✦ beş

101 21 17
                                    

Yorgunum, hiçbir şey bilmiyorum. Tek istediğim yüzümü kucağına koymak, başımın üzerinde dolaşan elini hissetmek ve sonsuza dek öyle kalmak.

-Franz Kafka, Milena'ya Mektuplar

İçindeki anlamsız heyecanı sorgulamadan italyan karameli aromalı dondurmasından bir ısırık aldı. Beomgyu, dondurmayı ısırarak yiyen birisi olarak kendisiyle gurur duyuyor ve dişlerinin zarar görmemesini umuyordu. Yalayarak yemek ona çok zahmetli geliyor ve annesinin azarlamalarına rağmen kendini bildi bileli dondurmayı koca ısırıklar alarak yiyordu. Bunu ne zaman yapsa zayıf bağışıklık sistemi yüzünden hemen grip oluyor ve boğazları şişiyordu ama Beomgyu bunu yapmayı çok seviyordu.

Siyah saçlarının gözüne gelen birkaç telini işaret parmağıyla kenara doğru itti ve gizlenen, maviye kayan gözlerini ortaya çıkardı. Saçları omuzlarına ulaşacak kadar uzun olduğu için sürekli önüne geliyor ve toplamadığı zamanlarda esen rüzgarla beraber karmakarışık bir hale geliyordu. Yine de Beomgyu saçlarını olduğu şekilde sevdiği için kesmiyor ama bazen rahatsız olup ön kısımlarını topluyordu.

Dişlerinden beynine kadar ulaşan soğuk dalgayla beraber gözlerini sıkı sıkıya kapattı. Birden bire bütün beyin hücreleri donmuş gibi hissetti. Birkaç saniyelik sürse de hemen Beomgyu'ya küçük bir baş ağrısı vermişti. Soğuk dalga kaybolur kaybolmaz gözlerini açtı ve bir elini pantolunun cebine koyarak yürümeye başladı. Yine sahile gidecek ve dondurmasını yiyerek denizi izleyecekti.

Gökyüzü turuncu ve mavi arasında bir renk, hava serindi ama Beomgyu'nun en sevdiği zaman tam da buydu. Denizin karşısında kumlara oturup rüzgarın saçlarını uçurmasını ve soğuğun çıplak kollarını gıdıklar gibi üşütmesini çok seviyordu. Sanki huzurlu bir çocukluk anısı gibi hissettiriyordu ve Beomgyu o hissiyattı bırakıp gitmeye dayanamıyordu.

Kırmızı kiremit çatılı evin hemen yanından sola döndü ve o sevdiği manzarayı görmesiyle beraber kalbinde tatlı bir sızı oluştu. Sabah nedensiz bir şekilde heyecan ve mutlulukla uyanmış, inanılamaz bir şekilde bu mutluluğu bozacak hiçbir şey olmamıştı. Sırf bozulmasından korktuğu için de bunu sorgulamıyor ve sadece kendini anın akışına bırakıyordu.

Birkaç koca adımın ardından ulaşmak istediği yere ulaştı fakat beklemediği bir şeyle karşılaştı. Daha önceki dörtlükleri bulduğu yerde önceki kağıtlarla aynı renkte ikiye katlanmış bir kağıt vardı. Yeni koyulmamış olmalı ki biraz kuma batmış ve görümesi biraz zordu. Yine de Beomgyu hemen fark etmişti. Yere uzanıp kağıdı aldı ve açtığında çok rahat bir şekilde el yazısını tanıdı. Şaşırdı çünkü yorgun şairin ona bir şeyler yazmaya devam edeceğini düşünmemişti. Yüzüne yayılan hafif gülümseme kalbini saran tatlı sızıyla beraber yazıyı okudu.

"Siyah tellerin gece, mavilerin deniz benim için. Aynı bu sahilin kumlarında oturduğum geceler gibi. Yıldızların gözlerine yansıyışı aynısı denizimize yansıyışıyla, gökyüzünün karanlığı senin ipek saçların aslında. Denizin meltemi uçuruyor uzun saçlarını ve hissediyorum onları ruhumda, istiyorum hissetmeyi parmak uçlarımda"

Son cümleye geldiğinde Beomgyu'nun gülümsemesi tamamen solmuş ve içindeki anlamsız heyecanla mutluluk bedenini anında terk etmişti. Yorgun Şairin daha önce okuduğu hiçbir dörtlüğü belirli birisine yazılmış gibi değildi ama bu özellikle birisine yazılmıştı, belliydi. Kalbindeki tatlı yerini acıya bırakırken omuzları düştü. Beomgyu neden olduğunu anlamadı ama okuduğu cümlelere çok içerlendi.

Yorgun Şair aşık mı olmuştu? Kimdi aşık olduğu kişi? Beomgyu birden bire durdu. Bir kızdan bahsediyor olmalıydı, uzun siyah saçlı ve mavi gözlü bir kızdan. Hayal ettiğinde içi burkuldu Beomgyu'nun. Yorgun Şair bir kızdan mı hoşlanıyordu? Hayır bu dizeleri sadece hoşlanan birisi yazmış olamazdı. Yorgun Şair gerçekten de aşıktı.

Elindeki kağıdı gönülsüzce geri katlayıp cebine koydu. Beomgyu kırılmıştı, kendine bir yoldaş bulduğunu düşünüp huzurlu ve mutlu hissetmişti fakat bu yoldaşın ona sevdiği kızı anlatması onu garip bir şekilde kırmıştı. Beomgyu onunla karşılıklı bir konuşma olur ya da önceki dörtlüklere benzer bir şeyler yazar diye düşünmüştü ama okudukları kalbine iyi oturmuştu.

Bütün hevesi ve mutluluğunun kaçması yüzünden daha fazla sahilde oturma isteği de kalmamıştı. Beomgyu burası için ölürdü bile ama öylesine tuhaf ve kötü hissetti ki sahilde bile oturmak istemedi. Sadece birkaç dörtlüğünü okuduğu, adını bile bilmediği hatta yüzünü bile görmediği bir oğlanın başka bir kızdan bahsettiği dörtlüğü Beomgyu'ya okutması, Beomgyu'yu üzdü.

Öyle çok içerlendi ki eriyen dondurmasını bile umursamadan sert ve hızlı adımlarını eve doğru yönlendirdi.

bol bol yorum yapar mısınız

ne kadar çok yorum yapılırsa o kadar motive oluyorum👍

iyi akşamlar ama sizin bir taehyununuz yok

benim beomgyum sizsiniz ama bakın:)

teknik olarak sizin taehyununuz da sayılabilirim aslında

ama sizin değil kendim için yazıyorum

taehyun da başta kendisi için yazıyordu

hala öyle gibi

neyse siz benim beomgyumsunuz orası kesin

candle-lit sea, tgWhere stories live. Discover now