Esneyerek uyandığımda saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Yanımda ki komodin de saatin daha erken olduğunu fark ettim. Bugün dersler 12 de başlıycak. O yüzden rahat bir nefes aldım. Yataktan kalkmak benim için bir işkenceydi. Sürünerek yataktan kalkmak ayrı bir mesele. Hızlı bir duş alarak kendime geldim. Çıktığımda üstüme; salaş siyah bir tişört, altıma da siyah bol bir eşofman giydim. Saçımı saldığımda harika gözüküyordum. Mavinin en güzel tonuna bürünen güzlerim üstüme giydiklerimle harika görünüyordu. Siyah, üstünde  "Danger in My Bag" (Çantamda Tehlike) yazan sırt çantamı aldım ve içine bıçakk, silah ve ders kitaplarımı koyup tek kolunu omza asarak "Bişey daha vardı sanki?" etrafa bakınarak ne unuttuğumu düşündüm. "Ve evet sigaramı unuttum!" o kadar çok içmesem de yanımda hep bir paket olurdu.

Yurttun kapısında Kerem ve Ateş'i beklerken dünkü olayı düşünüyordum. Hayır bir çocuğun kırdığım bileğini değil. Zaten onu düşünmem. Ateş'in gecenin bir vakti beni arayıp "Sesini duymak istedim..." dediğini düşündüm. Sonra ki sözleri... Acaba bana aşık mı? Hoşlanıyor mu? Ya da sadece etkileniyor mu? 

"Bakıyorum da belalı kızımız düşüncelere dalmış." Kerem'in coşkulu sesiyle düşüncelerimden ayrıldım ve gelen ikiliye baktım. Ateş o kadar şık olmuştu ki adeta nefes kesiciydi. Üstünde benimkine çok benzer - ve sanırım aynısı- bir tişört giymişti ve aman tanrım kasları tişörtünden kısmen belli oluyordu. Altına rahat bir eşofman giymişti ve o da siyahtı. Çantası düz siyahtı ama onu takış biçimi çok etkileyiciydi. Sanki bugüne özel bu kadar şık ve salaştı. Ve ah o saçları... Dağınık bıraktığını siyah ve kahverengi karışımı saçlarına her kızın dokunmak isteyeceği türdendi. Gözleri mavinin en açık ve etkileyici tonuna bürünmüş dik ve emin bir şekilde bana bakıyor. Bir dakika, adam bana bakıyor!

Kerem de çok hoş olmuştu. Üstüne beyaz bir tişört giymişti ve altına siyah bir eşofman. Ateş'ten farklı olarak o saçlarını taramıştı ve düzgün bir şekilde hepsi tek bir tarafa bakıyodu. Ben onu arkadaşım olarak gördüğüm için etkilenmiyordum fakat normal bir kız görse etkilenirdi.

"Pişti olduk desenize..." Kerem'in dediği şeyle birlikte gülümsedim. "Bence sorun değil. Ama birileri benle aynı tişörtü giydiğine göre bişey ima ediyor olmalı." diyere üstü kapalı pası Ateş'e attığım da Kerem anlamamış gibi kafasını kaşıdı. "Peki o kim?" Ateş göz temasını kesmeden "Ben. Ve evet bişey ima etmeye çalışıyorum..."

"Sonunda aşk görüyorum." dedikten sonra kalp yapan Kerem'e dudaklarım kıvrılarak baktım. "Maybe..."(belki) Kerem heycanla Ateş'i sarsıyordu ve "Hayırlı olsun kardeşim." diyordu.

Yanlarında ben varım. Ben! 

"Bende varım. Sadece belki dedim. Beni kendisine aşık etmek zorunda ve işi de zor." dedim kendimden emin bir şekilde. "Zoru severim. Tıpkı seni sevdiğim gibi" bakma bana o gözlerle bakma! Gözlerimi kaçırdım ve kızardığımı hissettim. "Mercan sen utandın mı?" Kerem şok içinde bana bakarken ben daha bişey demeden sözlerine devam etti. "İlk defa seni utanırken görüyorum. Çok tatlı duruyorsun." dedi ve yanıma gelip yanaklarımı sıktı. "Hani benim tatlışım." kaşlarımı çatarak ondan kurtulmaya çalışsam da adam bırakmıyo!

Çırpınarak Ateş'e baktığımda bana tutkuyla bakıyordu. Gözleri ilk gözlerime ve daha sonra dudaklarımı bulduğunda aceleyle konuşmaya başladım. "Ateş yardım etsene!" dudakları kıvrıldı. Kerem'e dönerek. "Kanka yengeni bırak..."


Günahkarlar OkuluWhere stories live. Discover now