8-Zamanlamanızı sikeyim

8K 760 261
                                    

Taehyungun anlatımıyla:

Çalan kapı zili ile elimdeki dondurma kutularını hızlıca çöp kutusuna fırlatarak kapıya adeta koşmuştum. Bebeğimi daha fazla bekletmek istemezdim tabii. Kapıyı açacağım an aklıma gelen şeylerle duraksarken söylediğim yalan gibi biraz hasta görünmem gerekiyordu.

Gözlerimi kısıp daha halsiz duruyormuşum gibi kapıya asılarak yavaşça açtım. Karşımda gördüğüm minik beden dudaklarımın anında iki yana kıvrılmasına sebep olurken gözlerimi hiçbir çekincem olmadan bedeninde gezdirdim, utandığı kızaran yanakları ve birbirine bastırdığı o küçük dudakları sayesinde belli oluyordu. Dudaklarımın arasında eziyet etmek istediğim o küçük dudakları.

Altında her zamanki gibi o küçük kısa şortlarından biri vardı. Kış ayında da olsak her şekilde onları giyebiliyordu, bazen nasıl üşümüyor diye düşünmüyor değildim. Üzerinde ise kendine en az bir iki beden büyük olduğunu düşündüğüm bol tişörtü ve dağınık, omuzlarına gelmeye yüz tutmuş dalgalı saçları ile gerçekten yememek için zor duracağım türdendi.

"Taehyung.. Taehyung?"

Dalıp gittiğim yerden kendime gelmemi sağlayan şey miniğimin sesi olurken gözlerimi kırpıştırarak dudaklarımın arasından bir "ha?" nidasının dökülmesine engel olamadım.

Hemen kendime gelip öksürerek bakışlarımı zor da olsa bembeyaz bacaklarından çekerek yıldız gibi parlayan gözlerine sabitledim.

"Hoş geldin Jeon, kusura bakma dalmışım hastayım ya biraz ondan"

Gülercesine bir nefes verdikten sonra bakışları içeriye kaydığında onu hâlâ kapıda beklettiğimi fark ederek yavaşça geri çekilip içeriye geçmesi için yönlendirdim. Hoş, benim yönlendirmeme ihtiyacı yoktu zaten evimin her bir köşesini biliyor oluşu bile dudaklarımın kıvrılmasına yeterdi.

Evimin içinde gülümseyerek, içinde minicik duracağı kıyafetlerimi giymiş bir şekilde dolaşan bir jungkook. Tanrım kalbime zarar, fazlasıyla hemde.

"Taehyung cidden aşırı hasta görünüyorsun eyvah ne yapsak ki"

Dalga geçtiği kıkırtısından belli olurken küçük dudaklarını ısırarak öyle güzel gülüyordu ki kızmak ne haddime diye düşünmüştüm. Birkaç kez öksürdükten sonra yüzümü buruşturup kendimi acındıracak bir tonda konuştum.

"Dalga geçmesene sesim bile gitmiş bak görmüyor musun? Hadi çorba yap bana güzel ellerinden içeyim"

Söylediklerim ile anında gülmüş ve zarif parmakları saçlarını kulağının arkasına itmişti. Farkında olmadan sergilediği cilveli tavırlar onu her an arkasındaki kapıya yaslayıp saatlerce öpme isteğimi uyandırmaktan başka birşey yapmıyordu.

Başını sallayıp ezbere bildiği mutfağa ilerlerken arkasından onu izleye izleye mutfağa girdim ve koca bir siktir!

Mutfaktaki viski bardakları ve şişesini kaldırmayı unutmuştum.

"Hasta hasta birde içki mi içiyorsun Taehyung!"

Cırlayan sesi ile elindeki buz kovasını sallayarak alttan sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Korkunç yerine tatlı gözüktüğünün farkında mıydı acaba?

"Beyefendiye bak bir kova buz var burada. Yapmıyorum sana çorba falan"

Kollarını birbirine bağlayarak söylediği şey ile hemen kollarını çözmesini sağlayarak ellerimi tişörtü yüzünden belli olmayan ince beline yerleştirdim. Bakışlarını kaçırarak serbest kalan ellerini minik yumruklar haline getirdiğinde gözlerine lütfen dercesine baktım, ki işe yaramışa benziyordu.

"Off, yardım et hadi"

Bu işlerden pek anlamadığım için sadece onun istediği malzemeleri çıkarıyor ve dediklerini yaparak bir nevi çıraklık ediyordum. Çorba sevmezdim o yüzden hiç yapmayı da denememiştim diğer yemeklerin a Hasta olduğum için sebze çorbasının iyi geleceğini söylese de bir sorun vardı. Brokoliden nefret ederdim ve şuan yıldız gözlü bir çocuğun ricası üzerine brokolileri yıkamakla meşguldüm.

"Taehyung düzgün yıka aklın nerede!"

Sende. Diyemedim bu yüzden elimdekileri tekrar yıkadıktan sonra gerisini ona bırakarak arkamızda kalan küçük mutfak adasına yaslanıp onu seyretmeye başladım.

Sıra hazırladığı çorbayı pişirmeye geldiğinde ocağa yerleştirmiş ve karıştırmaya başlamıştı. Yaslandığım yerden doğrularak öne doğru gittiğimde ellerimi yavaşça beline sarıp, minik bedenini tezgah ile kendi bedenim arasında sıkıştırdım.

"Şu kai midir nedir onun teklifini kabul edecek misin"

Ellerimin dokunuşu altında irkilmiş ve deli olduğum ince belini gerip başını hafifçe yana doğru çevirmişti.

"Şey ben bilmiyorum"

Ellerim biraz daha sıkılaşırken sinirime hakim olmak istesem de engel olamıyordum. Ellerimin altındaki beli Ne kadar sıktığımı, duyduğum sızlanma sayesinde fark ederken sinirli sesime engel olamayarak keskin nefeslerimi minik bedenin boynuna soludum.

"Jeon kabul edecek misin etmeyecek misin!"

Söylediklerim ile ellerimin altında titrerken minik ellerini tezgaha yaslamış ve utangaç bakışlarını kaçırarak dudaklarını büzmüştü.

"T-taehyung beli-"

Sözünü bölen şey telefonuna gelen bildirim olurken tezgahın üzerindeki telefona kaydı bakışlarım.

*kai'den bir mesaj*
Hey jeon bu gece bana gelsene

Sinir katsayım gittikçe artarken bana doğru dönen minik bedenin bileklerini tutarak kendime çektim.

"Gitme"

Sesim oldukça net ve sert çıkarken üzerine doğru hafifçe eğilerek yüzüne yaklaştım. Burnumdan aldığım keskin nefesler dudaklarına çarparken dudaklarımızın arasında birkaç santimlik bir mesafe kalana dek neredeyse bunu fark etmedim.

Karşımdaki minik bedenin hızlı kalp atışlarını adeta duyabilirken dudakları hafifçe aralandı ve gözlerinin gözlerimden dudaklarıma doğru kaydığına an ve an şahit oldum.

Bu hamlesi bana cesaret verirken dudaklarımı yalayıp dudaklarına biraz daha yaklaştığımda gözlerini kapatıp kendini bana teslim etti. Islattığım dudaklarımı, kirazlı nemlendiricisi ile parlayan dudaklarına bastıracağım anda çalan kapı ziline öyle küfürler ettim ki kararan bakışlarım karşımdaki küçük bedeni bile korkutmuş gibiydi.

"Zamanlamanızı sikeyim!"

****

EVETT BURADA BITIRDIGIM ICIN SOVMEYIN

Öbür bölüme kadar biraz merak edin dimi

Bu ikisi niye hiç öpüşemiyor yaa
(Neden acaba.)

DIGER BOLUM GORUSURUZZ

(★)

HomeownerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin