S2- BÖLÜM 24: ŞÜPHELER

978 152 75
                                    


Hello hello heloooooooooo!!

Biliyorum, bölüm biraz geciktiii amaaaa bence seveceğiniz bir bölümler geldimmm!!!

Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyinnn!!!

İyi okumalarrr!!

🌜🌚🌛

"Şüpheler ve bilinmezlikler insanı sarıp içten içe tüketir, delirtirdi. Ve ikisi de eninde sonunda sizi bir boşluğa iterdi."

🌜Marcus Alaric Russel🌛

Aklım o kadar karışmış durumdaydı ki... Ne düşünsem, ne yapsam, nasıl uygulasam... Her şey birbirine girmişti ve ben gözlemlemeyi unutmuştum. Bunu tam olarak bugün anlamıştım. O odada Eleanor herkesle eğlenirken, gözlerinin en içindeki parıltıdan. Benim eskiden salisede yakaladığım o parıltılarda. O parıltılar tüm ışığı vadediyorlardı.

Kimilerine görmeyi, kimilerine ise bir daha hiç görememeyi.

Zihnim bulanmıştı, biri tarafından kasıtlı olarak bulandırılmıştı. Düşünmeme bir engel konulmuştu. Bir şeyleri görmemi istemiyorlardı. Kim isteyebilirdi ki böyle bir şeyi? İçimden kuvvetli bir ses Eleanor diyordu. Niye diyordum, o an susuyordu. Sonra da aklıma bugünkü Lionel'i nasıl çaresiz bıraktığı geliyordu. Bunu bir şeye bağlamak istiyordum. Belki diyordu içimdeki ses, belki de bizi hedef göstermek istemiyordu. Belki de onlara istediklerini vererek kör ediyordu.

İçime derin bir nefes çektim. Bu durum canımı sıkıyordu. Beni öfkelendiriyordu. Zaten öfkeye çok daha duyarlı olan hücrelerim ve zihnim bunun için daha da heyecanlıydı. Ama sonuç... Sonuç şuydu ki ben hiçbir bok yapamıyordum. Ben öyle hiçbir şey yapamıyordum ki... Ben Eleanor'u kurtarmayı deneyemiyordum bile. Her an yanında olan Danny onun için bir tehditti. Caleb ve Aiden için tehditti.

Onlar senin yüzünden ölürlerse sence seni sever mi sanıyorsun? Sence sen benim emirlerime uymadığın için onlar ölürse senin gözlerine bakınca ne görür Marcus?

Beynimde çınlayan ses ile tüm gece ara ara yaptığım gibi yine çenemi birbirine sıkı sıkı kenetledim. Bunun önüne dahi geçemiyordum. Kapının tıklatılması ile göğsümde buluşturduğum elimi hafifçe hareket ettirerek açtım. Üç tıklama, bir duraksama, iki tıklama; Alissa.

Hafifçe kapıya doğru dönüp içeri giren Alissa'ya baktım. "Uyumamışsın."

"Uyusam çok şey değişirmiş gibi." Bir süre bana baktıktan sonra yanıma gelip pencerenin önünde durdu. Benim gibi kollarını göğsünde kavuşturdu. Yönünü biraz bana doğru çevirdi.

"Konuşamadık. Çok şey oldu." Gözleri yerde biraz dolaştıktan sonra gözlerimi yeniden buldu. "O iyi mi?"

Başımı iki yana salladım. "Bilmiyorum." Kaşlarım sık sık olduğu gibi içe göçtü. "O kadar dengesiz ki... Bir an işte bu kız, o kız diyorum. Sonra bir şey diyor, bir şey yapıyor tamamen yabancı kalıyorum ona. Bir an vazgeçmeyen o kız gibi sonra her şeyden kayıp giden o kız gibi. Hangisi Eleanor bilmiyorum. Zihnim de pek yardımcı olmuyor."

"Peki saldırılar?"

"O iyiydi. Diğer herkesin aksine çok iyi."

"Zihni yüzündendir." Başımı iki yana salladım.

GÖLGE KANIWhere stories live. Discover now