Gözlerimi usulca araladığımda başımın ağrısının gözlerime vurduğunu hissederek dişlerimi sıktım. Daha ne kadar katlanabilecektim bu ağrılara cidden bir fikrim yoktu. Gözlerimi tekrar sımsıkı kapatıp dişlerimi sıkmaya devam ettim. Bir boka yaramıyordu ama ilkel bir yöntem olduğu için denemekten zarar gelmiyordu.
Hala uykum vardı ama baş ağrım o kadar şiddetliydi ki, uykumdan uyandırmıştı. Yatakta doğrulup tekrar ilaç içtim. Sırt üstü kendimi yatağa bıraktığımda sırtımın terlediğini fark ederek ofladım. Ellerimi şakaklarıma bastırarak hala uyku diye inleyen bedenimi gevşetmeye çalıştım, en azından ona odaklanırsam belki uyuyabilirdim.
Birkaç dakika sonra bunu denemekten de vazgeçtim çünkü ağrının şiddeti hiçbir şey yapmama imkan sağlamıyordu. Oflayarak yataktan kalkıp saate baktım. Uyuya uyuya bir buçuk saat uyumuştum. Sinirlerim iyice gerilirken odadan çıkıp duşa girdim.
Duştan çıktığımda biraz da olsa rahatlamıştım. Belki bunun sebebi içtiğim ilaç da olabilirdi, en azından biraz da olsa bedenimin rahatlaması iyi olmuştu.
Odama geri döndüm ve saçlarımı havluyla kurulayıp üzerime baksır geçirdikten sonra tekrar yatağa girdim. Gözlerimi kapatır kapatmaz, rüyalar alemine girdiğime kalıbımı basardım.
Yine birkaç saat sonra üzerimde bir ağırlık hissederek uyanır gibi oldum. Gözlerimi açmak istemiyordum çünkü yeterince uyumadığımın bilincindeydim ve yine uyanırsam sikseler uyuyamazdım. Neyse ki başımdaki ağrı yok denecek kadar azalmıştı da rahat hissediyordum. Tabii üzerimdeki ağırlık hala nefes almamı zorlaştırıyordu.
Derin bir nefesi ağzımdan dışarı verirken ıhlamaya benzer bir ses çıkardım. Göğsümdeki ağırlık kalktı. Şimdi daha iyiydi, yüzümü buruşturarak başımı sağıma çevirdim ve tekrar uyuma moduna geçtim.
"Alphan," diye bir ses duydum, kulağımın dibinde. İrkilerek kaşlarımı çattım ama gözlerim o kadar ağrıyordu ki, açmaya mecalim yoktu.
Boynumun sol tarafında bir ıslaklık hissettim bu kez. Ardından yine buğulu bir ses ismimi seslendi. Uykuda mıydım yoksa uyanık mıydım ayırt edemiyordum ve uyanmaya odaklanıp gözlerimi açmaya çalıştıkça başarısız oluyordum.
"Alp."
Ömür'ün sesi miydi lan o?
Kaşlarımı çatarak kendimi gözlerimi aralamaya zorladım. Göz kapaklarım sanki birbirine yapıştırılmış gibiydi ve açmaya çalıştıkça sızlıyordu. Bıkkınca bir nefes vererek tekrar uyumaya çalıştım.
Yüzümde hissettiğim parmaklar yine bana engel olduğunda zor da olsa bu kez gözlerimi aralayabilmiştim. Uyku sersemi bir şekilde etrafa bakarken üzerime oturmuş, yüzü yüzümün hemen ilerisinde olan Ömür'ü görmem aval aval suratına bakmama neden oldu. Yeni uyandığım için hiçbir şeyin farkına varamıyor olmakla birlikte o an karnıma oturmuş olmasının gerekçesini bile sorgulamamıştım.
"Günaydın," dedi gülümseyerek.
Gözlerimi kapatıp açarak bu sahnenin gerçekliğini sorguladım. Ellerinin başımın iki yanından yastığıma dayalı olduğunun ve karnımda oturup yüzünü yüzümün birkaç milim uzağında sabitlemiş olmasının farkındalığıyla ellerimi onu itmek için hakarete geçirmeye çalıştım. Fakat sadece çalıştım çünkü kollarımı çekmeme rağmen gelmiyor olmaları kaşlarımı çatmama neden oldu. Yavaştan sızlamaya başlaması iyice sinirlerimi bozarken başımı çevirip kollarıma baktım.
Ve gözlerim şokla büyüdü.
"Ne oluyor lan?" diye haykırdım odanın içinde.
"Baktım senin dinleyeceğin yok, ben de seni dinlemek zorunda bıraktım."