✦ sekiz

84 20 14
                                    

Birini özlemek onu görmediğiniz zamanın uzunluğuyla değil, onunla birlikte yapmak istediğiniz şeylerin çokluğuyla ilgilidir.

Meraklı ve kafası karışmış bir şekilde elindeki kağıda odaklandı Beomgyu. Önceki gece, birkaç haftadır yaptığı gibi sahile, yeni bir dörtlük olup olmadığına bakmaya gitmişti. Yorgun Şair her gün bırakmıyordu dörtlükleri ne de olsa, birkaç gün arası oluyordu her dörtlüğün. Yine her seferinde olduğu gibi büyük bir heyecanla açmıştı ikiye katlanmış kağıdı fakat bu sefer içinde bir dörtlük yoktu. Yorgun Şair, Beomgyu'ya çözmesi gereken bir bilmece bırakmıştı.

Beomgyu akşam eve gidene kadar düşünmüştü, gece uyuyamamış sabaha kadar düşünmüştü, sabah okula giderken yine düşünmüştü fakat aklına kesin bir cevap gelmiyordu. Bilmeceler ile arası hiçbir zaman iyi olmayan bir çocuktu ama Yorgun Şair öyle bir bilmece yazmıştı ki cevabı kendisinden başkası da bilemezdi. Çok öznel bir bilmeceydi. Beomgyu henüz bu bilmecenin ona özel olduğunu, hatta onun hakkında bir bilmece olduğunu kavrayamasa da değerli sözcükler olduğunu biliyordu. İşte tam da bunun için cevabı bulmaya uğraşıyordu.

Bu defa Hyuka'ya bahsetmemişti. Arkadaşı oldukça meraklı birisi olduğu için Beomgyu okutmasa bile bir boşluk bulup bilmeceyi okur ve üzerine düşünürdü. Bu Beomgyu için sorun olmazdı ama eğer Hyuka cevabı bulup, birde ağzını tutamayıp Beomgyu'ya söylerse Beomgyu çok üzülürdü. Cevabı kendisi bulmak ve Yorgun Şaire bulduğu cevabı yazıp bırakmak istiyordu.

Hyuka lavaboya gittiği için rahatlayarak notu bir kez daha dışından okudu.

"Sana bir bilmecem var.
Sen gülersen, gülerim; ağladığında ise içim gider. Suretim sende gizlidir, her gün peşinden gelirim. Söyle bakalım ben kimim?"

Ne kadar düşünürse düşünsün ne olduğunu anlayamamıştı. Yorgun Şairi hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu ya da içindeki küçük oğlanı. Fakat olmuyordu. Belki de üzerine fazla düşündüğü için artık beyni sulanmaya başlamıştı. Beomgyu biraz dinlenmenin iyi bir fikir olacağını düşünerek kağıdı yeniden katladı ve kalemliğine koydu. Cebinde unutup yıkanmasına neden olmak ya da yolda belde düşürmekten korkuyordu bu yüzden notları ya çantasının küçük gözüne ya da kalemliğine koyuyordu.

"Hey, Choi Gyu!" Beomgyu isminin seslenilmesiyle hızlıca kalemliğinin fermuarını çekti ve kafasını kaldırdı. Kocaman gülümsemesiyle iki yanağında çukur oluşan uzun boylu oğlan, Beomgyu'nun yanındaki boş sıraya oturdu. Beomgyu'nun ara sıra takıldığı sınıf arkadaşlarından biriydi. "Naber?" Diye sordu canlı sesiyle. Beomgyu onu ne zaman görse bu hayat dolu haline şaşkınlık duyuyordu. Hem sınıf başkanı hem de okul ikincisi olmasına rağmen bir gram yorgunluk olmuyordu yüzünde.

"İyi, senden?"

"İyi ben de. Yarın çıkışta bizimkilerle beraber bir şeyler yemeye çıkacağız. Hyukayla sen de gelsenize." Beomgyu minnet dolu bir şekilde gülümsedi. Sınıftaki öğrencilerle neredeyse hiç konuşmaz hep kendi kendine takılırdı. Dışarıdan bakılınca çok asosyal ve içine kapanık birisi gibi duruyordu -ki öyleydi de. Soobin ise bunun farkındalığıyla hareket ediyordu Beomgyu'ya karşı. Beomgyu, Soobin'deki saf ve temiz ruhu görebiliyordu. Tamamen masum hislerle kendisine yaklaştığını da biliyordu.

"Hyuka'nın yarın çıkışta kursu vardı sanırım, tam hatırlamıyorum. Gelince sorayım ona ama ben gelebilirim." Gamzeli çocuk memnun bir şekilde gülümsedi. Okulun başından beri Beomgyu ile arkadaş olmaya çalışıyordu ama Beomgyu'nun kapalı kutusunu açmak çok zordu. Bu yüzden onun hislerine saygı duyarak ağırdan alıyordu. Beomgyu'nun yavaş yavaş açılacağını biliyordu.

"Tamamdır o zaman, akşam haberleşiriz." Yanından kalkıp sınıftan çıkan çocuğun arkasından el salladı. Hayat artık Beomgyu'ya gülüyordu.

içime sinmeden atıyorum. gerçekten de hiç beğenmedim bu bölümü ama yazmışken atmaya karar verdim. sonraki bölüm belki normalden daha uzun olur, bilmiyorum.

bol bol yorum yapın lütfen<3

candle-lit sea, tgWhere stories live. Discover now