T w e n t y O n e

211 29 24
                                    

Jennie gözlerini bunaltmayan bir sıcaklığın içine açtığında görüşüne giren ilk şey Taehyung'un tişörtten açık kalmış göğsüydü. Bunun bilincinde olmak kızın kalbine küçük iğnelerin batmasına sebep oluyordu. Uyanır uyanmaz karnına heyecanın küçük krampları girmeye başlamıştı. Olabilecek tüm evrenlerdeki Jennie'nin tek bir ortak noktası olmalıydı. O da hepsinin Kim Taehyung'a deli gibi düşüyor olduğuydu. Aynı şekilde tüm hislerin Jennie'sininde. Kırgın Jennie, üzgün Jennie, kızgın ve öfkeli Jennie, hepsinin ortak noktası Kim Taehyung'a dayanamıyor oluşlarıydı.

Jennie düşüncelerinin arasında küçük bir iç çekip gözlerini adamın yüzüne çevirdi. Fakat çoktan uyanmış olup yüzünü ışıltılı gözlerle izleyen bir Taehyung görmeyi beklemiyordu ki kalbi teklemişti ansızın karşı karşıya kaldığı bakışlar yüzünden. Mimiklerinden heyecanı okunmayan Jennie Taehyung'a dümdüz bakıyordu ve onun heyecanını ele verebilecek tek şey gözlerini bir iki defa kırpıştırmasıydı. Yine de Taehyung onun heyecanlandığının farkında olamamıştı, zira tek odağı uyandığı andan beri varlığına şükrettiği kız ve güzelliğiydi.

Uyurken farkında olmadan dolgun dudaklarını arada bir şapırdatıyor hemen ardından bebek gibi derince bir nefesi içine çekiyordu. Taehyung kalbinin eridiğini hissediyordu onu izlerken. Saçlarından gelen güzel koku adamın ciğerlerine bayram ettirirken kolları arasındaki güzellik tüm duyularına bayram ettiriyordu.

Jennie daha önce bu denli güzel izlendiğini hiç hatırlamıyordu. Ona kimseler bu kadar güzel bakmamıştı daha önce ve bu kalbine zarardı. İkisinin gözleri ortada buluştuğunda ikisinin de kürelerinde bariz bir fark vardı. Taehyung'un kahve irisleri neredeyse parlarken Jennie'nin gözleri dümdüz bakıyordu. İşte bu Taehyung'un canını acıtan, kalbini sızlatan bir şeydi. Önceden ışıldayan ve hayat dolu gözlere sahip olan hep Jennie'ydi fakat şimdi dümdüz bakıyordu.

Yine de hüznünü belli etmedi kıza. Kocaman gülümseyip gözlerinin içine bakarken, "Günyadın güzellik," diye fısıldadı. Jennie ise ona öylece baktıktan sonra derince bir iç çekip kolları arasından kurtuldu. Dümdüz bir şekilde uzanıp gözlerini pencerenin ardına çevirdi. Odanın tam ortasında silik bir görüntü oynuyordu ve sesler cılızda olsa Jennie'nin kulağına değiyordu. Hayal kırıklığı içinde yerde ağlayan bir Jennie vardı orada. Kulaklarında hatamsın kelimesi çınlıyordu mütemadiyen ve o acı çekiyordu. Jennie orada oynanan görüntüleri es geçerken bakışlarını gri ama açık olan havada gezdiriyordu.

Yağmur yağmıyordu, gökyüzü dingindi ve arada bir şimşek çakıyordu. Jennie içine huzuru veren gökyüzünü izlerken hafiften gürleyen göğü dinledi. Kulağına çalınan hayali sesleri susturdu ve yuvasının huzuruna bıraktı kendini.

Jennie gözlerini usulca yumduğunda Taehyung onu izliyordu. Kolları arasından kayıp gidişi, ona sunmadığı gülüşleriyle can çekişiyor gibi hissediyordu. Sertçe yutkundu Taehyung, her şey düzelecekti, o her şeyi düzeltecekti. En azından tek tepkisi bana dedi Taehyung içinden. Yuvasını özlemiş dedi, gözleri öyle güzel bakıyordu ki göğe, bunu anlayabilmişti Taehyung. En azından kendisine baktığı gibi hissiz değildi.

Elleri ona uzanmak, saçlarını ve tenini sevmek isterken kendini tuttu Taehyung. Ona kendisini cezalandırması için tüm izinleri verecekti. Canım yanıyor dur artık demeyecekti. Ondan gelen her şey kabûlüydü Taehyung'un.. küçük bir iç çekti tekrardan. Konuşabilmek için boğazını temizledi ve usulca sordu Taehyung.

"Dün neredeydin,"

Jennie duyduğu sesle oraya odaklandı ama yine de Taehyung'a dönmedi. Gözlerini açıp gri gökyüzüne çevirdi. Gök gürültüsünün kulaklarına doluşunu zevkle dinledi. Bir görse ne kadar güzel göründüğünü, bir görse kendini Taehyung'un gözünden kendine aşık olurdu. Taehyung artık içinde tutmadığı ya da önüne engeller koymadığı sevgisini derinden yaşıyordu. Onu kaybetmek, acizce geri dönüşünü beklemek nitekim adam için en büyük ders olmuştu.

wines and you / taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin