28

21 2 0
                                    

Yunus izliyordu... Kız kardeşi kendi kız kardeşine destek oluyordu... Arda, Ateş ve İbrahim endişeliydiler. Ama Yunus da bir gram endişe yoktu. Biliyordu... Ayperi yeri geldiğinde nasıl Alaca'ya destek olabiliyorsa Alaca da öyleydi... İki kızın birbirlerine kaç kere sahip çıktığına bir çok kez şahit olmuştu. Bu sebeple rahattı. Hatta öyle ki cebinden telefonunu çıkarıp ikisinin fotoğrafını çekti.

Galeride ki bir fotoğraf dikktini çekti... Onun fotoğrafı... Alaca'nın abla abla diye dilinden düşürmediği manevi ablası... Bu sefer yerde duran Alaca'ydı. Ona ayağa kalkmasını öğreten ise ablası... Yunus biliyordu... O kıza destek çıkan yoktu. Yanında duran... Kaldıran... Kendi başına kalkmayı, dik durmayı öğrenmişti.
Alaca'ya da öğretmişti... Ve şimdi Alaca da ablasından ona kalan mirası devralmıştı. Kendi kardeşine ayağa kalkmasını öğreterek...İşe de yaramıştı... Küçük kız ayağa kalkmıştı. Sıkıca ablasına sarılmıştı. Elinin tersi ile gözlerini silmişti.

"D-dolap... İçinde gizli bir yer vardı yani sanırım. Abimin bir kitabı da vardı. Adı Ayperi'ydi... "

İbrahim bunu bilmiyordu işte. Ona doğru dönen gözlerle birlikte başını iki yana salladı. Ateş ve Arda dolabın olduğu yere gidip içini aramaya bir boşluk bulmaya koyuldular. Dolabı bile çektiler ama o gizli yeri bulamadılar. Tam umudu kesmişlerken Yunus tek eli cebinde bir şekilde dolabın yanına gitmiş ve alt taraftaki çekmeceyi üst üste bir kaç kez açıp kapatmış ardından ise üst raftan bir yeri zorlayıp açmıştı gizli bölmeyi.
Elini içeriye atacakken sertçe itilmişti.

"Mal! Madem buldun neden bizi uğraştırdın!?"

"Ne bileyim biriniz üsteğmen diğeri ma- maşAllah bir doktor olunca elbet bulursunuz diye düşündüm."

Mafya kelimesini kızlar aklına gelince son anda değiştirmişti. Ateş'in bir mafya olduğunu bilmeseler de olurdu. Bir kaç saniye durdu. Asker ve mafya kuzen. Birinin kardeşinin babası aynı zamanda dayısı... Garip bir aile olmuşlardı...
Ateş kitabı eline almıştı. Toz kapmış kitapta Ayperi'ye yazıyordu.

"Annem bana mı yazmış!? Bana annemi neden göstermediniz!? Of bu nasıl aklıma gelmez ki!? Babamı da göstermediniz! Gözümü annemden aldım sanırım. Saçım?! Babam sarışın mı? Gerçi dayım da sarışın benim. Annem de sarışın olabilir! Ya abi! Of yani abilerim! Böyle de kötü durdu! Her neyse bana da anlatın biraz!"

"Nefes al Rapunzel..."

"Hiii! Aldım bak!"

Hepsinin yüzünde hafif bir gülüş vardı. Ama hepsinin aklı da aynı yerdeydi... Babası... Babasını nasıl açıklayacaklardı... En mantıklı çözüm yolu Kasım'ı göstermekti... Öbür türlüsü çok karışık bir hâl alırdı.

"Rapunzelcim. Hadi siz Alaca ile odana gidin..."

"Ne! Niye ki!? O kitap benim. Annem bana yazdı!"

"Önce biz hatta ben okuyacağım sonra da siz."

"Siz okumayın banane! O benim!"

"Ay ışığım... Hadi Yunus abini de zorlama. Odana götür Alaca'yı da."

Küçük kız ağlamaklı bir ses çıkardı. Annesi ona bir şey bırakmıştı ama o okuyamıyordu!
Ama zorluk çıkarmak da istemediği için gitmeyi kabul etti. Abileri onu düşünürdü nasıl olsa..."

BÜYÜK OYUNWhere stories live. Discover now