15

1.3K 147 16
                                    

Ä🖤Ä

Bölüm - On beş

"Hayatımı yaşamak istiyorum, kaydetmek değil

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hayatımı yaşamak istiyorum, kaydetmek değil."





Jimin

Bu çekimin onun yüzünden çektiğim bir ceza olduğunu düşünmeye başlamıştım. Bir karmaydı. O bana dokurken, dokunan kişinin başka biri olmasını dilemiştim ve o kişi kız kardeşimin nişanlısı olarak hayatıma girmişti.

Pazar gününün geri kalanı sadece nem, buz gibi klima ve aklımdaki düşüncelerle geçti. Ondan önce bakireydim, bir erkekle öpüşmemiştim bile. Bütün bir şehvet ve seks dünyası her zaman vardı ama neredeyse hiç tanımadığım bir adamın elini tutarak düşük gelirli bir daireye adım atana kadar bunun farkında değildim.

Tatlı Mochi'yi tanımıyordu ve benim için önemli olan tek şey buydu.

Yeni kazandığım özgürlük ve parmağımda ucuz bir yüzükle kapıdan çıktığımda farklı biri gibiydim, üzerimde asla çıkaramadığım kırmızı bir leke ve kanımda daha derin, daha karanlık bir arzu vardı. Dünyanın o puslu, şehvetli köşesine bir kez ayak bastığınızda geri dönemezdiniz. İşin dâhice yanı, geri dönmeyi istemezdiniz bile. Benim sorunum da buydu ve aklımı yitirdiğim gerçeğini güçlükle kabul etmiştim.

Birkaç dakika önce, vakit geçirmek için çamaşırlarımı katlarken giriş salonundan müstakbel eniştemin sesini duyduğumda, onun yoluna çıkmak için çamaşırları bırakmıştım. Bir bardak suya ihtiyacım yoktu ve mutfağa giderken sahip olduğum en kısa şortu giymeme de kesinlikle gerek yoktu. Bir çizgiyi aşmak üzereydim ama kendimi sınıra gitmekten nasıl alıkoyacağımı bilmiyordum.

Adama olan ilgimi anlıyordum. Elleri güzeldi, sesi derindi, varlığı hükmediciydi... İhtiyacım olan ama istemediğim tüm özellikleri karşılıyordu.

Ne zaman yakınımda olsa, görünmez bir ip beni ona doğru çekiyordu ve o çekime teslim olursam yaşayacağım heyecanın vaadiyle titriyordum. Onunla karşılaşana kadar irademin bu kadar güçsüz olduğunu bilmiyordum. Acı olan şuydu ki kendimi tutmak da istemiyordum.

En azından çizgiyi tamamen aşamayacağımı biliyordum. Neyse ki bunun için iki kişiye ihtiyaç vardı.

Ben yanından geçerken Jungkook giriş salonunda telefonla konuşuyordu. Bakışları mermer zeminden kalçalarıma, artık giydiğime pişman olduğum gülünç şorta, sonra da yüzüme kaydı. Bana, pahalı ayakkabılarından birinin altına yapışmış bir sakızmışım gibi bakıyordu. Ondan nasıl bu kadar etkilendiğimi anlamak zordu. O kısa, sözsüz etkileşimden bu yana, Jeon Jungkook'un olduğu her şeye duyduğum bu yoğun ilgiden kurtulmak için bir plan kurmaya çalışıyordum.

SWEET ESCAPE °JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin