T h r e e

334 25 90
                                    

Aşk bahçelerim niye yorum yapmıyorsunuz darılıyorum ama😔 en azından birer tanecik yazın lütfenn😔

Aşk bahçelerim niye yorum yapmıyorsunuz darılıyorum ama😔 en azından birer tanecik yazın lütfenn😔

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

.

Jennie gökyüzünü izlerken gözlerinin önünde evdeki son gecesi vardı, o lanet gece, yaşadığı korku, kardeşine zarar gelecek düşüncesi, bir insanı yaralamanın verdiği o vicdan azabı.. Jennie düşündükçe işin içinden çıkamıyordu, beyni patlayacak gibi hissediyordu. Küçük bir iç çekip sırıttı. "Aptal Jaemin'i ve Minjun'u özledim diye ağlayabilirim neredeyse, vay be Jennie ne hallere düştün!" Kendi kendine mırıldanıp yataktan kalktı ve anlık bir fikirle odasından çıktı.

Biraz kafasını dağıtsa bir şey olmazdı nihayetinde..

Küçük adımlarla aşağıya inip mutfağa girdi. Kate, Haneul ve iki kadın daha vardı, geri kalan hizmetliler ise evin farklı yerlerini temizliyorlardı. Jennie herkesi es geçerek buzdolabına ilerledi. Bir orduyu doyuracak kadar erzağın bulunduğu dolaba şokla baktı Jennie.

"Yardımcı olmamı ister misiniz efendim?"

Haneul sorduğunda Jennie ona küçük bir bakış atıp, "Küçük bir kase atıştırmalık versen güzel olur." Dedi ve minik bir tebessüm sundu kıza. Haneul hızlıca isteğini yerine getirirken Jennie dolaptan üç kutu soju aldı ve biraz daha bakındı. Damağına uyan şarapları görsede onların yerine biralardan bir şişe aldı. Dağıtmak istiyordu gerçektende.

Kucakladığı içkilere hizmetliler gizli bakışlar atarken Jennie Haneul'un hazırladığı tabağı da alıp dışarı çıktı. Evet en dışarıya çıkmıştı tek başına. Kendini korkutan gökyüzü ve koca ormana bakıp omuz silkti. "Sikerler, Taehyung'a falan ihtiyacım yok senden korkan senin gibi olsun!" Ormana okuduğu meydandan sonra içi daha rahat bir şekilde ilerledi ve çardağa girdi. Her an birisi arkadan boğazına yapışacakmış gibi hissetsede salmıştı, başına her ne geliyorsa kabuldü. Bağdaş kurarak oturdu ve kucakladığı şişeleri masaya bıraktı. Küçük bir çocuk gibi görünüyordu ve o içkiler masumluğuna tezat kalıyordu. En azından onu çalışma odasının penceresinden gören Taehyung için tezattı.

Kaşları çatılmış bir şekilde izliyordu kızın halini. Jennie uzanıp birasını açtı ve büyük büyük yudumlar aldı. Geriye yaslanıp gözlerini gökyüzüne dikti. "Göt laleleri, sizin yüzünüzden düştüğüm şu hâle bakın. Sikeyim sizin o olmayan beyninizi." Jennie kıkırdayarak söyleyip içkisini deli gibi yudumlamaya devam etti. Kıkırdasa bile gözlerinden yaşlar süzülüyordu.

"Umarım iyisinizdir, o lanet kıçınızı tekmelemek istiyorum."

Jennie onların yokluğunu iliklerine kadar hissediyordu, her anında yanında olan o iki veledi en uzun görmediği süreyi elde etmişti. O kadar hızlı ve çok içiyordu ki bira şişesi şimdiden yarılanmıştı.

"Dört hafta sonra doğum günüm," dudaklarında buruk bir tebessüm varken hıçkırdı Jennie. "Sizsiz geçireceğim ilk doğum günüm." Gözlerinden yaşlar hızlıca süzülürken kıkırdadı. "Aslında mutluyum, mumları benden önce üfleyemeyeceksiniz, hediyelerimi çalamayacaksınız." Jennie kalbindeki soğukluğun onları ve anıları hatırlayınca biraz olsun gittiğini hissetti. Onları deli gibi özlemişti ama düşünceleri bile iyi hissettiriyordu.

wines and you / taennieWhere stories live. Discover now