5. Bölüm

12.6K 985 178
                                    

Selamm

Oy sınırlamasını kaldırdımm yazdıkça atacağım ama bir yandan sınavlarıma çalışıp bir yandan da bölüm yazmaya çalıştığım için hemen gelemeyebilir. Haftada 2 bölüm atmaya çalışacağım.

Ve oy azalması olursa bölümler gecikebilir çünkü azalma takdirinde yazma ve düşünme hevesimi kaybediyorum.

Bol bol yorum yapıp, düşüncelerinizi belirtir misiniz?

Satır için yorum yapmayı da unutmayın.

İyi okumalar

Bir çin özdeyişi, 'Duygularınızı kontrol edin, yoksa onlar sizi kontrol eder.' der. Ben de duygularımın aklımı yenmesine izin vermiyorum ki, onlar beni kontrol etmesin.

Dün orada oyalanmak istemesem de Sarp, bir şekilde durmamı sağlamıştı. Tam artık gideceğimi dile getirecekken lafa dalıyor, yeni bir muhabbet başlatıyordu.

Sonunda kalkmayı başarabildiğimde, gitmeden önce Kaya ve Güney telefon numaramı istemişti. Bu kadar yakınlığı her ne kadar istemesem de vermiştim. Kaya'nın bana o kadar yakın davranması değişik hissettirmişti. Hiç hissetmediğim bir şey.

Sevgi.

İki cümlesijnin birinde onlarla beraber yaşamamı istediğini söylüyordu. Ama ben gurursuzluk yapmazdım. Her ne kadar suçun annemde olduğunu, Mahir ağanın bir suçu olmadığını öğrensem de artık her şey için çok geçti. Ben 21 yaşımdaydım. Annem olacak o kadının beni ölüme terk etmesinin üzerinden 21 yıl geçmişti.

Gerçekler gecikmişti.

Akşam bunları düşünerek uyuya kalmıştım. Şimdi de telefonuma ard arda düşen bildirim seslerine uyanmıştım. Uzun süredir bu kadar sese alışık değildim. Ya da telefonuma gelen arama, mesajlara. Bütün sesler 2 sene önce toprağın altına girmişti. Gömülmüşlerdi, gömmüşlerdi.

İstediğimde beni gömmediler. Ölmemişim çünkü.

Yastığımın altından çıkardığım telefonumu açtım ve yatakta yan döndüm. Saat 08.27'ydi. Bildirim kutusuna baktığımda dün hata olup olmadığını kestiremediğim şeyi yaptığımı hatırladım. Onlara telefon numaramı vermiştim.

Ben numaralarını kaydetmediğim için gizli numaraydı. Yazan kişiye girdiğimde Kaya olduğunu anladım ve ilk önce kişilere kaydettim.

Kaya: Rahatsız ettiysem özür dilerim abla.
Kaya: Günaydıınn.

Siz: Etmedin, günaydın.

Kaya: Şey.
Kaya: Nasılsın?

Siz: İyiyim, sen?

Kaya: Kötüyüm.

Siz: Anladım.

Kaya: Bir şey söyleyeceğim ama dün biri ters bir şey söylediğinde öldürecekmiş gibi bakıyordun. O yüzden korkmadım değil.
Kaya: Acaba biraz odun musun?

Siz: Taş gibiyim.

Kaya: O belli. Ben de bizi istemediğin için çok kötü olduğumu söylemeye çalışıyordum.

Siz: Kaya.
Siz: Gerçekten artık çok geç. Her şey için.

Sohbetten çıktıktan sonra Sarp'ın mesajına bakmadan telefonu kapattım. Bu konu için sadece uğraşıyorlardı. Ama sonucunu almayacaklardı.

Değil mi?

Artık herkese teker teker söylemekten bıkmıştım ama zamanla beraber ihtimaller de geçmişti. Hatta bana göre ihtimal bile kalmamıştı.

Aşiret DızlamakWhere stories live. Discover now