VEDA

13 7 4
                                    

Kısacık hayatımızda birçok anıya ve olaya tanık olabiliyorduk. Zaman her dakika geçtikçe insanlar daha fazla olgunlaşıyordu. Geçmişte yaptığımız hatalar gelecekte daha kötü sonuçlara varabiliyordu. Ama önemli olan o hatalardan ders çıkarmaktı.

İnsanları yargılamadan önce onları dinlemek gerekiyordu. Fakat şu zamanda herkes birbirine karşı bir kıskançlıkta ve çekememezlikte. Biz ise bu insanları hayatımıza almayarak mutlu bir yaşama adım atmış oluruz. Huzur istiyorsak çoğu koşulu yerine getirmeliydik.

*

Bir hafta sonra....

Bavulun ağzını kapatıp kapıya sürükledikten sonra son kez evimin içinde dolaştım. Bir sürü anımın olduğu yerden gidiyordum. Bugün Aylin'le bu ülkeden gidiyorduk. En son yaşadığımız olaydan sonra beni hiç kimse burada durduramazdı. Artık tehlikedeydik. O insanlar bir can almadan rahat bırakmayacaktı. Yaşamak için herşeyi göze almak gerekiyordu.

Kapıda beni bekleyen Aylin'e baktım. O kadar masumdu ki hiçbir şeyi idrak edemiyordu. Burdan taşınmamızı İstemediği suratından okunuyordu. Elindeki bez bebeğine baktım. Ona sımsıkı sarılmıştı. İçten bir gülümseme gönderdikten sonra,

-Balım artık gitme vakti, çıkıyoruz.

Evin önünde bekleyen taksiye doğru bavulları götürdüm. Şoför amca da yardım etmişti sağolsun. Aylin'i arka koltuğa oturttuktan sonra kemerini takıp ön koltuğa geçtim.

-Nereye götüreyim sizi bacım?

-Havalimanına gidiyoruz amca.

Bir hafta önce iyice düşünüp taşınmıştım. Fransaya gidecektik. Orda rahmetli abimin en yakın arkadaşı oturuyordu. Onunla konuşup orda bir süre kalmamızı söylemişti. Yol boyunca yanımdaki amcayla sohbet etmiştik. Baya iyi birine benziyordu.

Yaklaşık 40 dakikanın sonunda havalimanına varmıştık. Bavulları içeri aldıktan sonra pasaportumuzu verdik. Gerekli kontrollerden geçtikten sonra bekleme koridoruna geçip oradaki koltuklara oturduk Aylin'le.

Uçağın kalkmasına son yarım saat kalmıştı. Zamanın geçmesini beklerken koşar adımlarla bana doğru gelen birini gördüm. Evet çekici yüz hatlarıyla, kendini gösteren Güney Korkmaz....

Gelmişti. Ama o bile beni durduramazdı bu saatten sonra. Yanıma vardığında;

-Didem, gitme... Bu bir çözüm değil. Seni heryerde bulurlar. Gel bak vazgeç ben sizi gizli bir yerde saklarım onların bulamayacakları. Sen yeterki gitme.

-Olmuyor Güney, yapamıyorum. Bu şehirde, bu ülkede durmamın bir manası yok. Boşuna ikna etmeye çalışma. Ben verdim kararımı artık.

-Hiç mi hatrım yok?

-Konunun senle ilgili olmadığını biliyorsun. Elimde olsa gitmezdim emin ol. Hem sadece bir süre sonra geri döneriz illaki bir gün.

-Hayır Didem yapma bunu bana...

Bunları söylerken gözünden bir damla yaş süzüldü. Güney Korkmaz ağlıyordu. Hemde benim için....

Yanına ilerleyip kollarımı açtım. Oda bu anı bekliyormuş gibi sımsıkı sarıldık. Bende gözyaşlarımı tutamıyordum. Onu özleyecektim. Ama elimden hiçbir şey gelmiyordu.

İçimden bir ses bir gün tekrar görüşeceğimizi söylüyordu. Çünkü bu hikayenin sonu böyle bitmemeliydi bitemezdi..


*

Yarım saatin sonunda uçağa yerleşip Fransa'ya doğru yola çıkmıştık. Geride koca bir hayal kırıklığı ve hüzün bırakarak....















Herkese merhabaa. Üzgünüm bölümleri hemen atamıyorum yoğunluktan, fakat bunu telafi edeceğim. BÖLÜMÜ OYLAMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIIINNN. SİZİ ÇOK SEVİYORUM, KENDİNİZE DİKKAT EDİİİNN:))))




GİZLİ HİSLEROnde as histórias ganham vida. Descobre agora