Kalpsiz Bıçaklar ve İçimizdeki Yaralar

567 51 378
                                    

Herkese merhaba;

Yeni bölüm kadınlar gününe denk geldi. Bütün kadınların ve erkeklerin kadınlar günü kutlu olsun. Çeşitlilik olmasaydı hayat fazlası ile tek düze olurdu. 

Şimdi biraz gerçeklerden bahsedelim.

Geçen yıl 8 Marttan bu yana ülkemizde 300'den fazla kadın öldürüldü. Bu sadece bizim ülkemizdeki rakam. 

Geçen yıldan bu yıla dünyanın hiçbir ülkesinde kadınları aşağılayan, onları yaptıkları ya da yapmadıkları şeyler yüzünden hor gören ifadeler konuşulmadı. Erkek gibi kadın, çok taşaklı kadın gibi hakarete dönük ifadeler bütün dillerde varlığını sürdürüyor. Çünkü hala utanmadan, yüzlerinde manidar bir gülümseme ile bu ifadeleri kullanan insanlar var. Hem de en medeni sandığımız ülkelerde bile var.

Bu hikayenin bir bölümü en fazla dört yüz defa okunmuş. İyimser davranıp bölümü okuyan o dört yüz kişiden bir ricada bulunacağım.

Değerli okur,

Marie Curie diyor ki hayatta hiçbir şey korkulmak için değildir, sadece anlamak içindir. Artık daha az korkabilmemiz için daha çok anlamamız gerekir.

Karşında seni her hangi bir davranışıyla kızdıran bir kadın gördüğünde lütfen önce kendine neden buna kızdım diye sor. Sonra o kızdığın kadının belki de seninkine hiç benzemeyen bir mücadele verdiğini hatırla. Onun da erkek egemen bir dünyada kendisine doğru gelen bir mücadele verdiğini hatırla. Onu da birilerinin bastırmaya çalıştığını, onu da tıpkı senin gibi bir çerçeveye kapatmaya çalıştıklarını hatırla. Onun senin kadar cesur olamayabileceğini, senin kadar zorlu bir uğraş vermeye hazır ya da istekli olmayabileceğini hatırla ve lütfen senin de bazen onun kadar cesaret gösteremeyebileceğini, bazen onan daha fazla korka bileceğini unutma. Bunun bir suç olmadığını unutma. Ve unutma sevgili okur hayatta en zor şey seni sürekli başka şeylere çevirmeye çalışan bir dünyada kendin olarak kalabilmektir.

Doğru kararlar aldığınız, deccal erkekler tarafından sabote edilmediğiniz, geceleri rahatça yürüdüğünüz, gündüzleri bu giydiğimle toplu taşımaya binebilir miyim diye hesap yapmadığınız, işinizde, evinizde, hayatın her alanında gerekli saygıyı gördüğünüz günler dilerim. 


Şimdi gelelim bölümle ilgili bazı açıklamalara. Trans Sibirya dünyanın en uzun tren yolculuklarından biri. Aktif olarak ülkenin içinde seyahat etmek için sıklıkla kullanılıyor. Pek çok durağı var. Yani bir duraktan binip sonuna kadar gitmek zorunda değilsiniz. Bazı tur şirketleri paket turlarla sizi bir noktadan alıp ki bu genel olarak en turistik olan nokta oluyor bir başka noktaya belirli süreli olarak götürüyor. Ancak biraz tuzlu. Buraya trenlerin görsellerini ekliyorum. Merak edip inceleyenler olursa bu bölgeyi gezen gezginlerin pek öyle lüks yolculuklar yapmadığını görür :) Yolculuğun nasıl olacağı seyahat edeceğiniz gün ve saatteki trenin yeni ya da eski oluşuna göre değişiyor. Tur şirketleri genel olarak daha lüks seyahatler öneriyor. Ancak bizim hikayemize konu olan konpartman tamamen benim hayal ürünümdür. Daha doğrusu İrlanda da bir başka trenden esinlenilerek yazılmıştır:)

Ben hikayeyi yazmadan önce özellikle Sibirya ile ilgili çok gezi videosu izledim ve çok şey okudum. Buraya hepsini tek tek yazmayı istemedim. Çünkü bu hikaye bir geziyi anlatmıyor. Ancak bölgeyi merak edenler olursa aşağıdaki beyefendinin videoları takip edebilir. Bütün Sibirya'yı üç ay boyunca dolaşıyor.

Bu kadar açıklamayı yapmamın sebebi konuyla ilgili bilgisi olup yazdıklarımın gerçeği yansıtmadığını söyleyecek olanların bu zahmetten kurtarmak. Bazı gerçekler hikayenin gidişatına uygun olması açısından eğilip bükülmüştür :) Öte yandan mantıksız değildir zira paranın açamayacağı bir kapı yoktur. Yoldaş'a güvenin :)

Sadece Beni SevOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz