four.

23 3 67
                                    

"Tam bir moda ikonusun."

Harry üzerindeki siyah deri ceketi düzeltirken keyifli bir kahkaha attı. Sohbet ederek geçirdiğimiz birkaç saat boyunca yürümeye devam etmiş ve en sonunda kapıları açık olan bir mağazaya denk gelmiştik. Mağaza oldukça düzenliydi. Şaşırtıcı olmayacak şekilde içeride kimse yoktu. Sanki çalışanları henüz gelmemiş bir yer gibiydi, bu düşünce buruk bir hisle bir süre boş bakışlarla etrafı izlememize neden olmuştu. Düzgünce katlanmış kazakların olduğu reyonda gezinen çalışanlar, kasada monoton bir sesle konuşan satış danışmanları, arkamızdan gelip mağazayı temizlemeye çalışan görevliler yoktu artık.

"İhtiyacımız olan şeyleri almamız lazım, Catherine." dedi Harry bakışlarını etraftan çekip bana dönerken. Başımı sallayıp onu onayladığımda özellikle kışın ihtiyacımız olacak kıyafetleri almaya başlamıştık. Aldığımız kazakları, sıcak tutacak eşofmanları, siyah pantolonları ve montları mağazadaki bez çantalara koyduğumuzda iç çektim. Hepimiz bir kez bile olsa hiç para ödemeden dilediğimiz her şeyi alıp çıkmayı istemiştik belki de ama bu isteğin bu şekilde gerçekleşebileceğini bilemezdik. Harry kasaya ilerleyip mağazanın yalnızca iletişim bilgilerini içeren kartı aldığında buruk bir tebessüm sundum. "İnanıyorsun, değil mi?" dediğimde bakışları gözlerimi buldu. "Neye?" diye sorsa da ses tonu bile aslında demek istediğimin ne olduğunu anladığını gösterir gibiydi. Yine de sorusuna cevap verdim. "Bir gün her şeyin düzeleceğine. Aldıklarımızı ödeyebileceğimiz bir yaşama yeniden sahip olacağımıza." dediğimde derin bir nefes aldı. Omuzlarının sıkıntıyla kalkıp inişini izlerken bakışlarımı yeniden gözlerine çevirdim. Yeşil bakışlar biraz kırgın biraz da dirençli bakıyordu. "Evet." dedi yalnızca, fısıldar gibi çıkan bir sesle.

Yürüdüğümüz sürede birbirimize sorular sormuş, birbirimizi tanımaya çalışmıştık. Ailenin tek çocuğuydu, annesi ve babasının bir yayınevi vardı. Harry'nin deyişiyle çok büyük bir yer değildi. Sektörün önemli isimlerinden olmasa da güzel bir gelir kapısı sunduğunu söylemişti. Annesinin de yazdığını, babasının daha çok editör olduğunu anlatmıştı. Edebiyat okumayı seçmesinde büyüdüğü bu ortamın etkisi oldukça fazlaydı. O da benim gibi her şeyin bozulduğu o anı net hatırlamıyordu. Bir süredir aklına farklı anılar geldiğini ama bunların kafedeki o günden önce olmasının mümkün olmadığını söylemişti yeniden. Ondan farklı kalan bir yanım yoktu. İkimizin de zihninde nereye ait olduğunu bile bilmediğimiz anılar vardı ve savrulup duruyorlardı, bizimle birlikte.

Annemin bir ilkokul öğretmeni babamın ise bir iletişim şirketinde müdür yardımcısı olduğunu anlatmıştım ona. Yaşasaydı bir ablam da olacaktı ama henüz annemin karnındayken hayata veda etmişti. Lise hayatım boyunca bir türlü ne okumak istediğime karar veremediğimi ama lisenin son yılında fizik dersine karşı farklı bir sevgimin oluştuğunu ve bölümümü bu yüzden seçtiğimi anlattığımda bakışları bir süre yüzümde dolaşmıştı. Kafasını karıştıran bir şeyler varmış ve bunların cevapları gözlerimde saklıymış gibi dikkatle bakan yeşil bakışları karşısında kalbimin hızlandığını hissettim tekrardan. En sonunda önüne döndüğünde bir süre sessiz kalmıştık.

En sevdiği rengin mavi olduğunu öğrenmiştim. Benimkinin gri olduğunu öğrendiğinde şaşırmış ve bunu farklı bir tercih olarak yorumlamıştı. "Meyveli pasta mı daha lezzetli yoksa çikolatalı pasta mı?" sorusu üzerine uzun bir tartışmaya girmiştik, çikolatalı pastanın daha lezzetli olduğunu savunsam da Harry şiddetle bu fikrime karşı çıkmış, meyveli pastanın daha lezzetli olduğunu söylemişti ısrarla. En sonunda sanki tüm derdimiz buymuş gibi bu konuda uzun uzun konuşmamız ikimizi de güldürmüş ve konuyu kapatmıştık.

Yol boyunca daha önce denk gelmediğim yerleri görmüştüm. Kulübede kaldığım dönemde genellikle belli bölgelerde dolaşıyordum ve ilk defa bu kadar uzak kısımlara gelmiştim. Hiçlik bu kısımlarda da kendini gösteriyordu ama uzun zaman sonra ilk kez bir mağazaya denk geliyordum. Bir parkın yanından da geçmiştik. Buradaki binalar da terk edilmiş gibi görünüyordu ama konum ve yapılanma olarak incelendiğinde bu bölgenin şehir merkezi olabileceğini düşünmüştük. Bu da herhangi bir markete ve kalabileceğimiz kamuya açık bir yere denk gelebilme ihtimalimiz olduğunu düşündürmüştü bize.

right where you left me || H.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin