Bu zarfı açan kişi ya sensin ya da bir polis.Eğer bu satırları okuyan bir polisse, hiçbir suçum yok. Hiçbir zaman olmadı. Bu ev benim için işkenceden başka bir şey olmadı, her bir metrekarede benim kanım var, başım her duvara çarpıldı, sargı bezleri hep
benim için kullanıldı. Bugün dışında. Amacınız kötüleri yakalamaksa beni bırakın, çünkü yapan ben değilim. Beynime girip silahı almamı emreden, tetiği çektiren ve ateş ettiren içimde bulunan tanımadığım insan. Ne görünüşünü ne düşüncelerini biliyorum ne de yapacağı şeyleri. Bu kişiyi oluşturanı bulursanız o zaman suçluyu yakalamış olursunuz.Eğer sensen, Ezgi. Bunu yapmak zorunda olduğun için çok üzgünüm. Ne yaşadığını bilmiyorum ama büyük bir ikilemdesin. İçindeki iyi tarafın hiçbir zaman ölmeyeceğinden eminim. Şimdi iyi tarafı mı seçmelisin yoksa kötü tarafı mı karar veremiyorsun. Bu notu yazmadan birkaç dakika önce elinde tuttuğun silahla ateş ettim. 12 yaşımda bunu yaptım. O kurşun benim elimden çıktı ama yapan ben değildim, bunu sen de biliyorsun. Şimdi yapacağın hayatını kurtaracaksa yap, o yabancıyı dinle. Bazen yaptığın kötülükler iyilik içindir ve yapman gerekir.
Zarfı kapatıp okuduklarını zihninde tekrar etti. İçindeki yabancının öldüğünü sanmıştı ama belli ki ölmemiş, onu bu çantayı açmaya itmiş. Yabancı tüm benliğini ele geçirdiği için şimdi burada.
Kargonun gelmesi dört gün sürdü ve Ezgi dört gün boyunca odasındaki camdan yolu izledi. Kararından şüphe duyacağını zannetse de hiç olmadığı kadar emindi, her şey daha da beter olurken biraz da kendisi katkı sağlasa değişmezdi.
Kargo arabasını gördüğü gibi hızla yere eğilip çantasını açtı ve silahını aldı, beline asıp çöpün kenarından bulduğu uzun kartonla camdan çıktı.
Babası kargocuya sipariş vermediğini açıklamaya çalışırken arabanın arkasına, kargoların arasına geçti ve kendini sakladı. Şimdiki adres, Onat'ın eviydi.
Aceleyle yaptığı bu işten sonra nefes nefese oturunca ne yaptığının farkına vardı. Vazgeçmek istese de artık çok geçti çünkü kargocu televizyonu arabaya geri koyup kapıyı kapatmıştı.
Elleri titrerken sakinleşemediği için öfkelendi. Pelin'e onu düşündüğünü kanıtlamalıydı, eski günlere dönmenin tek yolu buydu.
Tekrar durunca geldikleri yere göz ucuyla baktı, Onat'ın evine daha gelmemişlerdi.
Tüm bu sabırsız bekleyiş esnasında dört gündür sorgulamadığı her şeyi sorguluyor ve düşünüyordu. İşler planladığı gibi gitmezse olacak ihtimalleri düşündü.
Tekrar durduklarında geldiklerinden emindi. Elinin titrmesi durdu, kapı kapanınca birkaç saniye bekledi ve tekrar açtı. Kargocu gözden kaybolunca koşarak hangara gitmeye çalıştı.
Kargocu imza kağıdını unuttuğunu fark edince geri döndü. Ezgi'yle karşılaşınca durdu.
Ezgi aniden hızını kesti ve gülümseyerek ilerlemeye çalıştı. "Kargonuz geldi, yalnız makine vardı öyle değil mi?"
"Evet." Dedi hızlıca Ezgi.
"Kağıt imzalar mısınız lütfen?"
"İçeride babam var, onunla konuşursanız sevinirim." Diyip ilerledi.
Hangara girip kapıyı kapatınca koşarak dolaba ilerledi, arkasını tüm gücüyle çekip söktü. Merdivenleri hızlı hızlı inerken elini silahına götürüp tetikte bekledi. Kazandığı her saniye onun için altın değerindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinayet Şahidi
ActionÇitlerin arasından iki tanıdık yüz gördü. Yerde iki kişiyi sürüklemeye çalışırken gözleri Ezgi'yi buldu. Gördüğü manzara ağzı açık kalakalmasına sebep oldu. Yan komşusu,yani en sevdiği öğretmenin gözde öğrencisi, ve öğretmeni elleri kanlar içinde ye...