yirmi iki | shh...

66 17 59
                                    

(Jeon Jungkook)

Kalçamı arabaya yaslamış, biraz önce bitirmiş olduğum sigaradan ötürü kollarımı önümde buluşturmuş beni kaderimde farklı yerlere sürükleyeceğinden emin olduğum kişiyi bekliyordum.

Esrarengiz, garip ve çözülemez olan o mükemmel bilmece bu kızdı.

Hızlı ancak temkinli adımlarla arabaya yaklaştı ve dudaklarını araladı. "Niye beni darlayıp darlayıp duruyorsun?" Omuzları bıkmış şekilde haffiçe eğilse de duruşu dik ve bakışları keskindi.

Masum görünen ama bakışları ve duruşu keskin olan bu kadının başından beri normal biri olmadığını biliyordum. Beni nereye götürebilirdi? Ben ondan tam olarak ne istiyordum artık ben de bilmiyordum. Bana beklemediğim türden bilgiler verdi. Tacizler vs. kesilmişti evet ama işimiz bitmiş miydi? Hayır.

Onun başladığı bir işin sadece ortasında minicik kısma denk gelen bir ihtiyaçtan fazlası değildim.

Onun işi devam ediyordu. Bu durumda benim işim de devam edecekti bırakamadığım bazı şeyler vardı. Çözemediğim. Beni onda yakalayan.

Benim de onda fark ettiğim bazı ayrıntılar vardı. Örneğin gittiğinde yumruğunda olmayan kırmızı izin artık var olması gibi. Birine mi vurmuştu? Sessiz sessiz? Yok canım kesin curcuna çıkardı?

"Gidelim." diyerek bana bakmadan arabaya bindi. Tabi omzuyla bana geçerken hafifçe vurarak...

Afalladığımdan bir şey demedim ancak onu binmeden önce elinden tutarak arabanın dışına yasladım. Sırtı arabanın açık kapısının yanındaki yere yaslıyken iri iri olmuş gözleriyle bana bakıyordu. "Bir şey oldu ve ne bilmiyorum. Ne oldu?!" diyerek pat diye sormamı beklemiyordu.

Kendime gelerek beni itti ve kaşlarını çattı. "Lan bana bak, sen son günlerde fazla bi atılgan olmaya başladın! Sorunun ne?! Ayrıca sana ne? Seninle uğraşmaktan yoruldum. Çekil." diyerek beni itip geçecekti ki tuttum.

"Ne demek sana ne? Tamam evet bana ne orada haklısın ama çok garip davranıyorsun. Bilmek istemem doğal değil mi?"

"Bu şekilde mi?!" diyerek tuttuğum bileğini ve elini gösterdi.

Fark etmemiştim ancak dudağımın kenarı kıvrıldı. "İstediğin bu ise, evet bu şekilde."

Bana boş gözlerle bakarak umursamaz davrandı. İşte bakın buna gıcık oluyordum.

"Jeon Jungkook ben sana yardım ettim. Sen de bana. İşimiz bitti sayılır saçma sapan hareketler yapma. Başta sana yavrum kuzum garibm diyordum ancak seni alaya aldığımdandı. Gittikçe daha da hadsizleşiyorsun ve bu beni-"

Dudaklarının köşesine eğildim ve kulağının kenarına fısıldadım bileğini okşarken. "Shh..."

"Sen ne-" Derken kendi nefesi kesildi vücutlarımızı değdirdiğim için.

O konuşamadan devam ettirdim.

"Şu köşede çıkan adam değil mi? Buluştuğun? O yüzden gelmedin."

Benim sırtım dönüktü ancak o görüyordu. Gülümsedim ve biraz daha kulağına eğildim. "Görüyorsun değil mi? Bizim bu şekilde olmamıza bir tepki vermiyor. Sevgilin değil. Hatta gülümsüyordu senden önce çıkarken. O halde... Eski dostun yahut düşmanın mı demeliyim?"

Harin'in kalp atış seslerinin ve nabzının hızlanma belirtilerinin o kadar net olduğunu bildiğimden bu sefer haklı olduğuma emindim.

"Benim peşimde mi yoksa senin mi?" diye sordum.

Bu kıza güveniyordum. Kızsa da etse de bir sebebi vardı ve beni bir şeylerden uzak tutmak için davranıyordu. Ondan şüphelenip kişisel alanını durmadan ihlal eden ve kullanmış gibi görünen bir adama fazla anlayışlıydı.

Başta benden bir çıkarı var zannetmiştim ama hayır, değildi.

Bu tanıdık ancak tehlikeli kızda fazlaca sezebildiğim bir güven vardı. Bu da benim cesaretli olmamı sağlıyordu.

"Arabaya binelim." Ciddi sesiyle bedenlerimiz arasında bıraktığım hafif boşluk sayesinde çekikecekti ki, çenesinden tuttum.

"Söylemeden bırakmam." Bakışlarım büzülmüş dudaklarına düşmüştü.

"Bana meydan mı okuyorsun ve köşeye mi sıkıştırıyor zannediyorsun Jungkook? Sence etkileniyor muyu? Bundan kim zararlı çıkar?" Diye sordu.

"Nasıl konuşacaksan öyle davranabilirim. Bence evet sen zararlı çıkarsın." diyerek gülümsediğimde o da soğukça gülümsedi ve saniyeler içerisinde dudaklarımla dudaklarını kesiştirdi.

Şokla gözlerim aralandığında elbette beklediğim şey bu değildi ve asla bu kıza o niyetle bakmadığımdan beni tepetaklak etti.

Özellikle de dudaklarıma bir ısırık bırakıp geri çekildiğinde geriye doğru giderek sarsılan bedenimi ayakta tutmaya çalıştım.

Kesinlikle beklediğimden başka biri olduğu kesindi. Yakamdan tutarak kendine yaklaştırdı ve keskin gözlerle baktı.

"Burada ölmek istemiyorsan, arabaya bin!"







Yorum satırıdır arkdşlr

Vantaem




This Is Why We Can't Nice Have Things ℘ JJKWhere stories live. Discover now