1. Bir Küçük Balat

128 9 0
                                    

"Esila seni öldüreceğim. Gel buraya!" derken adeta kendimi kaybetmiştim. Saat şu an sabahın yedisiydi. Nöbetten sabaha karşı gelmiştim ve ihtiyacım olan tek şey uyumaktı. Sadece uyumak istiyordum. Esila benim kuzenimdi. Deli dolu bir lise beşli. Üniversite birinci sınıfta diyebiliriz. Tek derdi kıyafetler olan, güzellik algılarımızın bambaşka olduğu kuzenim. Bizimle birlikte yaşıyor olması yüksek sesle müzik dinleyip, gardırobumu istediği gibi karıştırma hakkı tanımıyordu elbette ona. Fakat bunun kavgasını yıllarca sürdürmüş ve ben artık pes etmiştim.

Büyük bir hiddetle yatağımdan kalkıp Esila ile tekrar bir harbe girecekken ayağım yere düşen yorganıma takılmıştı. Yere düştüğümde tepeden bana bakan kişi Esila'dan başkası değildi. Elinde ruju ve far paletiyle bana bakıp anlamsızca sırıtıyordu. Hafif kilosu, sarı saçları ve onu sevimli kılan diş telleri vardı. Tıpkı teyzeme benziyordu. Ailesini çok küçükken kaybettiği için bizimle yaşıyordu. Benim hiç kardeşim olmamasına rağmen Esila bana kardeş olmuştu. Ama dozu biraz fazla kaçırmış olabilirdi.

Esila'ya bakıp homurdanarak ayağa kalkmaya çalıştım. Bu kadar tantanaya rağmen hala tam anlamıyla uyanamamış olabilirim. Yerdeki yorganı kaldırmaya çalışırken adeta ateş püskürüyordum. Hem söyleniyor hem de yatağımı düzeltmeye çalışıyordum.

"Gerçekten daha sessiz hazırlanamaz mısın? Hastaneden yeni geldim sayılır ve gerçekten dinlenmem gerekiyor."

Esila kenara düşen saçlarını geriye doğru atarken dudaklarını araladı ve "Gecoşum gerçekten sorry ya, ama bugün önemli bir gün benim için. Bu kadar hazırlık boşuna değil ya herhalde canım!" dedi. Kendimi tekrar yatağa atmaya hazırlanıyordum ki söylediği şeyi merak etmiştim. Tek kaşım havada cevap verdim.

"Neymiş önemli dediğin şey?"

Telefonunu cebinden çıkardı ve kurcalamaya başladı. Gözlerimden uyku akıyordu ve şu an ne yaptığımıza dair en ufak bir fikrim dahi yoktu. Tekrar uyumayı hayal ederek Esila'yı bekledim. Sonunda göstereceği şeyi bulduktan sonra yatağa oturdu. Bir fotoğraf gösteriyordu. Fotoğraftaki bir erkekti. Basketbol oynarken çekilmişti. Bir fotoğrafa bir de Esila'ya bakıp anlamsız bakışlar attım. Esila'nın heyecanını uykulu olmama rağmen fark etmiştim. Fakat şu an umursamaz davranmak işime geliyordu. Bedenimi yatağımla tamamen buluşturup "e yani?" diyerek umursamaz bir tınıda fısıldadım. Tekrardan uykunun kollarına teslim olacakken canım kuzenim aniden kalkıp yastığımı kafamdan çekip aldı. Başımda dikilmiş konuşmaya hazırlanıyordu. Ayrıca bunu yaparken tıpkı bir ergen gibi aptal aptal sırıtıyordu.

"Ne demek e yani? Ya bu çocukla bugün randevum var Gece. Okulun popüler çocuklarından birisi bu. Ay çok heyecanlıyım. Acaba ne giyinsem?"

Tam bir baş belasıydı. Her ne kadar umurumda olmasa da yatakta tekrar doğruldum ve dağılan siyah saçlarımı tepeden bir topuz yaptım. Var olan uykumu biraz savuşturmak amaçlı gözlerimi ovuşturdum. Ona yardım edecektim. Boğazımı temizledim ve dudaklarımı araladım.

"Bak Esilacığım. Sana yardım edeceğim fakat sen de beni rahat bırakacaksın. Anlaştık mı?"

Gözlerinin içi parlamıştı sevinçten.

"Tamam, söz."

Gözlerimi devirsem de anlaşmamızın gereğini yapmak için yataktan kalktım. Dolabımı açıp ne var ne yok diyerek göz geçirdim. Kısa bir taramadan sonra gözüme kestirdiğim lila renkli elbiseyi asılı olduğu yerden aldım. Tam yazlık bir elbiseydi. İnce askılı ve hafif yırtmaçlıydı. Altına bir sandaletle gayet güzel uyumlanabilirdi.

Sabırsızlıkla gözü üzerimde olan kuzenime elbiseyi uzatıp "bence bu sana çok yakışacak" diyerek söyleyeceği şeyi bekledim. Elbiseyi üzerine tutup şöyle bir göz gezdirdi. Kilolarımız birbirine pek yakın değildi fakat olabileceğini düşünmüştüm.

MÂSİVÂWhere stories live. Discover now