New York'un yeraltı dünyasının karanlık sularında Jimin'in kardeşinin, Jeon Jungkook ile evlenmesine karar verilmiştir. Bu adam bir mafya, bir patron ve mafya standartlarına göre bile bir hilekârdır. Siyah takım elbise ve kravatlarından daha karanlı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Bir miktar delilik olmadan dâhilik olmaz."
Jimin
Nasıl bildiğimden emin değildim ama biliyordum işte.
Aklımın bir köşesinde, bir sezgi gezinmeye başladı ve içime şüphe tohumları ekti. Doğrulanmak için can atıyordu ve ben, kendimi durduramadan telefonumu sehpadan alarak Minki'ye bir mesaj gönderdim.
Ben:Oscar Perez'in takıntılı ve insanları kesmeyi sevdiğini biliyor muydun?
Bir dakika sonra cevap verdi.
Minki: Hassiktir, Jimin. Hayır.
Ben olduğumu bilmişti; Jungkook'un yeni numaramı ona verdiğini anladım. Onların bu yeni kankalıkları hakkında ne düşüneceğimi bilmiyordum. Doğrusu, hoşuma gittiğinden emin değildim.
Ben:Emin misin? Bunu herkes biliyor gibi.
Minki:Neden böyle bir şey hakkında yalan söyleyeyim?
Bakalım oltaya gelecek miydi?
Ben:Belki de babamın ona beni söz verdiğini bildiğin içindir.
Telefonum elimdeyken çalmaya başladı. Basit bir, "Merhaba," diyerek cevapladım.
"Senin derdin ne?" Minki'nin sesi kızgın ve endişeliydi. "Babam Oscar'ın o tür pisliklere meyilli olduğunu bilseydi, nişanı gerçekten kabul eder miydi sanıyorsun?"
Nişan.
Kelime, şaşırtıcı olmayan bir farkındalıkla kafama yerleşti ve telefonu kapatmadan önce, "Teşekkür ederim, Minki. Bilmem gereken tek şey buydu," dedim.
Telefonum bir saniye sonra öttü.
Minki:Tuhaflaşma.
Cevabım çocukçaydı ama hiçbir kardeş böyle bir durumda kendini durduramazdı.
Ben:Tuhaf olan sensin.
Tanıdık birinin arkamdan ofise girdiğini hissettiğimde midem kasıldı. Varlığı tenimi hipnotize edici ve uyuşturucu bir şekilde okşadı, sanki benim sahibimmiş gibi tüm dikkatimi üzerinde topladı. Ancak, yaklaşan bir fırtınanın oluşturduğu yeşil gökyüzü gibiydi; fırtına size çarpar çarpmaz geriye hiçbir şey bırakmayacağını bilmenize rağmen ona hayranlık duymak gibi derin ve belirsiz bir şey hissediyordunuz.
