So Long, London

167 9 2
                                    


--

So (So) long (Long), London (London) [X3]
Hoşçakal (Hoşçakal), Londra (Londra)

I saw in my mind fairy lights through the mist
Hayalimde sislerin arasından parlayan küçük ışıkları gördüm

I kept calm and carried the weight of the rift*
Sakin kaldım ve aramızdaki açıklığın ağırlığını taşıdım

Pulled him in tighter each time he was driftin' away
Onu her bağını kopardığında daha da sıkı çektim

My spine split from carrying us up the hill
Sırtım ikimizi tepeye taşımaktan ikiye bölündü

Wet through my clothes, weary bones got the chill
Kıyafetlerim sırılsıklam, yorgun kemiklerim üşüdü

I stopped tryin' to make him laugh, stopped tryin' to drill the safe
Onu güldürmeyi denemeyi bıraktım, dikkatli davranmayı da bıraktım

Thinkin', how much sad did you think I had
Düşünüyorum, ne kadar derin bir hüzün olduğunu düşündün

Did you think I had in me?*
İçimde ne kadar derin bir hüzün olduğunu düşündün mü?

Oh, the tragedy
Oh, ne de trajik

So long, London
Hoşçakal, Londra

You'll find someone
Başka birini bulacaksın

I didn't opt in to be your odd man out*
Senin dışladığın kişilerden biri olmayı istemedim

I founded the club she's heard great things about
Hakkında harika şeyler duyduğu kulübü ben kurdum

I left all I knew,
Bildiğim her şeyi orda bıraktım,

You left me at the house by the Heath*
Sen de beni Heath parkındaki evin orda bıraktın

I stoppеd CPR, after all, it's no use
Kalp masajı yapmayı bıraktım, zaten faydası yoktu

The spirit was gonе, we would never come to
Ruhumuz yok olmuştu, bir daha asla canlanmayacktık

And I'm pissed off you let me give you all that youth for free
Ve sana tüm gençliğimi karşılıksız vermeme müsade ettiğin için çok sinirliyim

For so long, London
Uzun zaman boyunca, Londra

Stitches undone
Dikişler söküldü

Two graves, one gun
İki mezar, bir silah

I'll find someone
Ben başka birini bulacağım

And you say I abandoned the ship
Ve sen gemiyi terk ettiğimi söyledin

But I was going down with it
Ama ben gemiyle birlikte batıyordum

My white-knuckle dying grip*
Beyazlaşan eklemlerimle sımsıkı kavrıyordum

Holding tight to your quiet resentment
Sessizce beslediğin kinine sıkıca tutunarak

And my friends said it isn't right to be scared
Ve arkadaşlarım korkmanın hiç doğru olmadığını söyledi

Every day of a love affair
Bir aşk ilişkisinin her gününde

Every breath feels like rarest air
Her soluk çok nadir hissettiriyorken

When you're not sure if he wants to be there
Ve onun orda olmak istediğinden emin değilken.

THE TORTURED POETS DEPARTMENT (Türkçe Çeviri)Where stories live. Discover now