1.2

5.6K 563 226
                                    

Hyunjin el salladığı yetmiyormuş gibi bir de "Felix!" diye bağırdığında hızla arkadaşının yakasından tutup kendisine çevirdi onu Seungmin.

"Sen bu çocuğu nereden tanıyorsun?" diye bir hışımla sorduğunda Felix hala gergince sırıtıyor, arkadaşının yakasındaki elini çözmeye çalışıyordu.

"Size bir flörtüm olduğunu söylememiş olabilirim." dedi, hala yüzündeki sırıtmayla. Attığı yalan umarım Hyunjin'i rahatsız etmezdi çünkü bu durumdan kurtulmanın tek mantıklı yolu onun için bu gibi gelmişti o an.

"Ne?" diye üçü birden Felix'in başına toplandığında sarışın omega daha da küçülmek ister gibi kollarıyla kendini sarmış ve "Sonra konuşsak?" diyerek masum bakışlarını göndermişti üçlüye.

"Bize bunu nasıl yaparsın hyung?" diye fısıldadı Jeongin abartı bir dramayla. Jisung hala kınayan gözlerle ona bakıyor, Seungmin ise dikkatli bir şekilde arkadaşının hareketlerini izliyordu.

"Şimdi masaya geçip en azından bir selam vermezsek olmaz. Seungmin senin için sıkıntı olur mu bebeğim? Chan hyung orada galiba." dedi Felix mahcubiyet kokan sesiyle. Seungmin gözlerini yumarak sabır dilenmeye çalışsa da arkadaşını böyle bir durumda yalnız bırakamazdı. Jeongin de belki o masaya oturduğunda garip hissedecekti fakat bu masum arkadaşları için her şeyi yaparlardı.

"Hyung, oradan beş dakika içinde kalmazsak seni Seungmin hyung değil ben kendi ellerimle boğarım."

Jeongin'in Felix'e ciddi bir sesle sarf ettiği cümleden sonra Felix korkuyla yutkunmuş, Jisung ise kimsenin ona fikrini sormamasıyla trip atmaya başlamıştı.

Aslında Jeongin için Changbin'le aynı ortamda bulunmak sorun değildi fakat baskın alfa, Jeongin'e yatak arkadaşından fazlaymış gibi davranmaya başladığında çekinik alfa bu duruma bir el atarak uzaklaşmak istemişti. Bu yüzden aynı ortamda da bulunmak istemiyordu pek.

En sonunda bu saçma ve uzun bekleyişin komik olduğunu düşünmüş olacaklar ki deltanın bulunduğu masaya döndüler ve istemeye istemeye de olsa oraya ilerlediler.

Hyunjin masanın önüne gelmiş, süper bir rolle Felix'i uzun zamandır tanıyormuş gibi davranmaya başlamıştı. "Felix, naber?" diye şakıdı hala gülümserken. Felix'in ise gerginliği yüzünden okunuyordu.

"İyi, bana buraya geleceğini söylememiştin."

Felix kendi kafasında kurduğu rolüne devam ederken içten içe Hyunjin'in de ona ayak uydurması için dua ediyordu fakat bilmediği şey bu iki sarışının da beyninin aynı çalıştığıydı. İkisi de arkadaşkarına aynı beyaz yalanı söylemişlerdi.

"Ah, yakaladın beni. Bizimkilerle biraz kafa dağıtalım dedik, Chan hyung da kendini iyi hissetmiyormuş zaten. Öyle çıktık. Sen de bahsetmedin geleceğinizden?"

"Ben de bizimkilere içki ısmarlayayım demiştim..."

"Yeni geldiyseniz bizim masamıza geçsenize," dedi Hyunjin eliyle arkasını göstererek. İkisinin de aynı rolün içinde olmaları birbirlerini rahatlatmıştı.

"Chan hyung ve Seungmin rahatsız olabilir ama?" diyerek mırıldandı Felix. Hyunji'in daha fazla ısrar etmesini bekliyordu sadece masaya oturmaları için.

Seungmin Felix'in bunu demesiyle gözlerini devirmişti içinden. Arkadaşı resmen nazlı nazlı flörtleşiyordu alfayla.

"Chan hyung masada değil zaten. Bar tezgahında içiyor kendi başına. Çok ısrar ettik ama gelmedi. Rahat olabilirsiniz yani."

Felix kaşlarını kaldırdı duyduklarıyla. İyi de her şey Seungmin ve Chan hyungun aynı ortamda bulunmaları için değil miydi? Şimdi neden böyle diyordu?

gasoline | chanminWhere stories live. Discover now