four

159 34 13
                                    

Kim Namjoon'dan

Yoongi'nin yoğun istekleri üzerine yemek yiyip uyumuştum. Saat 21.13 ve ben 5 saatlik uykumdan uyandım.

Gözlerim acıyordu. Şişti ve kızarık. Değer miydi, bilmiyorum. Ama canım yanmıştı.

Yüzümü yıkamam lazımdı. Krem sürmem lazımdı. Kendime gelmem lazımdı. Seokjin'i takmamam lazımdı.

Gözlerim kremli aşağı inip bizimkilere katıldım.

"Namjoon biraz daha uyusaydın."

"Yeterliydi bu uyku."

"İyi misin?"

"Evet. Seokjin nerde?"

"Odasından çıkmadı."

"Hiç mi?"

"Hiç."

"Senin ağladığını görünce o da ağladı. Yani gözü dolmuştu. Elbette ağlamıştır. Meslektaşını üzdü nede olsa."

Meslektaş.. Daha ileri gidemez miyiz?

Ağlamış mıydı? Ağlamış mıdır? Gözleri dolmuş.. Ama Seokjin gözleri dolunca kendini durduramazki, ağlar.. Benim yüzümden mi? Neden ağladı? İyi mi? Gözleri şişmiş midir? Veya kızarmış?

Az önce onu umursamamam lazım diyen ben şimdi onu düşünüyorum :)

Kim Seokjin'den

Gözlerimin acısını siktir edip dışarı çıkmak için giyinmeye başladım. Üst üste sigara içmiştim. Ciğerlerim yok olmuştu.

Ağlamam dinmemişti. Hala göz yaşı döküyordum.

Her şeyi halledip aşağı indim.

"Hyung? Nereye?"

"Cehennemin dibine."

"Jin?"

"Gelme, Hoseok; istemiyorum."

"Hyung-"

"Sizde! Tek başıma bırakın beni."

"Jinnie."

"Efendim, Joon?"

"Gelmemi ister misin?"

Ona baktım, gülümsedim ve evden çıktım.

Şuan her yere gidebilirdim. Bar, pavyon, kumarhane, sahil, park, avm, deniz kenarı, plaj.. Ama hayır tek başıma kalmam lazımdı.

Kendime kalmam lazımdı..

just a colleague? //  namjinWhere stories live. Discover now