Gene bir öğrencinin ödünü kopartığım için kendimle gurur duyuyorum. Dersler bittiği için bende yurtta ki odamda bir işsiz gibi tavanı izliyorum. Hakaten ben tam bir işsizim arkadaş. Hayır yani bir insan niye tavanı izler ki?! Bunları düşünerek kalktım ve üstüme siyah bir hırka alarak dışarı çıktım. Hava hafif serindi. Fakat en sevdiğim hava sisli havalardı. Nedenini hiçbir zaman anlayamasam da sisli havaları hep çok sevmişimdir. Öğrencilerin hepsi benden korktukları için kaçışırken bu hoşuma gidiyordu. Ta ki kendini süpermen sanan bir çocuk önüme çıkana kadar...

"Ne var?" patavatsız bir şekilde sormam onu sinirlendirmiş olmalıydı ki yumruklarını sıktı. Çene kasları belli olurken bana çok sert bir dille " Bura da sadece ben kabadayılık yapabilirim!" diye kükreyince kendimi tutamadım ve kahkahayı koy verdim.

Hangi enayi kabadayı olmak için kavga eder ki?

"Seninle uğraşacak vaktim yok." dedim gülmemi durdurmaya çalışırken. Tam sağından gidicekken kolumu kan dolaşımımı engelliycek kadar sert tuttu ve beni kendisine doğru çekti. "Ben uğraşmak istiyorum. Burası küçük bir çocuk için değil." dedi ve bana tokat atıcakken elini tuttum. "Bir daha..." elini büktüğümde inlemeye başladı. "Bana çocuk muamelesi yaparsan..." ben daha sözümü bitirmeden "Tamam özür dilerim, affet beni ne olur." diye yalvarınca tatmin olmuş gibi ona baktım. "Düşünmem lazım." ve bileğini hiç acımadan kırdım.

Acıma duygusu, kimilerinde o kadar çok vardır bu duygu gördükleri her insana acırlar ve hiç birşey yapamazlar, tabi iyilik dışında. Fakat bu bu duyguyu bilmeyenler -yani en azından bilmediklerini sananlar- gördükleri her insana tek bir hamlede istedikleri yapabilirler. Ama tabi bu insanların içinde de maalesef acıma duygusu var. Bende bu duygudan eser yok. Ben olan bişeyi inkar etmiyorum. Aksine olmayan bişeyi direk söylüyorum. Bende acımanın bir toz zerresi kadar yok. Olsa nasıl olurdu merak ediyorum. Ölmeden görebilir miyim, tam bir muamma...

Tekrar odamdayım ama bu sefer odamda tavanı izlemek yerine bilgisayardan korku filmi izliyorum. Gecenin bilemem kaçı ama umrumda da değil.Korku filmleri beni içbir zaman etkilemedikleri için izlemek bana bir korku vermiyor. Aksine, benim için hazlardan bir tanesi... Telefonumun çalmasıyla birlikte kafamı filmden ayırdım ve telefonu almak için bir hamle yaptım. Arayan kişiye baktığımda şok oldum.

Ateş Arıyor...

Bu neden beni gecenin bir saati arıyor ki? Merakla telefonu açtım. "Alo Mercan?" bu oydu. Sesinde de bir gariplik yoktu. "Efendim Ateş. Neden gece gece beni rahatsız ediyorsun?" dediğimde güldüğünü duydum. "Zaten film izliyorsun uyusan hadi neyse..." Ne! Bu adam film izlediğimi nerden biliyor?

"Sen nerden biliyorsun film izlediğimi?" dediğim içimdeki korkuyu sesime yansıtmaya çalışmadan. Neyse ki bu konularda bir numarayım. Ayrıca korku duygusu geldiğin yere git!

"Hep soru mu sorucaksın? Sadece sesini duymak istedim hepsi bu..." Sessizlik. Bir cevap vermedim. Veremedim. Ben ondan hoşlanmıyorum ama sanırım o benden etkilenmeye başladı. 

Gazamız mübarek olsun. Artık bir platoniğim de var...

Telefonu yüzüne kapattığımda geri aramadı. Bütün zevkimin içine ettiği için bilgisayarı kapattım, yerine koydum ve yatağıma uzandım. "Artık bir platoniğim de olduğuna göre rahat rahat uyuyabilirim (!)" diye mırıldanarak kabuslara daldım...

Günahkarlar OkuluWhere stories live. Discover now