşan özgür yanıma oturunca ona dönüp " erken kurtulmuşsun" demek onu gıcık etse de bana daha da komik gelmişti eminim ki buraya gelebilmek için o işi bitirememişse bile paslamak için birini bulmak onu çok yormamıştı ya da yormuştur, konunun bu tarafı benim hiç umursadığım yeri değil. Özgürün gelişiyle ortam daha sakin bir hal aldı. Hep beraber sohbet ederken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştık, saat geceyi gösterince özgürü yolcu ettik. Beliz'in yorgun olduğunu bildiğimiz ve yarın işe gitmem gerektiği için herkes odasına dağıldı. Günün yorgunluğunu atmak için banyoya girdim, tüm işlerimi halledince kendimi yatağa atmam çok sürmemişti.

Yataktan sıçrayarak kalktığımda ne olduğunu ilk idrak edemedim, ama vücudumda ki tere bakılırsa kötü bir kabus uyanmama neden olmuştu. Gözlerim penceremden dışarıya bakınca güneşin yeni doğmaya başladığını fark ettim, uyanmak için daha erkendi tabi uyanınca uyuyamayan benim için daha büyük bir sorundu. Zaten birkaç saat sonra işe gidecektim kendimi zorlamadan ayaklandım ve yürüyüş yapmak için hazırlandım. Evden sessiz bir şekilde çıkmaya özen gösterdim. Sahil yolunda yürüyüşe başlamıştım. Bu aniden uyanmalar sıklaşmaya başlamıştı, tedirgin olmam gerekli mi bunu bilemiyordum. Aklımdakileri düşünmemeye çalışarak yürürken sanki takip ediliyormuşum gibi hissetim. Arkama baktığımda kimseyi görmedim aslında ama bu his baya güçlü olunca durmadan arkaya bakmaya devam ettim. Buna devam ederken bir anda bir bedenle çarpıştım, yüzümü bedene döndüğümde Ezgiyi görmek şaşırtmıştı. Bana gülümseyerek bakan ezgi

"bu ne güzel tesadüf baş komiserim"

"evet, çarptığım kişinin sen olması bir yandan güzel ama ne işin var senin buralarda evin buraya yakın değil bildiğim kadarıyla "

" dün bir arkadaşımda kalmıştım ondan bu sahilde yürüyüş yapıyordum bu günlük."

" iyi bakalım benim eve dönüp hazırlanmam lazım malum iş saati yaklaşıyor dikkat et devam edeceksen malum bu denizden çıkıyor çoğu ceset ve biz daha yapanı bulamadık"

" biliyorum ama zaten bende şimdi eve dönecektim iş yerinde görüşürüz o zaman"

" görüşürüz"

Eve döndüğümde bizimkiler kahvaltı masasına geçmişti bile "günaydın" deyip kısa bir duş almak için odama çıktım. Duş aldıktan sonra ispanyol paça kot pantolonum üstüne beyaz boğazlı badimi giyip, askıda ki bleazerımı da üstüme geçirip kabanımı elime aldım aşağıya indim, yerime oturup kahvaltımı etmeye başladım. Beliz, annem ve babam dersleri hakkında konuşuyorlardı. Asaf ise elindeki telefonuna dalmış bir şeyler okuyordu. Neyle bu kadar ilgilendiğini merak ettiğim için sormaktan alıkoyamadım kendimi " bu kadar ilgiyle baktığın ne "

GECENİN ESİRİWhere stories live. Discover now