6. Bölüm

12 1 0
                                    


Güneş, tam gözlerime değiyordu göz kaparlarımı aşıyor ve göz bebeklerimi kurutmakla onları yakmakla beni tehdit ediyordu.Yanaklarım güneşin etkisiyle kızarmış olmalı ki kendime geldiğimi hissettiğim an kurumuş dudaklarımı birbirine bastırdım. Bunun etkisiyle gerilen yanaklarım keskin bir kuruluk ve yanık hissiyle acıdı. Birkaç saniye daha öylece uzanıp nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Elimi kendime doğru çekip gözüme siper etmeye çalıştım ama bir aksilik vardi.

Elimde bir el...

Yattığım yerden usulca doğruldum ve başımı kaldırıp Elimi sıkı sıkı tutan elin sahibine baktım.

Raven... uyuyor gibi görünüyordu ya da bayılmış gibi elimi elinden çekip yanağına koydum. Birkaç derin nefesin ardından gözlerini açtı açması ile kapatması bir oldu.

"Güneş, su..."

Etrafıma baktım ama ne su görebildim ne de su bulabileceğim bir şey...

Raven yattığı yerden usulca doğruldu ve etrafına baktı o an da kısık sesli bir küfür savurdu. Gözleri bu sefer dehşetle açılmıştı. Uzanır pozisyondan tamam ayakta duracak şekilde doğrulduğu. Etrafına bu sefer daha dikkatlice baktı bende o an bakislarimi onun yüzünden ve şaşkın bakışlarından çekip etrafa çevirdim.

Koyu yeşil orman kahverengi ve lila tonlarında çiçekler Gökyüzüne baktığımda ağaçlarin tepe noktalarını göremiyordum. Hem ağaçlar bunu engelliyordu hemde çok büyük ve uzunlardı.

O an bir koku burnuma doldu.

Pişmiş turta ve soslu tavuk...

Açlığı daha çok hisseden midem guruldadı. "Kokuyu alıyor musun?" Diye sordum. Başını olumlu onlamsa salladı ve birkaç adım ileri attı. Bakışlarını etrafında dolastırarak yarım bir daire çizdi.

"Ormandayız. Kalton da..."

Panik içinde ikimiz de birbirimize baktık ve sanki birbirimize sığınmamiz gerekiyormus gibi iyice  birbirimize sokulduk.

Helia usulca ellerini omuzlarıma koydu beni ona bakmaya zorladı.

"Bana bak sakin ol ölmene izin vermeyeceğim. Birbirimizden asla ayrılmayacağız. Bunu unutma ne olursa olsun. Nedenini su an açıklayamam ama burasi hakkinda senden daha cok bilgim var Enya." Gözlerini gözlerimden ayırmadan konuşmaya devam etti. "Aptalın tekisin ama... sana o hanceri kullan diye verdim o hanceri kazanmak kolay olmadı Enya ve hanceri geri alamadık."

Başımı dik tuttum ve umursamazca salladım. "Hancerin ne ise yaradığını bile o an öğrendim.  Bilsem de kendi yöntemlerimi dener ve hazırlıklı olup onu altederdim ama aniden gelişti anlıyor musun?"

Helia aniden sinirlenmeme sasirmis bir tavırla ellerini omuzlarımdan çekti yüzünde muzip bir tavır belirdi ve kısa bir an gülümsedi. "Babanı tanıma fırsatına sahip oldum ve sen gercekten babana cok benziyorsun Enya."

Bunu sanki övgü gibi anlayıp ister istemez sırıttım. O da bunu farketti ve gülümsememe eşlik etti.

Sonraki birkaç dakika ormanda ne yapacağımıza karar vermek için düşündük ve ateş yakmaya karar verdik. Minik bir ateş gerekiyordu hem ısınmak için hemde vahşi yaratıkları uzak tutmak için.

Ormanın derinliklerinde etrafımızın koyu yeşil olduğu kuytularda dolanıp dal parçaları topladık ve biraz açıklık olan bir alan seçip  topladığımız dal parçalarını ve kozalakları oraya koyduk.

"Hadi yak bari ateşi..." dedim bakışlarım yüzünde geziyorken.

Helia sanki komik bir şey demişim gibi muzip bir ifade ile baktı bana sonra ekledi. "Ben kahinim Enya... büyucu deĝil. Şu taşları al eline."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 08 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KAHİNİN İZİWhere stories live. Discover now