Sevgisizliğin Kurbanı

26 3 0
                                    

Dokuzuncu bölümle herkese merhaba.🐣❤️

Medyada ki fotoğrafı bölümü okuduğunuzda temsili olarak kimin düşüşü olduğunu anlayacaksınız.

Bölüm şarkısı: O gözler benim ağlar.

(Sema Moritz)

Şarkıyı nerede dinlemeniz gerektiğini yazdım. 


Gerçek sevgiyi bilmeyen insanlar, sevgi gösterdiğini sandıkları insanların kurbanı olurlar!

3 hafta sonra

Kaç haftadır aynı döngü içerisinde gibiydim. Denizde bulunan cesetler, Savaşla buluşmalarım ve ev arasında gidip geliyordum. Elimize ulaşan son cesedin üzerinden 3 hafta geçmesine rağmen hala bir sonuca ulaşamamıştık. Savaş'ın mesajıyla geldiğim kafede kahvaltı ederken bir yandan da bu hafta neler yaptığımızı, önümüzde ki haftalarda neler yapmak istediğimizden bahsediyorduk. Onunla görüşmeye başladığım zamandan itibaren fark ettiğim şey işinde çok başarılı olması. Yemek sırasında muhabbet bizim ekibe geldiğinde yine başlamıştı olayla ilgili sorulara, aslında bu tavrı çok normaldi. Oda artık bu olayın aydınlanmasını istiyordu, herkes gibi. Ona ve bu buluşmalara o kadar alışmıştım ki onun bana arada kendini hatırlatmak için attığı mesajları ve ya aramaları olmayınca günün sonun da kendimi onu ararken buluyordum. Kısacık zaman da hayatım da edindiği yer güzeldi ve dediğim gibi artık onun ileriye dönük açtığı konular gözümü korkutmuyordu. Konuşmayı bırakıp yemeğe odaklandığımız an ondan beklediğim gibi yine bir muhabbette sürüklemişti bizi.

" Bu arada Erdem'in nişanını ne zamana düşünüyorlar dedin."

" En son konuştuğumuzda iki hafta sonra diyorlardı"

" Neden baharı beklemiyorlar, şubatın ortalarındayız zaten ne kaldı şurada "

" Bize kalsa beklesinler ama malum Erdem'e sorsan hemen yarın nikah kıyacak şubatın sonuna bile zor ikna oldu"

" Birbirlerini seviyorlar belli" deyip gülümsemişti. Arkadaşlarımı benim kadar benimsemesi merak etmesi hoşuma gidiyordu.

" Hem de nasıl, eee bu ani buluşmanın bir nedeni var mı?"

" Seni özledim, bende bağımlılık yaptınız hanımefendi"

"Biliyorum çok sık görüşemiyoruz ama inan ki elimde değil" masanın üzerinde duran elime uzanıp tuttu.

" Senden beklediğim cevap sadece beni özlediğin yoksa bende farkındayım çok zorlandığının" dediğinde yüzümde ki mahcupluğu silerek sıcacık gülümsemiştim.

" Özledim tabi ki hem senin de benden eksiğin yok resmen gün içerisinde aramanı ya da mesajlarını bekler oldum."

" İşte buna sevindim, nasılsın en son rahat uyuyamadığını söylemiştin doktora gittin mi?" diye yüzünde oluşan endişeyle sorduğunda ne diyeceğimi bilemedim çünkü doktora gitmeye vakit bulamamıştım. Son zamanlarda uykumdan sıçrayarak uyanmalarım çoğaldı ve uyuyup uyandıktan sonrada kendimi dinlenmiş hissedemiyordum resmen. Bunu arada yaşıyordum ama bu aralar daha da sıklaşmıştı, önemsemediğim için kimseye anlatmamıştım ta ki bu konu da Savaş çok sık soru sormaya başlayınca kadar, ona söylemek zorunda kaldım. Ama gitmediğimi söylemeyeceğim çünkü hala çok önemsediğim bir durum değil sonuçta işin yoğunluğu yüzünden yaşadığım bir durum olduğu için geçiştirdim.

" Gittim bir şey yokmuş. Çok yormuşum bedenimi daha dikkatli olmamı söyledi" dediğimde yüzünde ki endişeli bakış sönmüştü.

"  Başka bir şey çıkmamasına sevindim, bundan sonra çok yorma kendini"

GECENİN ESİRİWhere stories live. Discover now