Ayçiçeğinin güneşi

302 140 82
                                    

TARİH:13 HAZİRAN 2024

   "Güneş hadi atla" cereni boğuk gelen sesini duyunca tekrar ürperdim ardından bahçenin duvarından atladım ve koşmaya başladım bir elimle çantamı tutuyordum bir elimle de cerenin elini tutuyordum.

O benden daha hızlı koşuyordu bir yandan ona yetişmeye çalışıyordum. koşabildiğim kadar hızlı koşmaya çalışıyordum ama yapamıyordum.

Nefesim tükeniyordu ilacımı almam gerekiyordu ama bir saniye duracak vaktim bile yoktu.ⁿ

Cerenin sesini bile algılayamıyordum tek duyduğum şey "geliyorlar"

daha hızlı koşmaya çalışıyordum ama lanet olası kalbim buna izin vermiyordu.

Arkamızdan gelen sesleri algılamaya çalışıyordum.

Ceren kolumdan asılıyordu tüm gücümle koşuyordum çünkü benim yüzümden cereninde yakalanmasını istemiyordum.

O hastaneye geri dönmek istemiyordum. Benden yirmi bir yılımı çalan o hastaneye geri dönmek istemiyordum.

Yirmi birinci yaş günümde artık o hastanede geçiremezdim eğer Ceren olmasaydı o tımarhaneden asla çıkamazdım.

Ona bir ömür borçluyum ama benim hasta kalbim ona ancak bir yıl verebilirdi.

Artık koşmaya dayanamayan dizlerim ve ağrıdan sızlayan kalbim dahasına izin vermiyordu. Eğer bir adım daha atarsam galiba burada bayılacaktım

hastaneden baya uzaklaşmıştık artık yürümeye başlamıştık cerenin "biraz oturmak istermisin" diyen boğulu sesini duyunca başımı evet anlamında salla-
dım.

İki dakika boyunca nefes atışlarımı kontrole sokmaya çalıştım.

sarı saçlarım  omuzlarımdan aşağı süzülürken mavi gözlerimi açmakta zorlanıyordum.

kafamı yukarı kaldırdığımda ellerinde şişelerde yürüyen adamları gördüğüm-
de gözlerimi irice açtım adamların üs-
tümüze yürüdüğünü fark ettim.

Ceren kulağıma yaklaştı ve "Güneş kaç" diye fısıldadı "seni bırakıp gidemem" dedim sesim yalvarırcasına çıkmıştı. "Beni boş ver kaç" dedi onu asla burada bırakmayacaktım "Beni dinle ve kaç"
diye yalvardı onu burada bırakıp kaçtım evet ben bu kadardım beni kurtarıp yanında götüren birini yarı yolda bırakacak kadar zavallıydım.

Kendimi savunamayacak kadar savunmasızdım konuşmak dışında hiç bir şey yapamıyordum odamın pence-
sinden dışarıyı izleyerek geçiyordum.

Kendimi İstanbul'un karanlık  sokakla-
rına bırakmış koşuyordum.

artık kalbim dur dedi ve olduğum yere yığıldım. Biri bana yaklaştı ve bana seslendi gerisi yoktu.

Uyandığımda soğuk bir odadaydım başım ağrıdan çatlayacak gibi hissedi-
yordum dün ne olduğunu bile hatırla-
mıyordum.

başımı sağ tarafa çevirdiğim gibi çığlığım odada yankılandı.

ben odamda değildim.

aniden merdivenlerden gelen sesi duy-
dum ve kapı kolu yavaşça kıpırdadığın-
da iliklerime kadar irkildim.

sonra kapının arkasından çıkan adamla göz göze geldik.

Yeşil gözlü kahve rengi saçlı kumral tenli bir adamdı boyu 1.80'nin üzerinde gibiydi Yirmili yaşların başında duruyordu.

"Bir şey mi oldu? Bir kalp hastasına göre kendini çok yoruyorsun" diyerek girdi asıl sorun bumu bir saniye sahiden ben neredeyim.


Ayçiçeğinin KalbiWhere stories live. Discover now