Herkes bana canavar görmüş gibi bakıyor... Okula zorla geldiğim için o kadar kötüydüm ki... Kendimi tanıtmadım sanırım, ben Mercan Atalar. Evet ünlü mafya babası Yavuz Atalar'ın kızıyım. Ve evet annem Pelin Atalar. Annem güzelliğini kullanarak bir sürü insanı dolandırdı. Babam zaten mafya... Geçen yıl hapse girmeden önce beni Günahkarlar Okuluna yazdırdılar ve bugün ilk günüm. Annem ve Babam şuan hapiste. Onlara göre ben fazla masumdum. Bir sürü dövüş, dil ve silah eğitimi aldım. Ama fazla safım o yüzden dil eğitimi dışında diğer eğitimleri kulanmıyorum. İtalyanca, Fransızca, İngilizce konuşabiliyorum. Masum bir güzelliğim var...

Şimdi konumuza dönelim. Ben koridorda yürürken herkes bana bakıyor. Dediğim gibi babam ünlü bir mafya babası o yüzden herkes beni tanıyor. Benimle dalga geçtiklerini saklamıyorlardı. Direk yüksek sesle "Bu muymuş mafya babası Yavuz Atalar'ın kızı." dedi bir kız iğrenerek. Burdakiler en az bir suça karışmışlardır. Hatta kimisi aranıyor bile olabilir. Çekinerek dolabıma gittim. Açıp içine çantamı koydum ve kapattım. Hala herkes bana bakıyordu. Erkekler dalga geçiyordu ama biri hariç. Yeşil ve mavinin eşsiz tonuna sahip gözleri beni süzerken koyu kumral saçları resmen ona çok yakışıyordu. Ona bakmama rahmen gözlerini kaçırmayınca bu kez yanındaki arkadaşına kaydı gözüm. Bana bakarak alayla gülüyordu. Açık yeşil olan gözleri oyunbaz bakarken açık kumral saçları onu çekici ve aynı zamanda sevimli de kılıyordu.

Gözlerimi kaçırıp sınıfıma girdiğimde ilk bir sessizlik oldu. Sonra benim hakkımda konuşmaya başladılar. Onları aldırmadan arka sıralardan birine oturdum. Sonuçta boştu. Daha sonra o çocuk geldi. İlk sınıfı süzdü. Kızlar onu görünce öyle bir iç çektiler ki seslerini arka sıradan duydum! Sonra gözleri beni bulunca ben elimdeki telefona döndüm. Bana yaklaştığını adım seslerinden duydum. Sonra yanındaki arkadaşı ile birlikte önüme oturdular. Ama ikisi de beni inceliyordu ve bunu gizleme gereği duymuyorlardı da. Biraz tedirgin olduğum için kulaklıklarımı taktım ve telefonumla ilgilenmeye başladım. Sonra bir kız geldi ve kulaklıklarımı kesti! Herkes gülerken bense  sinirden renkten renge girerken sınıftakiler gülmekle meşguldü. Bütün herşeyi unuttum ve gözlerimi kapattım derin bir nefes aldım ve sakince gözlerimi açtığımda kız irkilerek bir adım geri çekildi. "G-gözlerin kırmızı!" dedi bağırarak sonra herkes gözlerime baktı.

Bu benim bir özelliğim. Kızdığımda gözüm maviden hemen kırmızıya geçer. Annem ve babam bu özelliğime bayılırlar fakat ben kullanmam. Ama şimdi herşey değişti. Artık bu gözlere ihtiyacım olacak gibi...

Herkes hem şaşkındı hem de korkmuştu. Sadece önümdekiler hariç. Öğretmen girdiği için herkes yerine oturdu. "Merhaba çocuklar. Bugün matematiğin suçlardaki yerini işliycez." Nasıl ya normal matematik işlenmiyor mu burda?... Bu "Matematiğin suçlardaki yeri" adlı konuyu dinlediğimde anladım ki burda suçlu yetiştiriyorlardı... Bu yüzden annem ve babam beni buraya yazdırmıştı. Ders pek dikkatimi çekmediği için çoğunu dinlemedim. 

Teneffüs zili çaldığında sınıfın yarısı dışarı çıktı, diğer yarısı da içerde oturdu. Ben dışarı çıkmak için kalkıcakken yanıma önümdeki VATANDAŞLAR oturdu. Biri sağıma biri soluma. "Ateş." dedi yeşilin ve mavinin eşsiz tonuna sahip olan çocuk "Ateş Özer." Aman Allah'ım babamın düşmanı olan Özerler suikastçıların başının oğlu... Babamın ezeli rakibi.  Diğer yanımdaki açık yeşil gözlü çocuk pis pis sırıtarak "Mert Yorulmaz." dedi. Aman Allah'ım bu da annemin dolandırdığı ünlü iş adamının oğlu. Ama annem adamı dolandırınca adam gururuna yediremedi ve bir sürü suça karıştı. Adamın ismini hatırlamıyorum. Sadece soyadı aklımdaydı. Bunlar şimdi annem ve babamın suçlarını benden çıkartmazlarsa namerdim. 

Çekinerek "Mercan..." dediğimde Mert pis pis gülmeye başladı. "Şu denizlerde yaşayan dipteki hazineye bakıyoruz şuan abi." Allah'ım kafayı yemiş bunlar Ateş gözlerini bana dikerek "Mercan Atalay, 17 yaşında lise 3 öğrencisi. İtalyanca, Fransızca ve ingilizce biliyor. Aynı zamanda silah ve dövüş eğitimlerinde bir numara. Ama kullanmıyor. " sona öyle bir vurgu yaptı ki sertçe yutkundum. " Sinirlendiğinde gözleri kırmızıya dönüyor. Kan kırmızısına..." Sonra durdu ve ailemden bile sakladım o sırrımı söyledi. "Sinirlendiğinde gözü döndüğü için karşısındakine ve etrafındakilere zarar veriyo bunlar öyle kolay zararlar değil. En kötüsü ölüm. Bu yüzden meditasyona gidiyor. Daha önce kimseyi öldürmemiş küçük hanım."

Bu sözlerden sonra sonuncu derse kadar kendime gelemedim. Sonuncu ders dövüş sanatlarıydı. Herkes Birbirine rakip seçicekti. "Ben Mercan'ı seçiyorum..." hassiktir bu Ateş'in sesi. Herkes rakibinin karşısına geçti. "Dövüşte okul birincisiyim. Sana acıyacağımı sanma..." dedi imayla. Gözlerimi kapattım ve yavaşça açtığımda tekrar kırmızı olduğuna emindim. İlk atak ondan gelmiş. Yüzüme savurduğu yumruğumu tutum ve belinde birleştirdim ama diğer eliyle beni sertçe ittiğinde geriye doğru sendeledim. Ve hemen hızımı alıp zıpladım ve uçan tekme attım. Tekme göğüz kafesine denk geldiği gibi yere düştü ve kazandım. Herkes şoka girmişti ama benim için bu ısınma turuydu. Kendine gelmesini beklemeden üstüne atladım ve yumruklamaya başladım. Bir anda yumruğumu tutana kadar herşey güzeldi. Yumruğumu tutup beni yere serdi ve bana yaklaştı. Dudaklarımı ağzımın içine çektiğimde sırıttı. "Şimdilik sen kazandın Mercan ama bir dahakine ben kazanıcam."


Günahkarlar OkuluWhere stories live. Discover now