3-)Yaprakları Koparılmış Çiçek

20 9 5
                                    

Hayat neydi? Yaşadığımız hayatı biz seçemiyorsak ne kadar yaşayabiliyorduk?

Bizler doğduğumuzda küçük bir fidan gibiydik. Büyüyüp yeşermek için suya ihtiyacımız vardı ve maalesef ki bunu kendimiz sağlayamazdık. Yani çiçek açmak için çevremizdekiler de önemliydi. Benim çevremdekiler ise önce yeşertip daha sonra yapraklarımı tek tek kopartmışlardı. Çiçeklerin renkli yaprakları ve güzel kokuları olmasa kimsenin umurunda olmazlardı. Yapraklarımın benden ayrılma sebebi onlarken yapraklarım olmadığı için dışlanma sebebim de onlardı.

Hayattan nefret ediyordum ve açıkçası yaşamayı sevmemi sağlayacak bir şey kalmamıştı. Mesela şu an defterime kavuşmak için koşuyordum ve yanından geçtiğim insanlar garip garip bana bakıyordu fakat bu benim zerre umurumda değildi.

Caddeler benim zihnimden daha kalabalık olamazdı ki. 

Koşarken yüzüme vurup saçlarımı dağıtan rüzgar bir gün beni de buralardan uçurur muydu acaba?

Evin kapısına geldiğimde nefesimi düzene sokmaya çalışıp bir yandan da anahtarla kapıyı açıyordum. İçeriye girdiğimde çantamı odamın bir köşesine fırlatıp yastığımın altına sakladığım defterimi aldım ve yazmaya başladım.

"Selam, dün söylemiştim bugün yine geleceğimi. Bugün okulda bile ne olursa olsun akşam gidip anlatayım diye bekledim. Yazmak bana huzur veriyor. İçimde kalanları dışarıya aktarıyormuşum gibi yani sanki.

Son zamanlarda hayatımı bir düzene oturtup kendimi sevmek için çabalamam lazım gibi hissediyorum, ama içimde gram heyecan ve istek yok..

Neden onlar gibi mutlu değilim?
Neden onlar gibi düşünmüyorum?
Neden onlar gibi ilgi alanlarım yok?
Neden böyleyim?
Neden onlar gibi yeteneklerim yok?
Neden kendimi sevemiyorum?

Aklımda bir sürü soru vardı, cevapları çok basit olan.

Belki de onlar gibi mutlu olmayı hak etmiyorum.
Belki de onların düşünceleri daha da kötüdür.
Belki onlar da ilgi alanlarını içten sevmiyorlardır.
Böyle olmayı ben seçtim, bunu düzeltebilirdim. Ya da belki yaşamak bile benim için yetenektir?
Çünkü bana kendimi sevmeyi öğretmediler.

Ah, zambak bugün matematik dersinde Deniz yanıma oturdu biliyor musun? Ben önlerde oturduğum için geldi, sayısal dersler arkada dinlenmiyormuş.

Gayet de dinlenebilirdi bence, keşke gelmeseydi. Yanıma oturdu, sonra başladı bizim sınıftan bir kızı anlatmaya... Hoşlanmaya başlamış. Başkasından. Bende 'yakın arkadaşı' olduğum için bana anlattı..

O an yerin dibine girmek istedim, yok olmak istedim, gözlerinde boğulup bir daha hiç kurtulmamak istedim.

Off

Yoruldum ben ya, her şey üst üste geliyor.

Neden böyle bir hayat yaşamak zorundayım?

Mesela neden annemle aynı evde iki yabancı gibi yaşıyoruz?

Çok sorum var, ama hayat bana bir cevap veremez ki.

Hayatım komple soru muydu, yoksa aradığım cevapların hepsi miydi?

Deniz bugün ekstra bir tatlıydı oysaki, bana öyle gelmiştir belki..

Kendimi durmuş bir saat gibi hissediyorum, hiçbir işe yaramadan duvarda asılı kalmışım işte. Kimse fark etmemiş hayata artık devam etmediğimi.

Artık karşıdan karşıya geçerken sağıma soluma bakmayı bile bıraktım biliyor musun, kaybedecek neyim var ki?

Yarın uyanmak için bir sebebim yok mesela, nefes alsam da olur, almasam da. Güneş beni görse de olur, görmese de. Buraya yazsam da olur, yazmasam da. Serin havayı içime çeksem de olur, çekmesem de. Rüzgar saçlarımı uçursa da olur, uçurmasa da...

Tamamlanamamış Hayatın Not DefteriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin