Dalgalı saçları gibi uçuşan, aklı bir karış havada güzelliğiyle şeytanları bile dize getirecek bir kız çocuğu ve zehirli aşkıyla sınadığı olgun bir adam.
Kim Taehyung otuz beş senelik hayatında hiç bu kadar güzel sınandığını hatırlamıyordu. Kim Jen...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Jennie duşunu aldıktan sonra kısa bir bakım yapmış ve kahvaltıya inmişti. Yaptığı pastayı Taehyung'a sunacağından oldukça heyecanlıydı ve bu yüzden yerinde duramıyordu. Gözleri bir orada bir burada takılıp kalıyor ve o planlarını düşünüyordu. Bugün son gündü, Taehyung'u ikna etmesi lazımdı çünkü yarın davete gidecekti, gece on ikide ise doğum günüydü. Doğum günü olduğunu hatırlayınca ellerinin tersini çenesinin altına koyup bir prensesmiş gibi güldü.
"Eşofmanların içinde kaybolmuş bir prenses ama,"
Huysuzca söylendikten sonra modunu düşürmeyip tekrardan güldü. "Neyse, yarın çok seksi bir prenses olacağım." Kendini avuttuğu sırada sonunda Taehyung'da inmişti ve baş köşeye oturmuştu her zaman ki gibi. Jennie yeni gelen adama heyecanla döndüğünde Taehyung onun bu heyecanına ve mutluluğuna garip bir ifadeyle bakıp kaşlarını çatarak gülümsedi. "Neden öyle sırıtıp duruyorsun?"
Jennie omzunu silkip daha çok gülümsedi ve gelen Kate'i gördüğünde kendisi kalktı ayağa ve servisi yapmaya koyuldu. "Hiç, sadece mutluyum işte bir sebebe ihtiyacım yok- aslında sizin gibi karizmatik bir beyefendiyle tüm geceyi birlikte geçirince böyle olmuşta olabilir tabii." dedi. Jennie onun bitki çayını servis ederken yarı yolda kalan Kate sanki bu kızdan az çekmiş gibi bir darbe daha yediğini hissediyordu.
Gözleri dolan Kate sertçe yutkunup arkasını döndü ve hızla uzaklaştı oradan. Geçen olanlardan sonra Taehyung'un ondan uzak duracağını düşünmüştü ama tam tersiydi, Taehyung ona karşı koyamıyordu, yirmi üç yaşındaki bir velete karşı koyamıyordu! Kate canı yana yana çıktığı bahçede ağlıyordu şimdi. Beyninde sonu felaketle biten senaryolar dolanıp duruyordu. Ya Taehyung o kıza aşık olursa, o zaman ne olurdu? Kate onların mutluluğunu izleyip onlara hizmet mi edecekti böyle? Zavallı kız elleriyle yüzünü tamamen kapayıp sesli ağlamaya başlamıştı şimdi. Yere çökmüş, duvar dibine sırtını yaslamıştı.
Kendini bildi bileli sevdiği adam gözlerinin önünde küçük bir kıza ilgi duyuyordu, onu sevmeye başlamıştı Kate Taehyung'u küçüklüğünden beri tanıyordu, o kıza karşı davranışlarındaki özeni, ona verdiği kıymeti görebiliyordu. O kıza karşı çekiliyordu ve ya bunun sonu aşk olursa diye ödü kopuyordu kızın.
"Öldürürüm kendimi, yaşamanın ne anlamı kalır ki o başkasını severken, bana hiç vermediği sevgisini bir başkasına verirken! Tanrım öldür beni daha iyi!"
Kate kendi kendine isyan ederken beyninde dönen düşünceler onu yiyip bitiriyor kanser ediyordu. Baban öldü, abin öldü, bebeğin öldü! Yetmedi mi kaybettiklerin, bir cana daha mı kıyacaksın! Tanrı seni hiç affetmeyecek! Senin içinde bir yerlerde mutluluk vardır belki, kalbinin diğer yarısı vardır da seni bekliyordur belki! Tanrıdan istediğin yanlış şeyler tüm hayatının sonu oluyor dur artık!
"Hayır hayır hayır yaşayamam Taehyung olmadan yaşayamam!"
Kate kendi zihnine karşı geldiği sırada sanki onu kendine getirmek ister gibi güçlü bir şimşek çakmış, zavallı kız korkuyla küçük bir çığlık atmıştı. Oturduğu yerden titreyerek kalktığında ürkek bakışları gökteydi. O, kendine gelmeliydi.. Sindiği duvarın önünden korkuyla ayrıldı ve yüzünü silerek eve girdi. Daha fazla düşünmek istemiyordu çünkü korkuyordu.
