''KörBi'Düğüm''🎀

3.3K 574 404
                                    

*kurguların aktif yazılmasını ve bölümlerin hızlı gelmesini istiyorsak lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayalım.

🖋️Tam doğru cevapları bulduğunu düşünürsün, sorular değişir... Paulo Coelho

Bu dünyanın dengesi yok
Henüz bi'doğrusu eğrisi yok
Tutun sen bana
Vallahi yerimden oynamam...🎙️

Şıkır şıkır ışıldayan kış güneşinin tatlı serinliği , yosun kokusu ve martı sesleri eşliğinde vurmaktaydı yüzlerine. Dilleri susturup kendine müptelâ eden dalga vuruşları dünyadan soyutlayan bir huzura bulamıştı içlerini. Bir de o vardı tabii. Uçsuz bucaksız maviliğin ortasında tüm heybetiyle kurulan zarif güzellik, Kız Kulesi... Gerçi geçtiğimiz vakitlerde restorasyon geçirmiş ve bu restore süreci yılan hikayesine dönerek ortalığı birbirine katmıştı. Ama olsundu. Irmağının akışına kurban olunan bu cânım memleketin sıradanlaşmış kaoslarıydı bunlar.

Ağzına attığı lokmayı ağır ağır çiğnemiş, zorlanmadan yuttuğunda derin bir solukla doldurmuştu içini genç kadın. Su yeşili gözleri nicedir durup izlemeye ihtiyacı varmış da farkına şuanda varmış gibi bir hissiyatla dalmıştı kıyıyı döven mavi dalgalara. Öyle iyi gelmişti ki şu görüntü, şu hava. Buraya gelmelerinin müsebbibi olan delikanlıyı gördüğünde hay Allah razı olsun be ablam diyerek alnından öpesi vardı. Başka türlü şehrin ve adliyenin kaosundan kaçıp şuralarda soluklanmak aklına gelmeyecekti. Bide önüne misler gibi bir kahvaltı serilmişti ki, daha ne olsundu? Aslında kapısında arabadan indiklerinde mekana şöyle bir bakmış, daha o anda kulaklarında para sayma makinasının sesi çınlamıştı. Bu taşı toprağı altın (!) sanılan şehirde en kıytırık yerde bile kahvaltı fiyatları uçmuşken Allah bilir burada nasıl astronomik rakamlar dönmekteydi?

Aman ! Onu da davet eden düşünsündü canım! Zaten canı sabah sabah ziyadesiyle sıkılmıştı çok sayın savcı Bâki Bey sayesinde! Aklına gelen sözlerle istemsizce kasılmıştı çene kemikleri. Adam kalkmış bide onu Eşref'e karşı uyarıyordu. Sanki kendisi çok matah bir şeydi de , başkasına çamur atıyordu! Gerçi söyledikleri Eşref Haşim'e karşı ilk intibalarımdan farklı değildi. Gözlerini içinden geçenlerle hızlı hızlı kırpıştırırken başını tabağına doğru eğerek büyük parça halinde konulmuş sert Mihaliç peynirini kesmeye koyulmuştu. Evet yalan değildi. O da ilk görüşmelerinde Eşref'ten pek hoşlanmamış, aşiret ve güneydoğu kelimelerini duyduğu an derin dondurucu gibi soğumuştu. Ama sonra biraz vakit geçirince... Dudağının kenarını dişleri arasında hafifçe sıkıştırmıştı. Duygularına yenik mi düşüyordu ? Aralarındaki tuhaf enerji Eşref Haşim'in gerçek kişiliğini ondan gizleyen bir perde mi oluşturmuştu acaba? Bâki'ye karşı yaşadığı hayal kırıklığı yüzünden mi en yakınındaki Eşref'e böyle çekiliyordu?

Yeter Nergis! Kendine gel! Avukatsın sen! Davana odaklan! Daldığı düşüncelerden çıkmak ister gibi başını hafifçe sallayarak omuzlarını dikleştirmiş, boğazını temizleyerek bakışlarını karşısındaki adama nötr bir yüzle çevirmişti. Sorgular gibi havalanmıştı sol kaşı.

-Böyle dan diye geldik ama bugün mesaisi var mıydı acaba?'

Duyduğu ile ağzına attığı peynir parçasını çiğnemiş, çiğnemiş ve yutarken başını olumlu manada sallmıştı Eşref Haşim. Lokması boğazından geçerken bilhassa porselen fincanda değilde ince belli bardakta istedikleri çayını alarak yaslanmıştı arkasına. Koyu mavileri dakikalardır uzun uzun boğazı seyreden kızın çehresindeki tüm kıvrımlarda dolaşmıştı. Sabahki neşesi o savcı denen lavuktan sonra biraz azalmış gibiydi. Bu durum canını sıksa da duyduğu sözler sol yanında hala pembe kanatlı kelebekler uçuşturmaya devam etmekteydi. Eşref'e güvenmek istiyorum...  Nergis'in güvenini kazanmaya aday olabilmek bile büyük bir mertebeydi onun için. Nihayetinde karşısındaki sıradan bir kadın asla değildi. Nitekim bu sözlerin mutluluğunu içtiği o rezalet tuzlu kahve bile gölgeleyememişti. Dudaklarındaki belli belirsiz tebessüm varken doğrulup bardağını çay tabağına geri bırakmıştı.

NERGʼİS KOKUSU 👠 (Töre&Adalet Serisi)>TAMAMLANDI<Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin