Bölüm 12

84 15 93
                                    

Yoongi, Prens'in dönmesine yetecek kadar ömrünü uzatmak için enerjisinin bir kısmını İmparatoriçe'ye aktardıktan sonra yatağa yığılmıştı. Namjoon olmadan soğuk ve yalnızdı bu yüzden rahatlamaya çalışarak iç çekti. 

Birkaç huzursuz saatin ardından ayağa kalktığında dönüşerek sarayın karanlığında kolayca koşturmaya başladı. Askerlerin kışlaları dışarıdaydı ama neyse ki General'in Prens'inkinden çok uzakta olmayan kendi özel odası vardı. Yoongi'nin kedi formunda devriye gezen askerlerin arasından geçmesi kolaydı, sadece ağır kapıyı açmak için dönüşmesi gerekiyordu. 

Hoseok derin derin nefes alarak uyuyordu. Yoongi bu manzara karşısında gülümseyerek arkasına geçtiğinde bir parça sıcaklık hissetmekten memnun olmuştu. Neyse ki General iç çamaşırı giyiyordu, iblis bunu fark etmişti, yoksa niyeti yanlış anlaşılabilirdi. Yine de Yoongi göğsünü Hoseok'un sırtına yaslayarak vücudunun etrafında kıvrıldı. Burnu genç adamın ensesini sıyırırken tanıdık narenciye kokusunu içine çekti: tatlı ve rahatlatıcıydı. 

İblis tam uykuya dalmak üzereydi ki oda sıcaklığı aniden düşerek ürpermesine neden olmuştu. Yoongi bir gözünü açarak odada beliren hayaletlere baktı. İnci beyazı renkteydiler, duvarlarda süzülüyorlardı ve gözlerini Hoseok'un yüzüne dikmişlerdi. General uykusunda inleyip titrerken iblis onun kalçasına tutundu.

"Sorun yok, yavrum," diye fısıldadı, battaniyeyi üzerlerine doğru çekerek.

"Özür dilerim..." Hoseok nefes nefese kalmıştı, başı bir o yana bir bu yana sallanıyordu. "Lütfen beni affedin!"

Hayaletlerden bazıları öne doğru süzüldüğünde Yoongi zorlukla yutkundu. Hepsi erkekti ve iblis sadece savaş alanında öldüklerini varsayabilirdi. 

Yoongi yumuşak bir sesle, "Özür diledi," diye açıklamaya çalıştı "Lütfen artık dinlenmesine izin verin."

Hayaletler hiç etkilenmeden öylece bakmaya devam ettiklerinde iblis içini çekti. Hoseok'un bedeni bükülmüş, dudaklarından iniltiler dökülüyordu. Koruyucu tavrı Yoongi'nin menekşe rengi gözlerinin karanlıkta parlamasına neden olmuştu. Hayaletler rüyalar yoluyla onunla uğraşırken General'in savunmasız bir durumda olduğu açıktı.

"Veliaht Prens'in emirlerine uyuyordu," diye açıkladı iblis hayaletlere. "Eğer ülkenize saygı duyuyorsanız, lütfen kininizi geride bırakın."

Sözleri birkaç ruhu dağıtmıştı ama geri kalanlar ileriye doğru ilerleyerek odaya bir soğuk hava dalgası daha gönderdi.

"Hyung, hyung," diye yalvardı Hoseok, vücudu titrerken. 

General, iblisle yüzleşmek için dönmüştü ama gözleri hâlâ kapalıydı, bu yüzden Yoongi onun hâlâ uyuduğunu varsayıyordu. İblis, General'i çenesinin altına sıkıştırdığında genç adamın bedenini saran ürpertiyi hissetti. 

Yoongi bir açıklık sezerek ilerlemeye başlayan hayaletlere dişlerini göstermeye devam ediyordu. Neredeyse hiç gücü kalmamıştı ama gözlerini kapayıp bir arındırma büyüsü mırıldanarak ruhları dağıttı.

Yorgun düşen Yoongi, Hoseok'un alnındaki terli saç tellerini geriye doğru tarayıp oraya bir öpücük kondurduğunda General onun kollarında gevşeyerek huzurlu bir uykuya daldı ve iblis de kısa süre sonra onu takip etti.

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Yoongi birkaç saat sonra kabaca uyandırılmış, battaniyesi vücudundan çekilip alınmıştı. Homurdanarak yuvarlandığında kendini Hoseok'un sıcaklığına bastırmaya çalışsa da General üzerine eğilmişti.

DRAGON EYES {NAMJİN}Where stories live. Discover now