Bölüm 5

104 22 64
                                    

Babasının cenaze töreni hızlı ve iş gibi geçmişti ve şu anda Seokjin mezar taşına çiçek bırakıyordu. Savaş alanı yaz gününe rağmen kasvetliydi, taze toprak ve solan çiçeklerin kokusu köşelere sinen ölüm kokusunu maskeliyordu. 

Jimin, lordun babasının cesedini teşhis edememişti. Bu yüzden sesi titreyerek tüm ölülerin yakılacağını, tüm savaş alanının bir cenaze ateşine dönüşeceğini bildirdiğinde Lord ise dul kadınları selamlayarak zaman geçirmiş, kocalarının sıkı çalışması için onlara teşekkür etmiş ve yakında gelirlerini alacaklarına söz vermişti. 

Seokjin, çocukların başlarını okşarken acılarının kabarması onu bir kez daha anlamsız can kayıpları konusunda öfkelendirmişti. Babası adamlarını savaşa sürüklemiş olsa da, Ejder Savaşçısı ve ordusu yine de onları gereksiz yere öldürmüştü. Lord'un gözleri, boynundaki altın işaretin tamamen yok olmasını dileyerek, çiçeklerin ve mezarları işaret eden taş sıraları arasında gezindi. 

Seokjin kaleye döndüğünde, kollarında bir tomar parşömeni dengelemeye çalışan Jungkook'la karşılaşmıştı.

"Bütün bunlar da ne?" diye sordu lord, sallanan yığından bazılarını indirmesine yardım ederek.

"Taehyungie bunun evlilik teklifleri olduğunu söyledi... Görünüşe göre, nişanınızın iptal edildiği haberi yayıldığından beri diğer lordlar mesajlarını size ulaştırmak için yarışıyorlar."

"Tanrım," dedi Seokjin kaşlarını kaldırarak. "Şimdiden bu kadar çok mu?" 

"Hiç ordunuz ve neredeyse hiç erzakınız olmadığını düşünürsek bu garip," diye onayladı Jungkook, lordun ardından onları yazı masasına bırakırken. "Sanırım biraz toprak ve iyi bir görünüm baya yol kat ettiriyor..."

Seokjin gözlerini devirerek, "Çok teşekkürler," diye alay etti. "Git ve Taehyung-ah'ı getir, bunları açmak için yardıma ihtiyacım var..."

Elbette, tüm parşömenleri açıp hasırın üzerine sermek bir iki saatlerini almıştı. Seokjin başını eğip düşündü. Prenses yoktu ama eyaletleri arasındaki bağları güçlendirmek için en iyi kızlarını sunan pek çok lord vardı.

"Bu fena değil" dedi Taehyung elinde ki parşömeni yığının en üstüne iterek, "kızım en güzeli değil ama harika bir aşçıdır ve ayrıca yirmi güçlü at sunabiliriz."

Seokjin alaycı bir tavırla, "Savaşta en iyi atlarımızı kaybettik," derken yakın arkadaşlarından biri olan Kang-Dae'den gelen parşömeni aldı.

"Kız kardeşim seninle evlenmeye kararlı, hyung," diye yüksek sesle okudu lord. "Hayatımı cehenneme çevirecek, o yüzden lütfen bu teklifi kabul et, yoksa topraklarını işgal etmek ve zorla almak zorunda kalabilirim."

Taehyung bir diğerini çözerek, "Çok komik," diye cevap verdi.

Seokjin suratını asarak, "Baya ciddi aslında," dedi ve parşömeni değerlendirmek üzere diğerlerinin yanına koydu. "Arkadaş olabiliriz ama hiçbir şey ona, sahip olduğum her şeyi çalmaktan ve beni kız kardeşine zincirlemekten daha büyük bir keyif veremez."

"Korkutucu..." diyerek yüzünü buruşturdu Taehyung. "Oh, bu Lord Yi'den..."

Seokjin kaşlarını çatarken parşömeni kabul etti. Lord Yi babasının iyi bir arkadaşıydı ve ölümüyle ilgili başsağlığı dileyen birkaç kişiden biriydi. Desteğini daha iyi sunabilmek için bizzat geleceğini söylemişti.

"Kızı çok genç..." dedi Taehyung. "Yedi ya da sekiz yaşında sanırım..."

Seokjin yeni bir liste başlatarak, "O halde nazik olalım," dedi. "Babama saygılarını sunduktan sonra yoluna devam edebilir."

DRAGON EYES {NAMJİN}Where stories live. Discover now