bölüm 11 içimdeki çocuk

16 8 8
                                    

zeynep gittikten sonra köşeme çekilmiştim sanki , odama gidip kendimi yatağıma attım ve kulaklığımı taktım ve yatağa cenin pozisyonu alarak yattım içimde bir mutsuzluk vardı ve ben bu mutsuzluğu biliyordum çünkü bugün annemin doğum günüydü aklıma yıllar evvel önceki bir anı geldi

   13 sene önce 

sevgili günlük bugün annemin doğum günü ona çok güzel çiçekler topladım ama o kabul etmedi ve o bugün ağlıyordu ona soru sordum ama cevap vermedi  bende buraya geldim  neden bana cevap vermedi sevgili günlük onun ağlamasını istemiyorum  , sevgili günlük bugün annemin doğum günü olduğu için ona tekrar sürpriz yapmaya karar verdim bu sefer çiçek almıyacağım bu sefer ona oyuncak peluş alıcağım  şimdi harçlıklarımı saydım 100 liram var sanırım oyuncak almaya yeter ona görünmeden çıkacağım . 

evden çıktım geçtim caddeleri sokakları ama o oyuncakçıyı bulamadım en son bir ablaya sorma fikri geldi aklıma ,  yoldan geçen teyzeye  "teyze oyuncakçı var mı burada " dediğimde teyze bana acır gibi baktı neden öyle baktı ki bana sadece "ailen nerede senin kızım " dediğinde ona kocaman gülümsedim ve "bugün annemin doğum günü ona hediye alıcağım babam iş yerinde ben tek çocuğum " dedim kadın benim kafamdan okşadı ve "kızım anneler oyuncak sevmez ki " dedi yüzüm asılmıştı "teyze anneler ne sever peki " dedim o ise  "anneler altın sever " dediğinde kollarımı birleştirdim ve "ama benim o kadar param yok ki " dedim kadın bana gülümsedi ve " o zaman almıyacaksın " dedi ve yoluna devam etti  ben ise tekrar yürümeye başladım yaklaşık 15 dakika sonra bir oyuncakçı buldum ardından  koskocaman bir peluş aldım mutlu mutlu  eve giderken para üstünü  orada unuttuğum geldi aklıma koşarak oraya gidebilirdim ama gitmedim çünkü hava kararmıştı eve geldiğimde anneme gözükmemem lazımdı  o yüzden ağaca tırmandım ve kendi odama çıktım ama her yerim kandı çünkü ağacın dalları bacaklarımı çizmişti kollarımı da o anlık özgüvenlikle bir şey belli etmeden üstüme ceket geçirdim ve şortumu çıkarttım uzun bir pantolon giydim yüzümde pek bir şey yoktu peluşu alıp  anneme gidecekken salonda olmadığını gördüm bir tane not bırakmıştı ama okumam yazmam yoktu ki her tarafta onu aradım ama o yoktu koltuğa oturdum ve 7 saat onun gelmesini bekledim 

günümüz 

anıyı hatırlayınca gözlerim doldu  işin kötü tarafı ise  o gün hediyemi çöpe atmasaydı onun için bu kadar uğraşmışken her neyse gözyaşlarımı silip yataktan kalktım biraz odamda kaçamak spor yaptım hiç birşey için ağlamaya değmez özellikle geçmişiniz acıysa çünkü tekrar o ana gidip  depresyona girmekten yana acılarımıza gülmektir çözüm, bugünden sonra her şey çok güzel olacak hissediyorum piskolog belasını saymazsak tabii terlediğim için üstümü değiştirmeye koyuldum üstüme gri  spor crop altıma ise siyah taytımı giydim  yanlış yaptın elisa banyo yapacaktın önce ah kızım bu aralar çok kafan karışık , aşağı indiğimde evde yine kavga vardı ama bu sefer erkek kavgası vardı işin komik kısmı kimsenin ayırmamasıydı  emre ile mert kavga ediyor  yiğit ecrin gökçe üçlüsü çekirdek çitliyorlar , murat ve bora telefona bakıyordu  ayça ise kavga eden şahıslara tezarat yapıyordu hemen hızlıca  yanlarına gittim ve "neler oluyor burada ayırsanıza oğlum " dedim gönlümün efendisi bora hemen bana bakmıştı eh tabi diğerleride ama  benim gözüm onu gördü ilk yiğit "valla elisacığım bahisler açık kim alır sence " dediğinde yüzümü buruşturdum ve "off bırakın zevzekliğede ayırsanıza lan  öldürecekler birbirlerini "dedim  mert ise "yok ya o kadar ileri gitmem " dedi ve bıyık altı güldü ona ters ters bakmakla yetindim ardından  nasıl oluyorsa vahiy inmiş gibi anında kavga etmeyi bıraktılar daha sonra şakalaşmaya başladılar sinirle gülüp boranın yanına gittim "naber " dedim o ise yanağımdan makas aldı  "maça odaklandık " dedi murata baktığımda put gibi odaklanmıştı kendi yaptığım benzetmeye güldüğümde ikiside bana bakmıştı ve bu beni daha  çok güldürdü şuan tam bir deli olarak gözüküyordum ama umurumda değildi  ardından murata "borayı iki dakika alıyorum "dedim o ise başını salladı ve ben onu mutfağa götürdüm o bana "ne yapıyorsun " dediğinde ona "ben hayatımda hiç pasta yemedim özellikle sevdiğim birinden pasta yemek istiyorum o yüzden beraber pasta yapacağız " dedim ve tatlı tatlı gülümsedim  ama kimin için yaptığımı bende bilmiyordum çocukluğum için mi annem için mi , bir düşündü ve  bana bakıp "sen istersen tabi yaparım " dediğinde gülümsemem büyüdü  dolaptan malzemeleri  çıkarttım  ve birlikte çilekli pata yapmaya çalıştık o sırada 200  takipçili olan kanalıma girdim Elisanın günlüğü  adlı kanaldı video çekmeye başladım "selam bugün sizlerle birlikte ve sevgilim bora ile beraber pasta yapacağız"  boraya baktım bora kameraya odaklanmıştı onu dürttüğümde sadece "selam " diyebildi ve el salladı gülümsedim ve ona malzemeleri  çırpmasını söyledim tabi bende tarifi kameraya söylüyordum , pastayı yaptık videoyu çektik ama biz bittik mutfak bitti  tezgahta çöpler kırılan yumurtalar  peki biz ne yapıyorduk bora ile oturmuş yere videonun yorumlarını okuyorduk çünkü video 1 milyon izlenmişti 34 bin like gelmişti resmen ünlü olmuştuk ama ben sinirden geberiyordum çünkü herkes "boranın yakışıklılığına öldüm " veya "kızla hiç yakışmıyorlar abi " denmişti herkes borayı övmüştü bekle bu zeynepin yorumu "bunlar pastamı yapmış hahah net 8 saat sürmüştür o pastayı yemeye geliyorum "demişti bir kaç güzel yorum var tabii "kız çok güzel " denmişti ve bu defa bora sinirlenmişti bir keresinde de "çok samimisiniz kesinlikle youtube kanalı açmalısınız "denmişti hatta içlerinden en sevdiğim yorum "kızım ben yeni abonen buarada çok tatlı ve güzelsin " olmuştu 200 takipçili kanalım bir anda 500 kişi olmuştu hemde boranın gelişiyle şuan peki ne yapıyoruz yeni kanal açıcağız ismini seçmeye çalışıyoruz  boranın fikirleri "tatlı ile yakışıklı , bizbizeyiz ve bora ve sevgilisi " olmuştu benim  fikirlerim ise "hepbiz , altıncı nesil cici bici " olmuştu en son hepbiz de karar vermiştik "bora " diye seslendim bana bakıp "efendim " dedi ona bakıp "sence pasta nasıl oldu " dedim o ise "güzel oldu aşkım ama burada göçebe gibi oturamayız kalk bizimkilerin yanına gidelim " dediğinde başımı salladım ve ayağa kalktım birlikte içeri girdiğimizde hiçbiri salonda yoktu "allah allah nerede bunlar " dedim o ise "bilmem ama benim çok uykum var o yüzden yukarı çıkıyorum çok yoruldum " dediğinde tekrar başımı salladım bende yukarı çıktım kendimi sıcak suyun altına attım ve vucudumu gevşettim 2 saat banyoda kaldıktan sonra  çıktım ve üstümü giyindim bol bir thişört altıma taytımı giydim  mutfağa gidip kendime kahve yaptım herkes odasındaydı hala ,içeri girdim ecrin ile aynı odayı paylaştığım için ecrinin ne yaptığını görebiliyordum müzik dinleyerek yoga yapıyordu onu es geçip telefonumu aldım ve tekrar yorumları okumaya başladım yine sinirlenince telefonu kapattım ve aşağı indim 

gecenin sırrıOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz