sandığımdan fazla ilerlemiş

218 12 6
                                    

Hayatta daha önce tadılmayan bir his özlenilmez merak edilirdi fakat bir kere denediysen ve o hisse kavuşman imkansızlaştıysa sonsuza kadar özleyip arzulardın.

Ömer de bir kere tattığı bu yakınlık sonsuza kadar sürsün istiyordu. Tekrarlanmayacağından emin olduğu o yakınlığı istiyordu. Çaprazında oturmuş karşısındaki hocasını dinleyen kızın da bunu istediğinden habersizdi.

Günün son zili çalıp herkes ayaklandığında Süsen'in arkasını dönüp bakmasını bekledi. Tüm gün yapmadığı şeyi belki son anda yapar diye geçiriyordu içinden.

Kendini yine bir beklenti içine sokmuş ve karşılığını alamamıştı. Sınıftan tereddüt etmeden çıkan Süsen'in ardından birkaç saniye bakmış ve kimseye bir şey söylemeden çantasını alarak peşinden gitmişti.

"Süsen." Birkaç adımda kıza yetişmiş ve önüne geçerek ilerlemesine izin vermemişti. "Konuşabilir miyiz?" Süsen derin bir nefes verdiğinde istemese bile kabul etmek zorunda hissetmişti kendisini. Peşinden her seferinde koşan karşısındaki sevdiğine kıyamamak onun için yeni bir şey değildi.

"Ne konuşacağız?"

"Diyaloglarımızın monotonlaştığını sen de fark ettin mi? Bence başka şeyler de yapmalıyız. Dışarı çıkalım mı bugün?" Süsen kendisine gelen beklenmedik teklifle şaşırmasına engel olamamıştı. Bayık tutmaya çalıştığı bakışlarındaki değişimi fark eden Ömer ise gülümseyip konuşmasına kaldığı yerden devam etti. "Biliyorum, aramızda bir şey yok ayrıldık ama arkadaş kalabiliriz değil mi?"

Süsen gözünün önünden silemediği dün geceki anıları tekrar yaşamış gibi hissettiğinde bir adım geriye attı. "Kendine başka arkadaş bul Ömer, biz arkadaşların yapacağı şeyleri yapmıyoruz."

Ömer yüzüne yerleştirdiği gülümsemeyi genişletirken ellerini arkasında birleştirip her zaman yaptığı o hareketi yaptı, dilini ağzının içinde gezdirdi. "Sırıtma Ömer. Ben gidiyorum." Vücudundaki bütün kanın yanaklarına çekildiğini hissederken hızla bu okuldan kurtulmak istiyordu fakat arkasında bıraktığı adam buna izin vermek istemediğini son derece kesin bir dille belirtmişti.

Koluna girip kızı okulun merdivenlerinden indiriyordu fakat Süsen'in yanında sürüklenirken ne dediğini umursamıyordu. "Ya Ömer, istemiyorum. İşim var eve gideceğim ben, bırakır mısın beni? Beni dinliyor musun sen? Ömer, bırakmazsan çığlık atarım bak, atıyorum. Gülme neye gülüyorsun ki sen anlamıyorum."

"Süsen nefesini boşa harcama güzelim, gidiyoruz işte bitti bu kadar." Okulun kapısından çıkarken Süsen artık teslim olmuş ve direnmeye son vermişti. Arabasının anahtarını cebinden çıkardığında Ömer'in ağzından çıkan tek bir sahiplenme sözcüğüne bile bu kadar ihtiyacı olduğunu bilmiyordu.

Rüzgardan önüne gelen saçlarını yüzünden çektiğinde gözüne gelen güneş ışığından dolayı gözlerini kısarak Ömer'e çevirdi bakışlarını. "Ömer ben senden bir şeyler saklıyorum biliyorsun değil mi?"

Ömer dudaklarını hafifçe kıvırıp gülümserken başıyla onayladı. "Biliyorum, söylemeni bekliyorum ama söyleyene kadar da seninle vakit geçirmek istiyorum. Belki öğrendikten sonra sana biraz sinirlenebilirim benden sakladığın için. Sadece şu an bunları unutmak istiyorum, güldüğünü görmek istiyorum. Sonrasına bakarız, bir şekilde affettirirsin. Ben de dünden razı olurum zaten."

Ömer'in kendinden emin tavrı Süsen'i daha da üzüyordu. Basit bir şey olduğuna kendini inandırmış Süsen'i de bu yalana inandırmaya çalışıyordu.

"Ömer, bak, bu böyle basit bir şey değil tamam mı? Basit bir şey olduğunu sanıyorsun ama değil. Öyle olsaydı sana bunu en başından söyleme cesaretini bulurdum. Uzak dur benden lütfen, yapabildiğim ilk an bunu sana söyleyeceğim ama bana umut verme, beklentiye sokma. Uzun zamandır beklentisiz bir insan olduğum için ufacık bir beklenti içimi çok yoruyor. Beni o boş beklentiye sokma."

biliyorsun | süsömWhere stories live. Discover now