✦ üç

115 22 14
                                    

─ Sevmek ile beğenmek arasındaki farkı biliyor musun pooh?

─ Hayır Piglet, anlatsana.

─ Eğer bir çiçeği beğenirsen onu koparırsın. Ama onu seversen her gün gelip sularsın.

"Yarın grammer kitabımı getirmeyi unutma Jaehyun, fena bozuşuruz!" Beomgyu okul kapısından koşarak çıkan sınıf arkadaşının arkasından huysuzca seslendi. Jaehyun birkaç gündür Beomgyu'dan ödünç aldığı ders kitabını getirmeyi unutuyordu ve bu Beomgyu'nun sinirini bozuyordu. Önünde kitabı olmadan dersleri dinlemekte çok zorlanmasının yanında öğretmen de her seferinde Beomgyu'ya bunun için kızıyordu.

Tek omzuna taktığı çantayı düzelttikten sonra adımlarını okul bahçesinin dışından sahile doğru çevirdi. Aslında sahile her gün gitmezdi fakat bulduğu dörtlük ve sahilde dolanan çocuk yüzünden içindeki sahile koşma dürtüsünü bastıramıyordu. Beomgyu neden olduğunu anlamasa da sahile gidip yeni bir dörtlük bulmayı istiyordu ya da yazan kişiyle karşılaşıp birkaç kelam etmek. Yine de karşılaşsalar utançtan tek kelime edemeyeceğini ve kızarıp bozarıp kendini rezil edeceğini biliyordu.

Elini cebine atıp kablosuz kulaklığını çıkardı. Kablolu kulaklık kullanmayı daha çok seviyordu çünkü kablosuz olanlar her an düşecekmiş gibi hissettiriyordu fakat sürekli kablolarını bir yere sıkıştırıp koparıyor ve yüksek miktarda masraf çıkarıyordu. Bu yüzden ailesi daha fazla para ödememek için kablosuz kulaklık almış ve kullanımı konusunda Beomgyu'yu kesin bir dille uyarmışlardı. Eğer bu kulaklık da kısa bir sürede bozulup giderse ya da tekini kaybederse, ailesi bir daha kulaklık almayacaktı ve Beomgyu'nun biriktirdiği harçlıkla almasına da izin vermeyeceklerdi.

Oflayıp puflayarak kulaklığı telefonuna bağladı ve uzun zamandır dinlemediği için özlemini çektiği şarkıyı açtı: The Frey'den Look After You. Beomgyu kendisini hüzünlendiren ve onu çocukluğundaki sayılı mutlu anlara götüren şarkıları dinlemeyi seviyordu. Ancak bu şekilde ayakta kalabiliyordu. İçinde bulunduğu hayat onu öylesine sıkıyordu ki küfür etti Beomgyu yine. Tanıdığı tüm meleklere yeniden küfür etti. Çektiği acıyı küçümseyişlerine öylesine sinirlendi ki adımları gittikçe daha da hızlandı.

Beomgyu yalnızca bir çocuktu, sevilmeyi ve değerli hissetmeyi istiyordu. Beomgyu yalnızca bir çocuktu, annesinin saçlarını okşamasını ve babasının omzunu patpatlamasını istiyordu. Beomgyu yalnızca bir çocuktu, arkadaşlarının onu görmezden gelip dışlaması onu üzüyordu.
Beomgyu yalnızca bir çocuktu, her seferinde insanların onu suçlu bulmaları içindeki iyi hislerin hepsini yok ediyordu.

Beomgyu yalnızca bir çocuktu ve bu çocuk git gide ölüyordu.

İçindeki öfkenin etkisiyle öylesine hızlı koştu ki birkaç şarkıdan sonra sahile ulaştı. Her zamanki kaldırıma geldiğinde durdu ve öne eğilerek ellerini dizlerine yasladı. Nefes nefese kalmıştı ve boğazı acımaya başlamıştı. Beomgyu koştuğu için zerre pişman hissetmedi. Koştukça içindeki öfkeden biraz daha kurtulmuştu ve gözleri sahili gördüğü an kötü hislerden tamamen arınmıştı. Beomgyu kendini burada huzurlu hissediyordu.

Nefesleri düzene girdikten sonra sahilin kumlarına ayak bastı ve her zaman oturduğu yere doğru yürümeye başladı. Fakat daha birkaç adım atmıştı ki tam oturmaya gittiği yerde gördüğü ikiye katlanmış kağıtla beraber adımları duraksadı. Kalbi birden bire hızlanmaya başladı ve karnına garip bir ağrı girdi. Öylesine heyecanlandı ki içindeki küçük çocuk, daha yeni düzene soktuğu nefesi yeniden kesilmeye başladı. Herhangi bir cepten düşmüş, herhangi bir kağıt olabilirdi fakat Beomgyu başka bir dörtlük olmasını umdu.

Sahil boş olduğu halde bir başkasının almasından korkarak mıhlandığı yerden bir ok gibi fırladı. Birkaç koca adımda yere eğildi ve kağıdı yerden kaptığı gibi açtı. Gördüğü güzel el yazısıyla gözleri parladı. Yanılmamıştı. Önceki dörtlüğü yazan kişi bir tane daha düşürmüş ya da belki de kasıtlı olarak bırakmıştı. Beomgyu heyecanla dörtlüğü okudu.

"Ben bir yorgun şairim,
Yazdığım şiirleri bestelerim.
Hırçın dalgaların arasında savrulur,
Harcanan dörtlüklerimi artık geri isterim."

Dudakları keyifle yukarıya kıvrıldı. Kasıtlı olarak Beomgyu'ya bırakılmıştı bu mektup ve Beomgyu bunu fark ettiği gibi eridi. Fena hoşuna gitmişti bu dörtlük. Beomgyu ilk defa kendisine bir dörtlük yazıldığını fark etti ve alt dudağını ısırdı. Bir yabancıdan başka bir yabancıya yazılan güzel bir el yazısıydı fakat o yabancılardan biri Beomgyu idi.

Beomgyu aklına gelen fikirle kağıdı üstün körü katlayıp cebine koydu. Böyle bir nottan sonra sahibi illa gelirdi buraya, değil mi? Beomgyu çantasını kolundan çıkarıp kuma koydu ve heyecandan titreyen elleriyle kalemliğini ve defterlerinden birini çıkardı. Bir şeyler yazmakta berbattı fakat yorgun şaire bir not bırakmak istiyordu.

Bir saniye bile düşünmeden yüzündeki gülümsemeyle aklından geçenleri yazmaya başladığında, onu kiremit çatılı evin duvarının arkasından izleyen çocuktan bi haberdi.

"Sevgili yorgun şair,
Dörtlüklerinizi size geri veremem. İtiraf etmeliyim ki, dörtlükleriniz yüreğimde daha önce hiç varolmayan duygular canlandırdı. Hiç şüpheniz olmasın, asla harcanmayacakları bir yerdeler."

bölümlerinin kısa ve basit olduğunu kabul ediyorum fakat böyle de çok güzel olduğunu düşünüyorum.

sizin de düşüncelerinizi ve hissettiklerinizi merak ediyorum, bu yüzden bol bol yorum yapmayı ve eğer bölümü beğendiyseniz yıldızı parlatmayı unutmayın💫

candle-lit sea, tgOù les histoires vivent. Découvrez maintenant