4. Bölüm

44 11 25
                                    

Saat gece yarısını çoktan vurmuştu. Öğleden sonra gerçekleşen maceram yüzüne olsa gerek biraz hevessizdim. Sözlerine asla inanmamıştım güvenilmeyecek biri gibi bir vibe vermiyordu ama koşulsuz güvenmek için de çok erkendi çünkü güven her zaman kazanılacak bir şeydi koşulsuz şartsız olmazdı. Tıpkı saygı gibi hakedilmesi gerekirdi.

Odamın bordo perdelerini kapattıktan sonra yatağımın yanındaki kahverengi koltuğa doğru ilerledim ve bir süre daha beklemeye karar verdim. Koridorlar çoktan sessizleşmişti. Saray muhafizlarindan bile bir ses duyulmuyordu. Koltuktan kalkıp lavaboya doğru ilerledim. Aynanın karşısına geçtiğim an aklıma kahin geldi. Kahin ve boynundan akan kanların küveti kırmızıya boyadigi o anlar.

Siyah, düz ve omuzlarimdan belime dökülen saçlarımı omzumun arkasına doğru ittirdim ve aynadaki aksimle birkaç saniye bakıştım.

Bu anı yıllarca kendi kendime planlanmıştım. Babamin intikamını almadan asla eve dönmeyecektim. Son kez kız kardesimi görebilmek çok isterdim belki herseyi hallettiĝimde eğer ki idam edilmezsem kardeşime kavusabilirdim. Ve bunu herseyden çok istiyordum.

Sessizlik, o kadar sıkıcı bir boyuta ulaştı ki artık daha fazla beklemek istemedim ve her ne kadar kafami karıştırsa da bu yasanlar sözlerine ne kadar güvenmek istemesem de, başka yapacak bir şeyim yoktu başka çağrem yoktu.

Odamın kapısını usulca açtım ve saray koridorlarına söyle bir göz gezdirdim kimseler yoktu. Yerdeki saray boyunca uzanan kırmızı halı ve sarı varaklı koridor duvarları boyunca bu gün keşfettiğim at tablosuna doğru ilerledim. At tablosunun etrafında gizli buluşmaya uygun bir yer asla görmemiştim. Ama belki de gorememem gerekiyordu adi üzerinde gizli bir buluşma yeriydi orası.

İkinci kata gelene dek merdivenleri hızlıca indim. Taht odasının önüne geldiğimde de koridorun sonundaki at tablosuna doğru yöneldim. Tablonun hemen önünde durduğumda hala hersey aynı görünüyordu kimse yoktu. Hatta bir gizli geçit veya gizli bir buluşma yeri de yoktu. Bir süre beklemenin mantıklı olacağını düşündüm ve tabloya iyice sokuldum. Eğer biri beni farkederse uykumun kaçtığını ve biraz dolaşmaya çıktığımı dolaşırken tabloya rastladığı ilgimi çektiği için incelendiğimi söyleyebilirdim.

Ben tablonun önünde ne kadar süredir durduğumuz unutacak hale geldiğimde artık odama dönmeye de karar vermiştim. Tabloyu incelemeyi bıraktım ve 2 kat çıkıp 4. Kata gitmek için merdivenlere yöneldim. Beni kandırmış miydi gercekten öyleyse banyomdaki ceseti alan da o degil miydi neler oluyordu neden oyalanıyordum ben.

Merdivenleri geldiğim gibi tekrar çıktım ve kral'ın odasının önünden usulca geçtim.

"Luna," işte şimdi ciddi bir sorunum vardı. Elim ilk korku ile yüzüme gitti peçem yerindeydi.

Arkami döndüm Kral Rofd karşımda duruyordu. "Merhaba," Diye fısıldadım sesimi alcak tutarak sonrasında suçluluk psikolojisiyle açıklamaya çalıştım. "Uykum kaçmıştı biraz dolasmaya çıkmıştım. " sonrasında o kadar gerildim ki sözlerime devam ettim. "Simdi tekrar uykum geldi ve uyumaya gidiyordum."

Kral Rofd bir an durdu ve yuzume dikkatlice baktı. Pot kırmış olma ihtimaliyle bedenim korkuyla titremeye başladı.

Sakın olmalıydım. Güçlü dururursam süphesinin yersiz olduğunu düşünebilirdi. Ve bana lazım olan da tam olarak buydu.

Gözlerimi yüzüne diktim ve beklemeye başladım.

"Her gece odama gelirdin?" Diye konuştu hemen ardından işte o an yüzüne şaşkınlıkla baktım.

Ne anlamda odasına giderdim. Hayır Luna ile bir ilişkisi olamazdi değil mi.

"Luna? Bana söyle bakmayi kes derhal! Görüşün ne durumda bunun icin her gece gelmen gerektiğini sana hatirlatmam mi gerekiyor?"

KAHİNİN İZİWhere stories live. Discover now