Bölüm 12

0 0 0
                                    


Kader neye göre olurdu, herkesin sınavı niye farklıydı, doğduğu yer ve şartlar, hayat standartları belirlenirken neye bakardı kader ve insanlar neden yenik düşüp bunu kabullenirdi. Kaderi değiştirmek mümkün müydü, eğer değilse neden buna mahkumduk?

Ezgi kaderine karşı koymak istiyordu, önüne çıkan yollardan birini seçmeyecekti; yolunu kendi oluşturacaktı. Elbette kötülerle kesişecekti ama yönünü değiştirecekti. Çıkmaz sokağa gelecekti ama o duvarı yıkıp yine devam edecekti. Bunun için yapması gereken şey yüzleşmekti.

Okula tam vaktinde vardı, anatomi dersi için sınıfa girince gözü Pamir'i aradı ama bulamadı. Bu sabah banyoda uyandığında evde olmadığını gördü.

Pelin'i tekrar görünce gözünü kaçırmak istedi ama bakmaya devam etti, gün geçtikçe iyi olması gerekirken daha da kötüleştiğini gördü, elindeki kalemi sıktığını kırınca anladı.

"Sakin ol, güçlü kız." Sıçrayarak soluna baktı, Kerem gülümseyerek onu inceliyordu, "dalmışım, kusura bakma."

"Pelin'e bakıyorsun değil mi? Aranızın bozuk olduğunu biliyorum, haberin yoktur, tüm mal varlığını kaybetti. Babası artık ölü sayılıyor bu yüzden miras için konuştular fakat onlara bir şey kalmamış."Kendine çizdiği yolda şimdiden çıkmaz sokağa girmişti.

Onat sınıfa girince gözüyle etrafı süzdü, Ezgi'yi görünce şaşırdı. Pelin'e birkaç saniye bakıp çantasını açtı. Ezgi düşüncelerini merak ediyordu, üzgün müydü, pişman mı yoksa mutlu mu. Her hafta buraya gelip yüzüne bakarak ders anlatıp akşam eve gidince Gökmen'in yanına inip onunla konuşmuştu.

Birkaç dakika sonra Pamir sınıfa girdi, Kerimle hemen arkalarındaki boş yere oturdu. İkisi birbirine o kadar uzak duruyordu ki her gün görüştüklerini anlamak imkansızdı.

Dersi anlatırken öğretmeninin kolundaki saat dikkatini çekti. Yeni almış olmalıydı çünkü daha önce görmediğine emindi. İnternetteki fiyatından da. Gözü Pelin'e kaydı, aklından geçenleri göz ardı etmeye çalıştı ama kafasındaki lamba giderek parlıyordu. Onu takip eden adam Gökmen'den önce de vardı, yani peşinde olanlar bunu bilemezdi. Bilen kişiler Pamir, Onat ve ortaklarıydı. Gözleri yaşananlara anlam kazandırmak ister gibi kısıldı.

Evinde bir ceset, Pamir'in evinde kalması, Pelin'in malvarlığını kaybedişi... Anlamak ister gibi arkasını döndü, Pamir ona bakınca tekrar önüne döndü. İçindeki yabancı nefretle doldu, Onat'ın sesini duymak istemiyordu. Hoş, duyamıyordu da zaten, her yer titriyor gibiydi.

Kerim bacağına dokununca irkildi, elini hemen geri çekti. Ezgi elini alıp bacağının üstüne koydu, Kerim gülümseyip eliyle bacağını okşadı. Git gide yukarı çıkarken onu durdurmadı, az önceki aydınlanmayı unutması için ilerlemesini istedi.

Kasığına az kalmışken Kerim'in sandalyesi sürterek öne gitti. Kerim sinirle arkasını dönüp baktığında Pamir'in dersi dinlediğini gördü.

Onat'a odaklanmış gibi yaparken öfkesini bastırmaya çalıştı. Kendine olan öfkesini. Buna neden engel olmak istediğine anlam veremiyordu, onu ne ilgilendirirdi ki?

Hemen ardından dersin bitmesi kurtarıcısı oldu. Hızla çıkmak isterken Ezgi'nin, Onat'ın yanına gittiğini fark etti. Hiç durmadan yönünü değiştirip yanlarına gitti. "Anlaştık o zaman." Dedi Ezgi keyifle ve elini uzattı. Onat gülerek elini sıktı. İkisi de geldiğini görünce sustu. Pamir anlamazlıktan gelip, "ne konuşuyorsunuz?" Diye sordu.

"Hiç," Dedi Ezgi, "havadan sudan." Ve sonra uzaklaştı. Pamir gülerek elini cebine koydu, "söylemeyeceğini sanıyor, zavallı kız." Onat susmaya devam edince, "ne konuştunuz?" dedi fısıldayarak.

Cinayet Şahidi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin