three

222 34 26
                                    

Kim Seokjin'den

Şuan ne mi yapıyordum? Namjoon'un kafamı ütülemesine razı kalıyordum.

"Hyung, cidden sana inanamıyorum! İlaçlarını neden içmedin?! Bak durumun daha kötüye gitmiş! Ya sana bir şey olsaydı? Ya daha önceden gelmeseydik? Bundan sonra benim kontrolüm altındasın. Bundan sonra ben ne dersem o. Anlaşıldı mı? Hey, Hyung! Sana diyorum!"

"Namjoon bir kelime daha dersen seni öpeceğim!"

"Ne?"

Bir kelime etmisti ve öpeceğimi söylemistim. Ve öpmüstüm..

Arkamı dönüp hızlıca dudaklarımı dudaklarına bastırıp ayrıldım.

Elindeki ilaç poşetlerini alıp evin zilini çaldım.

"Hyung, Namjoon; hos geldiniz!"

"Hos bulduk hos bulduk."

"Namjoon?"

Kim Namjoon'dan

Hala Jin'in beni öpmesi şokundaydım.. Hayır tamam evet ama.. Of, ne diyorum ben?!

J-Hope'un adımı sayuklaması üzerine eve girdim ve kapıyı kapattım.

Jin doğrudan odasına gitmişti. J-Hope ve Jimin mutfakta yemek hazırlıyor, Taehyung'un kucağından Jungkook ve koltukta uyuya kalan Yoongi.. Canım ailem!

Odama gidip üstümü değiştirdim ve Jin'in yanına gittim. Odasının kapısını çaldım 'Gir!' emri geldi. Ne bu patron-asistan ilişkisi mi?

"Hyung biraz konuşalım mı?"

"Olur Namjoon. Sen başla dinliyorum ben."

"Hayır Jin dinlemeyeceksin biliyorum."

"Namjoon yine kafa ütüleyeceksin."

"Gerçekten mi? Böyle mi düşünüyorsun?"

"Evet ama hayır ya of! Namjoon, bekle!"

Odadan çıkıp kapıyı sertçe kapattım ve doğruca mutfağa inip yemeğe oturdum.

Gerçekten mi? Ben böyle birisi miydim? Kafamı ütülüyordum? Bu kadar sıkıcı birisi miydim?

"Jin Hyung geliyor mu?"

"Hıhım."

Kafamı kaldırmadan yemek yemeye başladım. Kafamı kaldıramazdım veya konuşamazdım.

Neden mi? Kafamı kaldırırsam ağladığımı göreceklerdi. Gözlerim yanıyordu. Kendimi tutuyordum. Dişlerimi ısırıyordum. Dudağımı ısırıyordum.

"Namjoon Hyung, iyi misin? Her şey yolunda mı?"

Elimdeki çatalı bırakıp geriye doğru yaslanıp kafamı kendime gömdüm ve ağlamaya başladım.

Kim Seokjin'den

Merdivenlerden inerken masada bir şeylerin döndüğünü anladım. Aşağı inmeden onları izledim. Kolayca herkesi görebiliyordum. Çünkü oturma odası ve mutfak açık plandı ve merdivenlerden inip az yürüdüğünüz zaman yemek masasına varıyordunuz.

Namjoon.. Ağlıyor muydu? Neden ama? Benim yüzümden mi? Benim dediklerim yüzünden mi? Çok mu kırmıştım onu? Sanırım evet.. Sanırım değil. Evet..

Merdivene tutunup bu sefer ben ağlamamak için kendimi tutuyordum. Sevdiğimi kırmıştım. Tekrardan.. Ne kadar kötü birisiyim ben!

Jungkook beni görmüştü. Ve her zamankinden farklı bakmıştı. Sinirliydi. Ama aynı zamanda kırgın gibi.

Ben sanırım tek Namjoon'u değil tüm ailemi kırmıştım..

Hızlıca odama gidip kapıyı kapatıp kilitledim. Kapıdan 1 adım, 2 adım ve 3 adım.. Dizlerimin üstüne düştüm ve gözyaşlarıma izin verdim. Sesim çıkmıyordu, çıkamıyordu.

Sessiz bir şekilde ağlıyordum. Hani derler ya acıya alışkın kişiler, gerçek acıyı çeken kişiler, acıyı kabullenen kişiler sessiz bir şekilde ağlarlar; evet ben şuan öyle ağlıyordum.

just a colleague? //  namjinWhere stories live. Discover now