4

76 9 8
                                    

Azad'la en son görüşmemizin üzerinden 3 gün geçmişti ve bu akşam kına vardı. Annem ve Hatun sabahtan beri başımda zebani gibi dolaşıyorlardı ve bana gına gelmişti.

En son dayanamayıp ikisini de dinlenmeleri ve bir şeyler içmeleri işin aşağı gönderdim. Yatağa oturup saçımın bozulmamasına dikkat ederek telefonumu aldım ve Azad'ı aradım. Birkaç çalıştan sonra açılmıştı telefon.

"Gülüm"

"Azad, neredesin? Lütfen bana işin olmadığını ve imdadıma yetişip yanıma gelebileceğini söyle." nefes dahi almadan konuştuğum için derin bir nefes aldım.

"Yanına mı? Neden?" meraklı sesine karşı elimi dudağıma atıp çekiştirdim. Ne yaptığımı fark edince yanağıma bir şamar atıp kaşlarımı çattım.

"Nedeni mi olmalı Azad! Gelmeni istiyorum, hem en son ne zaman arayıp sordun ya da yanıma geldin? Yoksa -"

"Geliyorum, tamam"

"Geleceksin tabii!" kendi kendime triplere girip bağırdığımı fark edince alnıma vurdum.

"Tamam hadi kapatıyorum"

"Tamam çabuk gel" dedikten sonra telefonu kapattım. Rahat bir nefes alıp kupadaki kahveme uzandığım an kapı açıldı ve annemle Hatun içeri girdiler.

"Ne çabuk!" diye isyan ettiğim sırada Hatun gelip kupamı aldı. Annem kapıyı kapatmadan içeri girmişti. Ne olduğunu sormama kalmadan içeriye yabancı birileri girdi.

Şaşkınca etrafa bıraktıkları eşyalara bakarken kendimi birden makyaj masamın önünde buldum.

" Anne-"

"Makyajını yapacaklar kızım, bir sus artık!" annem birden parlayınca ağzıma hayali bir fermuar çekip önüme döndüm. Yarım saat sonra makyajım bittiğinde bu sefer hangi akla hizmet bu kadar ağır olduğunu düşündüğüm kınalığımı giymiştim.

Herkes odadan çıkarken Hatun'un 'abi' dediğini duyduğum gibi ellerimi tacımdan çektim ve arkamı döndüm. Azad'ın içeri girip kapıya yaslanmış bir şekilde beni izlediğini görünce tamamen ona döndüm.

Yanıma gelip göğüslerime dökülen bir tutam saçı omzumdan arkaya attı. Elini boynuma koyup bir adım daha attı ve iyice yaklaştı.

"Eğer düğün yarın olmasaydı sanırım -" burnunu boynuma sürtüp derin bir nefes çekti içine.

"Yarını beklemeden seninle sevi-" söyleyeceği şeyle aniden elimi ensesine atıp yüzüne tamamen boynuma çektim. Bu hareketimle boştaki eli dengesini korumak için belime gitmişti. Birkaç saniye tepkisiz kalsa da dudaklarını boynuma bastırdı.

İnlememek için dudaklarımı ısırdım ve tırnaklarımı ensesine batırdım. Ben kendimi durdurabilmiştim ama Azad boğukça inlemişti. Biraz daha orada beklerse gerçekten düğünü bekleyemeden bir şeyler yapacağımızı bildiğimden ensesinden tutup bu sefer geri çektim.

"Neden geldin?" sanki içmiştim ve kafam yerinde değildi. Gözlerimi üst üste kırpıştırıp yüzüne bakarken kaşlarını çattı.

"Sen çağırdın ya Gule" gözlerim ilk 3 düğmesi açık olan beyaz gözlerine kayarken elimi kaldırıp ikisini kapattım. Yakalarını düzeltirken dediği şeyi yeni duymuş gibiydim.

"Doğru, ben çağırdım sen de geldin" bileklerimi tutup sağ elimin avucunu öpünce gülümsedim. Annemin bana seslendiğini duyunca ortamdaki romantik atmosfer anında dağılırken ellerimi çektim.

"Tamam yeter, git hadi" dedim kapıyı işaret ederken. Bir eliyle yüzünü sıvazlayıp tekrar bana baktı. Yanağımdan makas alıp arkasını döndü ve odadan çıktı.

Ağa İle Hayal Et Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin